DEVRİM ya da darbe...
Adına ne derseniz deyin; CHP’deki operasyon yarım-yamalak yapıldı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partisindeki “şekillenmeyi” tam istediği gibi yapamadı, ya da yaptırmadılar.
Kılıçlar çekilip restleşme başladığında; yani yeni tüzüğü yürürlüğe koyup, genel başkan yardımcılarını atayıp, Genel Sekreter Önder Sav’ı etkisiz ve yetkisiz hale getirdiğinin sabahında Seçimli Kurultay kararı alındığını açıklamalıydı.
İşte o zaman herkes Kılıçdaroğlu için “CHP’nin gerçek lideri” diyebilecekti.
* * *
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal da aynı görüşte.
Baykal, Adnan Menderes Havalimanı’nda, kendisini karşılamaya gelen bir grup partili ile basına kapalı yaptığı görüşmede bu yaklaşımı farklı sözcüklerle anlattı ama ana fikir aynıydı.
“CHP’deki bu kaosu Kurultay paklar...”
“Genel Başkanlık talebim yok. Kemal Bey’in arkasında durulmalıdır...”
“CHP’ye mutlak, ama mutlak yeni bir Parti Meclisi gereklidir...”
“Derhal Seçimli Kurultay’a gidilmelidir. Vakit geciktirilmemelidir. Ama bu bir an önce, hatta Bayram’dan hemen sonra, en yakın tarihte mutlaka yapılmalıdır.”
* * *
Deniz Bey’in sözleri böyleydi.
Çünkü bir bildiği var ki, uyarma gereğini duyuyor.
Yıllarca birlikte kader birliği yaptığı Önder Sav’ı ve ekibini çok iyi tanıyor, ya da neler yapabileceklerini tahmin ediyor olmalı ki, ikaz etme gereğini bir görev sayıyor.
* * *
Kemal Bey’in, Kurultay’ı toplayarak Parti Meclisi’ni yenilemediği sürece, CHP’yi istediği, dilediği şekilde biçimlendirme şansı çok az.
Neden mi?
Bir söz vardır:
“Devirebileceksen, vur ve bitir.
Karşı tarafı asla yaralı bırakma.
Bırakacaksan, devirmeye de kalkışma” denir.
Bugün Parti Meclisi Kemal Bey’e biyat ediyorsa, sinmiş görünüyorsa, tek nedeni çoğunun milletvekilliği beklentisi içinde oluşundandır.
Genel seçimlere beş kala, Kılıçdaroğlu’na destek veren üyelerden çoğu, adaylık beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini hissettiklerinde, Sav ekibiyle tekrar işbirliği içine girecektir.
Bu da Kılıçdaroğlu için bir “başağrısı”, CHP için ise milli bir felaket ve parçalanma sürecinin başlangıcıdır.
Siyaset güç ve erk işidir.
Herkes kim güçlüyse onun yanında yer alır.
Altı ay öncesine kadar ölesiye Baykal’cı olanların, bugün en birinci Kılıçdaroğlu taraftarı olduklarını gördük ve yaşadık.
Nitekim düne kadar en ateşli Sav’cıların, 48 saatte yenilenen CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na destek verir hale dönüştüklerine de tanık olduk.
Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu, başladığı değişimi yarım bırakmamalı, Kurultay’ı toplayarak Parti Meclisi’ni yenilemeli ve yoluna devam etmelidir.
Aksi halde kendi koltuğunu koruyamadığı gibi, CHP’yi de bölünmekten kurtaramaz.