CHP’nin kötü bir hastalığı var.
Herkes birbirinin açığını kollamaya çalışıyor.
Yok öyle bir şey, yok böyle bir şey.
Yeni bir anlayışı egemen kılmaya çalışıyorum.
Sevgiyi ve hoşgörüyü partide egemen kılmaya çalışıyorum.
Elbette farklı düşüneceğiz, bunlar demokraside olması gerekenler.
İki aday, üç aday, beş aday çıkar, demokratik yollardan yarışırlar ama sandıktan bir kişi çıkacak.
O zaman diğer adaylar gidecek, sandıktan çıkan arkadaşlarının elini havaya kaldıracak, “Ben bundan sonra senin emrindeyim” diyecek.
‘Ben sandıktan çıkmadım, çıkan arkadaşın aleyhinde çalışacağım...”
Bunu söyleyen de, uygulayan da, partilimiz değildir arkadaşlar!
Partili olan, parti disiplini içerisinde çalışır.
Yapacağımız bu...
Yukarıdaki satırlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.
Afyonkarahisar konuşmasının, “Parti içi çekişmeler”e ayırdığı bölüm.
Açıkça; Yeter artık...
Bıktım, usandım; demek istiyor.
Bana biraz da; Ege’ye uzanmışken, İzmir’e, İzmir’deki il-ilçe başkan ve yöneticileri, milletvekilleri, büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarına yapılan bir “gönderme” gibi geldi.
CHP İzmir’de, tepeden tırnağa Kemal Bey’in söylediklerinin tam tersi, hatta, tersinin “tersi” yaşanıyor.
CHP Lideri; “Ben sandıktan çıkmadım, çıkan arkadaşın aleyhinde çalışacağım” diyenler için, “Bu kişi CHP’li olamaz” diyor ya...
İzmir’de ise kazananlar, kaybedenlere bu muameleyi uyguluyor.
Dışlıyorlar, yasak koymuyor ama partiden uzak tutmak için her yolu deniyor, dar kadroculuk yapıyorlar.
Bu zihniyetin, erkene alınması halinde bir yıl sonraki yerel seçimlere CHP’yi hazırlayacak ve taşıyacak olması, daha da vahim...
Ancak;
Belli ki Kemal Bey, CHP’de eski alışkanlıkları alt üst edecek bir yaptırıma gidecek.
Partide, orantısız güç kullanmak, ezmek, yok saymak, dar kadroculuk, dışlamak, dedikodu, arkadan konuşmak, birbirinin açığını kollamak, saygısızlık, sevgisizlik, ayak oyunları yasaklanacak.
“Tek adamlık” ve “ekipçilik” yerine; birlik-beraberlik-bütünlük ile “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” tarzı bir örgüt yapısı oturtmaya çalışacak.
Uymayanlar ne mi olacak?
“Partili olanlar, parti disiplini içinde çalışır” diyor koskoca genel başkan; daha ne söylesin ki?
Unutulmayacaksın
Valimiz Hüseyin Öğütçen’i ebedi istirahatgahına uğurladık.
O gerçekten büyük insan, büyük bir idareciydi.
Fazla değil, bu ülkede 30-40 ilimizin başında, Öğütçen Valim gibi devlet yöneticisi olsa, Türkiye’de hiç bir konuda sıkıntı yaşanmaz.
Ama yok işte...
Bu gidişle olacağını da sanmıyorum...
“Çoğu yan gelip yatıyorlar” demek istemiyorum ama koltuklarını korumak, oradan kıpırdamamak için, zamanlarının büyük bir bölümünü siyasetçilere, bakanlara şirin görünme çabasıyla geçiriyorlar.
Merak etme Öğütcen Valim...
Bu İzmir seni hiç unutmayacak...
Öyle olsaydı hiç; daha aramızda yaşarken heykelini Balçova’ya diker, koskoca bulvara adını verir miydik?
Yaşarken heykeli dikilen kaç İzmir Valisi var şu İzmir’de...
Benim bildiğim hiç yok.
Tek sen varsın...
Ve her zaman da sen olacaksın...
Nur içinde yat...