Korkmuyorum desem; yalan...
Korkuyorum desem; o da yalan...
Kendim ve ailem için şöyle bir mantık geliştirdim.
İzmir’i seviyorum, bu kentte yaşıyorum.
Başka bir diyara gitme gibi bir niyetim yok.
Ne yazık ki bu güzelim şehir, birinci derece deprem kuşağında.
Yani; öyle ya da böyle bir gün deprem kaçınılmaz...
O zaman depremle yaşamayı öğrenmek zorundayım.
Bu benim gibi düşünen herkes için geçerli...
İzmir’de yaşıyorsanız; korkmak yerine, depremle yaşamayı öğrenmek zorundasınız.
* * *
Deprem için öncelikle bir deprem çantası hazırlamalısınız.
Bu çantada; olmazsa olmazlar şöyle;
- Bir el feneri, pilli radyo ve yedek piller.
- Battaniye ya da uyku tulumu.
- İlk yardım çantası.
- Sizin ya da yakınlarınızın kullandığı hayati önem taşıyan ilaçlar.
- Su, bisküvi ve bozulmayan hazır yiyecekler.
- Düdük.
- Kimlik fotokopiniz, bir miktar para.
Bizim evde kapının hemen yanında böyle bir deprem çantamız yazdan beri hazır.
Eşim Meltem Hanım, bu yukarıda saydıklarımın hepsini bir çantada topladı.
Eksiği yok, fazlası var.
Örneğin çikolata, iç çamaşırı, temizlik malzemesi vs.
* * *
Gülmeyin; eşimle ben bir aya yakındır, boynumuzda kolye gibi asılı bir düdükle yatıyor-kalkıyor; işe gidip-geliyoruz.
İnanmıyorsunuz değil mi?
Peki; İzmir’de bir deprem oldu, oturduğunuz bina ya da çalıştığınız işyeri yıkıldı, siz de enkaz altında kaldınız!
Yaralı ve yaşıyorsunuz.
Kurtarılmayı beklemekten başka çareniz var mı?
Yok...
Sağ olduğunuzu ve kurtarılmayı beklediğinizi yardıma gelen ekiplere nasıl bildireceksiniz?
Bağırdınız ama sesiniz çıkmadı.
Yaralısınız, takatiniz kalmadı.
Oysa sadece bir liraya satın alabilceğiniz düdük boynunuza asılı ya da cebinizde olsa, iki-üç kez üfleyebilirseniz; enkaz altından kurtarılacak ilk kişi siz olacaksınız.
Unutmayın; taşıyacağınız bir “düdük” hayatınızı kurtaracaktır.
Bana gülmeyi bırakın ve gidip bugün hemen bir “düdük” alın ve gömleğinizin içine; boynunuza asın...
* * *
Deprem öncesi alınması gereken bir başka önlem de; ailenizle birlikte bir deprem planı hazırlamak olmalı.
Hatta üşenmeyin, bunun tatbikatını da yapın, evinizden ve işyerinizden güvenli çıkış yerlerini belirleyin.
Devrilmesi, yıkılması muhtemel ağır eşyalarınızı duvara sabitleyin.
Ve şunu mutlaka yapın:
Paniğe kapılmadan, özellikle de zemin katta oturmuyorsanız, asla asansöre binmeye kalkışmayın...
Apartman koridorlarına çıkıp, merdivenlerden aşağı inmeye çalışmayın.
Derhal anne karnındaki cenin pozisyonunu alarak, evin içindeki koltuk, kanepe, çamaşır makinası, buzdolabı vb. gibi “yaşam üçgeni” oluşturacak eşyaların yanına yatın.
Ve profesyonel ekipler gelene kadar hayatınızı riske atacak hareketlerden sakının.
İlk anda ölmediyseniz; yaralı da olsanız, bu dediklerimi yapın ve hayata devam edin...