Seviyor ve beğeniyorum...
12 Haziran’dan sonra İzmir milletvekili olacağı için de çok memnunum.
Partisi, siyasi kimliği, Başbakan ile olan ilişkileri beni ilgilendirmiyor.
Çünkü, yıllardır İzmir’in özlemini çektiği bir hizmet adamı.
Uzlaştırıcı, birleştirici, sorun yaratmaktan çok sorun çözücü, hedefleri, projeleri olan, gözlemci, araştırmacı biri.
İzmir’deki devlet yatırımlarının çoğunda imzası var.
Kendi ifadesine göre kente katkısı, “İkibuçuk katrilyon...”
CHP’liler, ‘Düne kadar neredeydiniz Binali Bey; İzmir’e aday olunca mı bu kent aklınıza geldi?’ diye eleştiriyorlar.
O ise, “Seçim ortamıdır, söyleyebilirler” diyor ve başlıyor sıralamaya:
28 yıldır yarım bırakılmış çevre yolunu, bunu söyleyenler kullanmıyorlar mı?
İzmir’i İstanbul’a bağlayacak otoyol projesini başlatanlar uzaydan mı geldiler?
Aliağa-Menderes Raylı Sistemi’ni Büyükşehir’le birlikte yapmadık mı?
Dünyanın en büyük 10’uncu limanı Çandarlı’nın temelini atmadık mı?
Çeşme Marina’yı gidip görmüyorlar mı?
Seferihisar-Sığacık Marinası’ndan haberleri yok mu?
Liman viyadüklerini kim halletti?
Duble yollar, demiryollarındaki gelişmeler, Raylı Sistem’in Torbalı ve Bergama’ya uzatılması...
“Kısacası, bugüne kadar pek çok başarılmış işin altında Binali Yıldırım imzası var. İnkar etmek mümkün mü?” diye soruyor, kendisine bu eleştirileri yöneltenlere...
* * *
Klasik bir siyasetçi olmadığı açık.
Kendisini, “Amele Bakanı” olarak tanımlıyor.
İzmir’de herkesin şikayetçi olduğu ve yakındığı kentin bugünkü halinden hükümetin sorumlu tutulmaması görüşünde.
“Sorun, hükümette değil. İzmir’in lobisi yok. İzmirlilerin ruhunda efelik var. Sorunları çok konuşuyor İzmirliler. Konuşuyor da konuşuyor. Ama ne yazık ki çözüm noktasında tek ses olamıyor” diyor.
Haksız da değil...
İnciraltı’nın planlanmasını kaç yıldır yapmaya çalışıyoruz?
Basmane’deki dev çukuru nasıl kapatacağı konusunda niçin uzlaşamıyoruz?
Yeni İzmir; Alsancak-Turan arasını neden yatırımlara açamıyoruz?
* * *
AK Parti İzmir adayı Binali Yıldırım, ilginçtir, bize seçmemiz için gönderilen diğer “İthal adaylar” gibi değil.
Ben ki, doğma büyüme İzmirliyim. Bu kentte 34 yıldır gazetecilik yapıyorum; inanmıyacaksınız ama, sorunlarımızı, sıkıntılarımızı, acil yapılması gerekenleri, orta ve uzun vadede hayata geçerilmesi şart olan projeleri benden daha iyi biliyor, diyebilirim...
Bu yüzden de İzmirlinin belki oyunu değil ama sevgisini kazandığını söyleyebilirim.
Yıldırım, AK Parti’nin seçim beyannamesinde 2.5 sayfanın İzmir’e ayrılmasının, partisinin bu kente gösterdiği ilginin bir göstergesi olduğunu söylüyor.
“Hatta” diyor, “İlk vaadimizi tuttuk bile. EXPO 2020 adaylığında, tercihimizin İzmir olduğu söyledik. Resmi mektubu yazdık ve Paris’e teslim ettik. Şimdi sıra İzmir’in altyapısını topyekun değiştirmeye geldi. İstanbul-İzmir Otoyolu, Körfez’e tüpgeçit, kentsel yenileme gibi önemli işlerle İzmir’e sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
* * *
Bir tespitim de şu: Binali Yıldırım, “Sahillerin Kırmızı Başkenti İzmir’i” sarıya çevirmek için görevlendirilen AK Parti’nin “ağır topları”ndan biri.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte İzmir’den aday yapılmalarının nedeninin bu olduğuna inanıyorum.
“Ya beklenilen oyu alamaz, alamazlarsa?
O zaman AK Parti’nin seçim beyannamesindeki vaatler geri mi alınacak?”
Bu, Binali Yıldırım’a en çok sorulan soruymuş.
Hayır diyor ve ekliyor:
“Durmak yok, İzmir’e hizmete devam... Her yeri alacağız diye bir şey yok. İzmir, Türkiye’nin gözbebeği... Akdeniz’in marka şehri olacak. Oy verse de vermese de, bu konuda kararlıyız...”