BU nasıl bir adalettir, bu nasıl bir uygulamadır; anlamak mümkün değil.
Güzelbahçe eski Belediye Başkanı Ertan Avkıran’ın, yargılama tarihi nihayet belli oldu;
02 Temmuz 2010...
İzmir’de özel yetkili savcının başlattığı bir operasyonla polis tarafından gözaltına alınan, sadece emniyette yapılan sorgusu ve savcılıkta verdiği ifadeyle Buca Kırıklar Cezaevi’ne konulan Avkıran ve tutuklu arkadaşları, 15 aya yakın süredir hapiste tutuluyor.
Avkıran ve arkadaşları 2 Temmuz 2010’da ilk kez hakim karşısına çıktıklarında, tutukluluk süreleri tam 18 ay; birbuçuk yılı bulacak.
Böyle bir şey olur mu?
Yargılamadan, suçlu mu, suçsuz mu belli olmadan bir insan 18 ay cezaevinde tutulabilir mi?
* * *
Güzelbahçe eski Belediye Başkanı Ertan Avkıran “Sarmaşık” adı verilen operasyonla geçen yıl ocak ayında, o dönemde İzmir’de görevli olan eski özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök’ün talimatıyla “imar kanununa muhalefet, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma ve rüşvet alıp verme” suçlarının işlendiği öne sürülerek gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
Bu davayla ilgili Avkıran ile birlikte 13’ü tutuklu 66 sanık var.
Avkıran ve 66 sanık için önce İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Ancak mahkeme görevsizlik kararı verdi.
Çünkü, mahkemenin görüşü silahlı suç örgütünün oluşmadığı yönündeydi. Dosyayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etti.
Başsavcı, aynı dosyayı bu kez İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Bu mahkeme de görevsizlik kararı verdi.
Ve sonunda dosya, davaya hangi mahkemenin bakacağının belirlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderildi.
Yargıtay, olayın silahlı suç örgütü kapsamında olduğunu düşünerek, davaya özel yetkili İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakmasına karar verdi.
Tüm bunlar, tam 14 aylık süreyi buldu.
Kim ne olduğunu bilmeden, alınan-verilen görevsizlik kararları nedeniyle Avkıran ve 13 kişinin cezaevinde kaldıkları süre bugün itibariyle 14 ayı buldu.
Mahkeme, yargılama tarihini 2 Temmuz olarak belirleyince, ilk duruşmada tutukluluk hallerinin kaldırılması durumunda bile Avkıran ve arkadaşları 18 ay cezaevinde kalmış olacaklar.
* * *
Bir suç işlenmişse, cezası da olmalıdır.
Hukukta en temel prensiplerden biri ise kişinin “savunma” hakkıdır.
Deliller önemlidir.
Yine bir kişiyi suçlamak ya da mahkûm etmek için, işlediği suçun kesin ve net biçimde ispatlanması gerekir.
Ama dünyanın hiç bir ülkesinde, insanlar savunma hakları kullandırılmadan 1.5 sene hapse konulamaz. En doğal ve temel insan haklarından olan hürriyetleri kısıtlandırılamaz.
İşlenen bir insanlık suçudur.
Açık söylüyorum:
Suçluysalar cezasını verir, cezaevinde yatırırsınız.
Ama suçlu olup olmadıkları belli olmadan, cezaevinde alıkoymak hem etik değil hem insanların ailelerine, eşlerine, çocuklarına acı çektiren, toplumdaki itibarlarını zedeleyen, yok eden bir uygulamadır.
Bunun adı da hukuk değil, olsa olsa ancak “guguk”tur...