İlk kez gittim...
Daha önce giden arkadaşların yalancısıyım; Azerbaycan’ın Başkenti Bakü için “Bırakın bir-iki yıl; iki haftalık zaman diliminde bile tanınmayacak kadar değişen, gelişen bir kent” deyimini kullanıyorlar.
Bir daha gitmek kısmet olursa; bu sözlerin doğru olup olmadığını gözlerimle göreceğim.
Bizler için Azerbaycan; Bakü, kendinizi Türkiye’de gibi hissettiğiniz bir ülke ve kent.
Türkçe konuşuyorsunuz.
Azerbaycan Türkçesiyle bizim konuştuğumuz Türkçe arasında farklılıklar olsa da, onlar sizi, siz de onları aynı ülkenin insanı gibi kolayca anlıyorsunuz.
Zaten Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kardeşlik sloganı şu:
“İki devlet, tek Milletiz...”
* * *
Azerbaycan’da “gülümsenecek” söylemler de var.
Demirel’in Cumhurbaşkanlığı sırasında Azerbaycan’a yaptığı resmi gezide yaşadıkları, Bakü’deki Hilton Oteli’nde verilen özel öğle yemeğinde bizim de başımıza geldi.
Azerbaycan için “Atatürk” olarak kabul edilen rahmetli Baba Aliyev, Cumhurbaşkanı Demirel’i, kürsüye davet ederken; “Kardeş Türkiye’nin en büyük Baş Pezevenk’ini sizlere takdim ediyorum” dediğinde, koskoca salonda “buz” gibi bir hava esmiş.
Ancak, bu ülkede “pezevenk” sözcüğü bizdeki gibi kötü anlamda değil, “Büyük-Yüce Adam” anlamında kullanılıyor.
Demirel, bunu bildiği için hiç bozuntuya vermemiş ama, Türk heyetini de rahatlatmak için lafın altında kalmamış:
“Sevgili Azerbaycanlı kardeşlerim” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürmüş:
“Başta Sayın Aliyev olmak üzere sizler de bizim için baş pezevenklersiniz!..”
İnanmıyacaksınız ama Bakü’ye giden her Türk’e sohbet sırasında bu olay anlatılarak “geyik” yapılıyor, kahkahalarla gülünüyor.
Başımıza gelen olaya gelince:
Azerbaycan Büyükelçimiz, Ak Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, Valimiz Cahit Kıraç, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar başta olmak üzere bazı yönetim kurulu üyeleri, işadamlarımız; Orkide’nin sahibi Ahmet Küçükbay, Folkart’ın sahibi Mesut Sancak, Akça Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Akça, gazeteci arkadaşlarım, Erol Yaraş, Deniz Sipahi, Ünal Ersözlü, Yener Özkesen, Bakü Hilton’daki özel yemeğe biraz erken gidip oturduk.
Özel bir bölüm hazırlanmıştı.
İki gazeteci arkadaşımız Serap Zeybek Ihlamur ile Aylin Süphandağlı bu yemeğe biraz gecikmeli geldiler.
Davetten sonra anlattıklarıyla katıla-katıla gülmekten kendimizi alamadık.
Yemeğe girerken otelin bir yetkilisi, servis yapan garsonlara şöyle diyormuş:
“İçeride Baş Pezevenkler var. Servisi ertelemeyin, yahşi kalsınlar!...”
Ne yapalım; kaderimizmiş, bizler de Demirel gibi(!) olduk...
* * *
Bakü’de,beni gururlandıran bir başka gelişme de, bir İzmir markası olan; ulusal ve uluslararası markalaşma süreci yaşayan Abbas Türker’in Pizza-Pizzası’nın kentin en prestijli ve sosyetik bölgesinde açılış hazırlıkları tamamlanmak üzere olan, çok şık ve dekore edilen pizza restoranı oldu.
Abbas Bey, sizi kutluyorum. Bakü Pizza-Pizza’yı, bu ülkede müteahhitlik hizmetleri yapan İzmirliler’in çok yakından tanıdığı bir işadamımız Hüseyin Akdoğan hazırlıyor.
* * *
Socar...
Bir Azerbaycan Devlet Kuruluşu olan, Aliağa Petkim’i özelleştirmeden satın alan Socar, bu ülkede tam bir dev.
Bakü’de tam 64 bin çalışanı var.
Azerbaycan’ın Hazar Denizi ve kıyısındaki arazilerdeki tüm petrol ve doğalgazı bu kuruluş çıkarıp ihraç ediyor.
Türkiye için Socar-Petkim büyük bir şans.
İzmir’e 6 milyar dolar ile Türkiye’nin tek kalemde en büyük dış yatırımını gerçekleştirecek olan Socar, aynı zamanda Erzurum-Edirne arasında 10 milyar dolarlık yatırımla Doğalgaz boru hattına da 2012 yılında başlayacak.
Ve Petkim-Socar’ın Ceo’su Kenan Yavuz...
Kenan Yavuz Bey’e iyi bakmalıyız.
Hatta bir dediğini iki etmemeliyiz. Yakın ilgi göstermeliyiz.
Çünkü kendileri İzmir’e 6 milyar dolarlık yatırımın baş aktörüdür.
Tıpkı 10 milyar dolarlık doğalgaz boru hattında olduğu gibi.
* * *
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar gerçekten iyi bir iş yaptı.
Azerbaycan’da özellikle tekstil ve gıda ile alt yapı yatırımları, inşaat alanlarında çok büyük bir pazar var.
Ülkenin kasasına petrol ve doğalgazdan çil çil dolarlar akıyor.
Azerilerin her ay 2 milyar dolar civarında ticaret fazlası var.
Yatırıma aç... Teknoloji, yok gibi bir şey.
Bir benzetme yapmak gerekirse Türkiye’nin 1970’li yıllarını yaşıyorlar.
Ama “para var, huzur var” denir ya; bizim 10 yılda gerçekleştirdiğimiz gelişmeleri, onlar bir-iki yılda aşarak; sosyal-ekonomik-teknik alanlardaki geri kalmışlıklarını süratle kapatıyorlar.
Azerbaycan’da iş yapılır mı?
“Hürmet” ödemeyi göze alan herkes için iş çok... (Not: Bu hürmet ne ki diye merak ediyorsanız, onu da haftaya yazacağım...)
Sıra sana gelecek!
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten eve erken dönünce, karısını başka bir erkekle yatakta bulur.
Hemen elini beline atar, tabancasına davranır.
Yataktaki adamı alnının ortasından vuran Temel, tabancayı kendi kafasına doğrultur.
Karısı haykırır:
- Dur Temelim, kıyma kendine!
Temel, titreyen bir sesle:
- Sus kadın, sıra sana da gelecek!
Temel’in arabası
Temel, Dursun’a, altındaki arabaya nasıl sahip olduğunu anlatıyordu:
- Bir gün otostop yapıyordum. Önümde, mini etekli güzel bir bayan durdu. Beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın, arabayı kuytu bir yere çekti, mini eteğini yukarı çekti, dudaklarını ıslattı, ‘Benden ne istersen alabilirsin’ dedi. Ben de arabasını aldım.
Dursun:
- Çok iyi etmişsin Temel, zaten sana mini etek yakışmazdı!