Şimdi ne yapmam gerekiyor?
Çünkü bu, benim “Çılgın Projem”di.
Ulaştırma eski Bakanı, AK Parti İzmir adayı Binali Yıldırım, benim “Çılgın”ı, dün partisinin projesi olarak açıkladı!
Ben adına “KANALİZMİR” demiştim...
Binali Bey, “ÇEŞME DENİZ OTOYOLU” gibi çok afili ve daha çarpıcı bir isim bulmuş...
Arkadaşlar, hemen “telif hakkı iste” dediler.
Bazıları da, “Helal olsun sana, kalkıp projeni AK Parti’ye mi sattın(!)” diye takıldılar.
“Kaç para aldın?” diye soran mı ararsınız...
“Aşırma, intihal diye yaz” diyerek beni gaza getirmeye kalkan mı...
Vallahi telefonlarım dün susmak bilmedi...
* * *
Ama sevindim...
Demek ki hiç yapmadığım mesleğim olan İnşaat Mühendisliği’nin, “gazeteci-yazar”lığa bir faydası olduğunu gördüm.
Binali Yıldırım Bey’den ve AK Parti il yönetiminden bir isteğim var.
Telif hakkı, para-pul, proje düşünce bedeli falan istediğim yok.
Ama şayet bu proje yapılırsa, Çeşme Deniz Otoyolu’nun girişine, yani açılacak kanalın bir ucuna, “Bu Projenin Zihni Sinir’i Hamdi Türkmen’dir” diye yazılmasını rica ediyorum!
Ya mini bir heykelimi diksinler...
Ya da görünür bir yere bir plaket assınlar.
Hiç olmazsa, yarın çoluk-çocuğuma, torun-tombaklara; “Bakın evlatlar bu benim düşümcemdi” diyebileyim...
* * *
İnanmıyorsunuz değil mi?
Bu güvensizliği yaşayanlarınız varsa, 29 Nisan 2011 tarihli Milliyet EGE’yi bularak, okuyabilirler.
İşte o tarihli yazımın özeti:
* * *
“ÇILGIN Proje” açıklamak moda ya...
Ben de, “İzmir’de ne yapabiliriz?” diye uzun zamandır kafa yoruyorum.
Başbakan Erdoğan’ın, önümüzdeki “ustalık” sürecinde İstanbul için, “Kanal İstanbul”u açıkladığı gün, tesadüf, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Milliyet EGE’ye uğradı.
Yatırımlar, siyaset derken, çaylarımızı içtiğimiz sırada konu “Çılgın Proje”lerden açıldı.
Başbakanımızın İzmir için de bir “Çılgın Projesi varmış, bilginiz var mı?” dediğimde, yanıtı; “Yok. Vallahi bilmiyorum” oldu.
Gülümseyerek; benim, daha doğrusu benim demek yanlış, İzmirlilerin yıllardır hayaliyle yaşadıkları ‘Çok Çılgın’ bir projesi var dedim.
Şaşırdı; “Ciddi misin?” diye sordu.
“İstanbul’dakinden İzmir için çok daha hayati önemde” der demez de başladı sormaya:
- Peki nedir bu Çılgın Proje? Neden bu kentin belediye başkanı olarak benim haberim yok?
* * *
Hemen bir İzmir haritası getirtip önüne açtım.
Ünlü bir proje uzmanı gibi anlatmaya başladım:
- İzmir Limanı, denizciler ve lojistik hizmet veren şirketler için uzun bir yoldur. İzmir’e ulaşmak için Karaburun Yarımadası nedeniyle önemli bir mesafeyi dolaşmak zorunda kalırsınız. Bu da limanımız için büyük bir dezavantajdır.
- Körfez’de uluslararası yat turizmi, yatların kışlaması için marina projelerinin hayata geçmemesinin en büyük nedenlerinden biri, yine Karaburun Yarımadası’nın dolaşılmak zorunda olmasıdır. Uluslararası yatçılar sırf bu nedenle İzmir’i tercih etmezler.
- Kuzey-Güney seyrinde, bir tek gemi ya da yat, İzmir Körfezi’ne girmez. Konaklamaz.
Bunun nedeni, İzmir’e girmenin en az 7-8 saatlik zaman kaybı yaratması...
Bu kanalı yaparsak, İzmir’i ticarette de turizmde de uçururuz...
* * *
Parmağımla işaret ettiğim yer, Balıklıova- Çeşme Ildırı arasıydı. Balıklıova’dan girip, yatay bir kanalla Ildırı Koyu’na inmek.
Bunun uzunluğu yaklaşık 15 kilometre kadar.
* * *
Kocaoğlu gülmeye başladı, hem de kahkahalarla...
“Hamdi kardeş” dedikten sonra ekledi:
“Hakikaten çılgın bir proje.
Ama çooook para lazım.
Bizde de proje çok ama, bunları hayata geçirecek kaynağımız sınırlı.
Ama versinler bana parayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına, 2023’e yetiştiririz bu kanalı.
Hatta 2020 EXPO’ya adayız ya, bunu da bu uluslararası dev organizasyonun içine alabiliriz.”
* * *
O gün, “Hayali bile muhteşem... Ama yapılabilirliği olur mu; bilmiyorum” diye yazmıştım.
“Hükümet ‘sıcak’ bakar mı, kestiremiyorum?” demiştim.
Bugün, Binali Bey’in de aklı yattıysa, “mutlaka olur” diyorum.
İnşallah beni unutmazlar...