Karabağlar Belediyesi’nin aldığı iki karar, haberci meslektaşlarıma göre hem “çok anlamlı” hem de “çok özel.”
Bana sorarsanız hem “çok anlamsız”, hem de “popülist” bir yaklaşım.
Neden mi?
Anlatayım...
90’lı yılların sonlarına doğru, Türkiye’de turizm dendiğinde akla gelen üç kişiden biri olan Ege Tur’un sahibi rahmetli Dr. Ergun Göksan bir sohbetimizde şöyle demişti:
“Havayoluyla ülkemize gelen turistler uçaktan iner inmez merakla soruyorlar;
‘Adnan Menderes kimdir?’
Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Kekeliyorum ama doğruyu söylemek zorunda olduğum için, ‘Türkiye’de 1960’da ordu ihtilal yaptı. İktidardaki Demokrat Parti hükümetinin Başbakanı yargılandı. İdam edildi.
İşte o Başbakan, Adnan Menderes’tir!...”
Dr. Göksan devamında da eklemişti:
“Şaşıran turistlerin çoğu; ‘yani idam ettiğiniz başbakanın adını hava alanına mı verdiniz?’ diyor, ben ise susmak zorunda kalıyor, utançla başımı öne eğiyorum...”
Adnan Menderes...
İdam edilen Başbakan...
Şimdi, havaalanı ile Karabağlar Belediyesi’nin aldığı iki Meclis kararının ne ilgisi var diyeceksiniz?
Tıpkı turistler gibi ben de Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’e soruyorum;
- Vatan Mahallesi 9189 sokağın adını Rabia Sevilay Durukan olarak değiştirmişsiniz.
Acaba kimdir bu Rabia Sevilay Durukan hanımefendi?
Cevap:
- Rabia Sevilay Durukan, okulda derse geç kaldığı için uyardığı ortaokul son sınıf öğrencisi tarafından bıçaklanılarak öldürülen öğretmendir!..
Sayın Kürüm; başkanlığınızın önerisiyle Belediye Meclisi bir karar daha almış, General Asım Gündüz Mahallesi’deki bir parka Umut Ceylan adı verilmiş.
Kimdir bu Umut Ceylan?
Cevap:
- Umut Ceylan, parkta oynarken, maganda kurşunuyla vurularak öldürülen evladımızın adıdır!..
Allahaşkına; bu kararların neresi anlamlı, neresi özel?
Bir;
Rabia Sevilay Durukan Sokak’ta yaşayan herkes, bu sokağın adını soranlara ne diyecekler?
“Okula niye geç kaldın diye sorduğu için, onbeş yaşındaki öğrencisi tarafından öldürülen öğretmendir...”
İki;
“Anne oynadığım bu parkın ismi Umut Ceylan’mış... Kim bu Umut Ceylan?”
“Evladım, Umut Ceylan senin yaşlarında, bu parkta senin gibi oynarken uzaktan bir maganda kurşunuyla göğsünden vurulup kanlar içinde yere düşüp ölen bir çocuktu!..”
Sizce mantıklı mı?
Bunu öğrenen bir çocuk o parkta bir daha oynamak ister mi?
Ya da;
Oturduğu sokağın adının bir cinayet kurbanına ait olduğunu bilen kişi, soruyu soranlara cevap verirken utanıp sıkılmaz mı?
İkisi de son derece üzücü, kahredici ve acı birer olay.
Ama her cinayet kurbanının, her günahsız yere öldürülen evlatlarımızın adını bir sokağa parka vermeye kalkarsak, işin içinden çıkamayız.
Çünkü;
Biri çıkar, Karabağlar’da öldürülen taksi şoförümüzün adının bir sokağa verilmesini ister.
Bir diğeri, kocası tarafından şüphe üzerine bıçaklanarak öldürülen kadının isminin parka konulmasını önerebilir.
Bir diğerimiz; karşıdan karşıya geçerken, bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden Neriman Teyze’nin adının, oradaki üstgeçide; “Neriman Teyze Yaya Üstgeçidi” adının verilmesini ister.
Haksız mıyım?