İKİ kere iki nasıl dört ise...
İzmir’i de üç yıl içinde Türkiye’nin ve Avrupa’’nın en güvenli kenti haline getiren Hüseyin Çapkın’dır.
Mütevazi olmaya hiç gerek yok.
Bir başarısızlık söz konusu olduğunda faturası nasıl birilerine kesiliyorsa...
Başarı olduğunda da, kimin hakkıysa ona teslim etmek gerekir.
Bu kentte “huzur” içinde yaşayan bir vatandaş olarak bu hakkı, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve çalışma arkadaşlarıyla, İzmir’de görev yapan tüm polis arkadaşlarımıza teslim ediyor, canımızın-malımızın bekçileri olduğunu için kendilerine teşekkür ediyorum.
* * *
Kimse alınmasın, darılmasın.
Bu kentte üç yıl önce, sokaklar yürünemez haldeydi.
Gece hava karardıktan sonra, bırakın bir genç kız ve bayanı, erkek olarak bile çoğumuz korkusuzca adım atamaz duruma gelmiştik.
Hırsızlık, soygun alıp başını gitmişti.
“Sıra bize ne zaman gelecek” diye bekliyor; “İnşallah evimize giren hırsız vicdanlı biri çıkar, canımıza kıymaz” diye dua eder haldeydik.
Bugün Emniyet Genel Müdürü olan Oğuz Kaan Köksal, vali olarak İzmir’e geldi.
Ardından Bursa’da birlikte çalıştığı Hüseyin Çapkın’ı getirdi.
Ve bu değişiklikler İzmir’de, suçlular için sonun başlangıcı oldu.
* * *
Yazı işlerinden arkadaşımız Banu Şen’in, İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile yaptığı söyleşiyi büyük bir dikkatle okudum.
İzmir’in üç yıl önceki o korku dolu günleri adeta yeniden gözlerimde canlandı.
Gerçekten bir “kabus” gibiydi.
Düşünebiliyor musunuz; İzmir’de bir ayda 6-7 bin kap-kaç olurken, bu sayı bugün sadece 6’ya düşmüş.
İnanılacak gibi değil ama gerçek...
Böyle bir başarı alkışlanmaz da ne yapılır?
* * *
Yöntem aslında çok basit!
Tek zorluğu, uygulamadaki kararlılık ve birlikte çalıştığınız, sokağa çıkardığınız polislere “görev ve sorumluluk” verirken “eşit ve adaletli” davranmak.
Bir de, “görevini yapmayan, ihmal eden ya de suistimal eden”e karşı acımasız olmak.
Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a “sert ve disiplinli” deniyorsa, bunun nedeni, üzerinde polis üniformasıyla haksız olanı ve suçluyu, “haklı ve suçsuz” gibi göstermek isteyenlere “izin” vermemesidir.
Çapkın‘ın başarılı olmasının ve polis teşkilatında “baba” denmesinin altında yatan “sır” budur.
İzmir’de polis karakolları bugün, haksızlığa uğrayan insanların hakkını arayacakları birer sığınak haline gelmiştir.
Yirmidört saat aralıksız caddelerde, meydanlarda ve kentin en ücra sokaklarında dolaşan ekip araçları, suçlular için birer “yürüyen kabus”, namuslu insanlar içinse bir “can simidi” olmuştur.
İzmir olarak çok rahat, güvenli ve huzurluyuz.
Darısı, ülkemizdeki diğer illerin; özellikle de İstanbul’un başına...