Meğer herkes şikayetçiymiş...
İyi de neden sesiniz çıkmıyor efendiler?
Neden susuyorsunuz?
Neden kabulleniyor, neden boyun eğiyorsunuz?
Kibarlıktan mı?
Korkaklıktan mı?
* * *
Belli ki bu işin üstesinden Büyükşehir Belediyesi gelemeyecek.
Burada açıklamak istemiyorum ama o bölgede işyeri bulunan bazı esnafın, görev yapanlarla “ahbap-çavuş” ilişkileri var.
Geçen yıl üzerine gidilmiş, çığırtkanlık yapan, kaldırımda yayaların, yolda araçların yolunu kesenlerin çalıştığı işyerlerine, Kabahatlar Kanunu’na göre cezalar kesilmiş.
Sonuç: Sıfır!...
Kapatma kararları çıkmadığı için, bir hafta geçmeden eski tas-eski hamam, aynen devam; sürüp gitmiş.
Hatta, bir ara Emniyet Müdürlüğü, bazı birahaneler hakkında işyeri kapatma kararı alıp, uygulama için Konak Belediyesi’ne bile göndermiş.
Sizi bilemem ama ben kapatılan bir tek işyeri ne gördüm, ne de duydum...
Polis “kapat” diyor da, belediye uygulamıyorsa; bu da suç!...
Görevi ihmalden cezası 3 yıldan başlıyor...
* * *
Birinci Kordon’a, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün “Huzur Timleri”ni istiyorum.
Kentin bu prestijli bölgesini lütfen, bu çığırtkanlardan, hanutçulardan, alacaklı gibi insanların yolunu kesenlerden kurtarsınlar.
Kordon’da, herkes gibi ben de, elimi-kolumu sallayarak, önü-arkası kesilmeden, kolundan tutulup içeri sürüklenmeden yürümek istiyorum.
Bunun için hem zabıta hem de polisin “sivil” olması şart.
Resmi kıyafet görünce, “fareler” gibi içeri kaçıp kaybolanlar, bir saat sonra yeniden işbaşı yapıyorlar.
Kesin çözüm için ceza şart.
Kapatın burada üç-dört mekanı, görün bakalım bir daha yol kesmeye cesaret eden çıkabilecek mi?
* * *
Aynı sorun Konak-Kemeraltı-Havra Sokağı’nda da var.
Mustafa Gülyurt anlatıyor:
“Kemeraltı ve Havra Sokağı’nda alışveriş yapıp sahile kadar çarşı boyunca eşimle geçtim ve çığırtkanların kot satmak, döner satmak adına nasıl insanları rahatsız ettiklerine şahit oldum.
Bir, kolumuzdan çekmedikleri kaldı. Yakında onu da yaparlar.
Sivil kontrol ekipleri kurulmalı. Zabıta resmi kıyafetli dolaşınca bahsedilen kişiler hemen sırra kadem basıyor.
Tabii ki esas çözüm esnafın kendisinde. Esnafı eğitmek zorundayız...”
Dert belli, sorunun, sıkıntının aktörleri de ortada.
Çözüm zaten belli...
Ne duruyor, neyi bekliyorsunuz?