“BÜYÜĞÜN” peşine düştüğünüzde, avucunuzun içine gelse de “küçük”ü elinizin tersiyle itersiniz.
İnsan psikolojisidir bu...
Oysa kent yönetiminde, “Hem merdiven çıkarım hem de telefonla konuşurum” benzeri, hem “büyük” hem de “küçük ve ayrıntılı” işleri bir arada götürmek zorundasınızdır.
Başarı ve kent memnuniyeti ancak böyle sağlanır.
İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nden ve Aziz Bey’den şikayet, yakınma varsa, bunun tek nedeni başarının anahtarı sayılabilecek “ayrıntılar” ile yeterince ilgilenilmemesindendir.
Gazeteci arkadaşlarım Erol Yaraş ve Nedim Atilla ile Ege TV’deki “Haftalık” programında konuk ettiğimiz Başkan Aziz Kocaoğlu’nda bunu farkettim.
Aziz Bey, tümüyle iki büyük projeye kitlenmiş.
Üçyol-Üçkuyular metro hattı ile Aliağa-Menderes Hafif Raylı Sistem Projesi.
Biri 5.5 kilometre, diğeri 80 kilometre...
Belli ki bu iki projeyele yatıp, bu iki projeyle kalkıyor.
Çünkü ikisi de başladığından bugüne sorunlu.
İptaller, mahkemeler, yeniden ihaleler...
İkisine de 2004 ve 2005 yılında başlandı, bitmedi, bitirilemedi.
Herkesin sabrı taştı.
Aziz Bey de farkında...
Üçyol-Üçkuyular’ın 1.2 kilometrelik bölümü; İzmirspor ve Hatay istasyonları ile Bornova hattını 2010 sonu ya da en geç 2011 Mart başında, tamamını ise 2011 sonunda bitirmek istiyor.
Aliağa-Menderes’e gelince...
Projenin Alsancak-Adnan Menderes Havalimanı güzergahı 1-30 Nisan, Alsancak-Aliağa arasında ise temmuz başında deneme seferleri başlatılacak.
80 kilometrelik hattın tamamı birbiriyle entegreli olarak İzmir’in Kurtuluş Günü olan 9 Eylül’de “devlet töreni” ile hizmete girecek.
Sıkıntısı, İzmirlilere bilmem kaçıncı kez verdiği sözü bu kez tutmak.
9 Eylül’de mahçup olmamak...
* * *
Böyle bir yetkim, haddim, özelliğim yok ama, şayet Aziz Bey’e not verecek olsam ne yapardım?
Sıfırcı Hoca olsaydım, gözünün yaşına bakmaz, sınıfta çakardı!..
Biraz anlayışlı bir öğretmenin yerine kendimi koyduğumda: İyi hali, gayretkeşliği, temposu, azmi, bir şeyler yapma istediği, belediyenin parasını iyi yönde kullanması, çevreye verdiği değer ve önemi dikkate alarak, 10 üzerinden 4.5’la “geçer not” verirdim.
Ama, “35 Aziz” der, eklerdim:
Evladım kusura bakma. Ailenin yüzde 60’ı umudunu sana bağladı. Aklını başına topla. Çalış. Yüzlerini kara çıkartma. Başarılı olmak zorundasın. Ama bilmen gerekir ki, Çokkkkkkk, amaaaaaaaaa çokkkkkkk çalışman lazım...
Yoksa, bir daha bu okulun kapısından zor girersin...
* * *
Bir öneri...
Aziz Bey’den dinlediğim kadarıyla, Büyükşehir’in Alsancak-Turan arası ile İnciraltı ve Basmane çukurları gibi, kentin kangren olmuş sorunlarıyla başı dertte.
Hukuk mücadelesi veriyor. Çok istemesine rağmen bu sorunları “uzlaşma” ile bir türlü çözemiyor.
Kendi adım atıyor, ama söylediğine göre karşı taraf hiç yanaşmıyor.
Ve ister istemez bürokrasi de bu sorunlara yoğunlaşınca, insanların günlük yaşamlarında çektikleri sıkıntılar, “kulak ardı” ediliyor.
Herkes, dinlenilmemekten, dertlerini anlatamamaktan şikayetçi.
O zaman Büyükşehir’de acil olarak, başına “tam yetki” ile donanımlı bir üst düzey bürokratın getirileceği “Ayrıntılı Hizmet Çözüm Merkezi” kurulmalı.
Ama bu birimin başındaki, “Şu caddenin şurasındaki çukuru bugün kapatın” dediğinde, ya da “Şuraya bir cep durak” yapalım dediğinde kimse itiraz etmemeli, o hizmet yapılmalı.
Göreceksiniz, İzmir böyle bir adımla daha rahat ve mutlu yaşanılabilir bir kent haline gelecektir.
Denemesi bedava...