AK Parti: Bizim miting daha kalabalıktı; en az bir misli daha fazla insan vardı...
CHP: Siz alanı daraltıp, kalabalığı Cumhuriyet Meydanı’na doğru yaydınız. Bizim miting, en az 80 bin kişi daha fazlaydı...
* * *
Bu tartışma ve atışma, bıraksanız 12 Haziran’a kadar sürer gider...
Oysa meydanlardaki kalabalığa değil, bu mitinglerin sandığa nasıl yansıyacağına bakmak lazım...
Ama şu bir gerçek:
AK Parti, 2002’den bu yana İzmir’de en büyük, en kalabalık, en coşkulu mitingini gerçekleştirdi.
Bu, AK Parti’nin İzmir’de CHP’den fazla oy alacak anlamını taşımasa bile, “organizasyon” yönüyle, CHP’den daha iyi olduğunun bir göstergesidir.
“Efendim, yağmur yağdı...”
“AK Parti 3 bin otobüs kaldırdı, İstanbul’dan bile adam getirdi. Biz 300 otobüs kaldırmıştık...”
Böyle bahanelerin ardına sığınmak yanlış...
Demek ki geride bırakılan süreçte, AK Parti mesajlarını İzmirli seçmene daha “doğru” ve daha “iyi” anlatabilmiş.
Demek ki CHP, seçmenini tam olarak motive ve ikna edememiş, meydana taşıyamamış...
Bu iş, bu kadar basit...
* * *
AK Parti, bu seçimlerde CHP’nin ve İzmir’in şifresini büyük oranda çözdü.
Öyle görünüyor.
Başbakan Erdoğan’ın Gündoğdu’da, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’dan çok Aziz Kocaoğlu’na yüklenmesinin nedeni de bu.
Aziz Kocaoğlu, bir İzmir gerçeği...
Başbakan da bunu bildiği için, İzmir’deki operasyonu anlattı ama ne bir “yolsuzluk” ne de “rüşvet” kelimelerini ağzına almadı.
Çünkü bu açıdan yüklenince, geri tepeceğini artık o da öğrendi.
Ne dedi?
Başarısız-beceriksiz söylemini seslendirdi.
Pis kokan dereleri, gecekonduları, arsenikli suyu hatırlatıp, üstüne de çılgın projelerini anlattı.
* * *
Başbakan, konuşmasının büyük bölümünde haklıydı, ama haksız olduğu nokta şu:
İzmir’e içme suyu getirmek, baraj ya da yol yapmak bu ülkenin Başbakan’ın ya da hükümetin en doğal görevi değil mi?
Bir kente çevre yolu yapmak, il merkezinin ilçeleriyle karayolu bağlantılarını “duble” hale getirmek, o kenti başka illere otoyol, köprü, tünel ve hızlı trenle bağlamak, müze yapmak kimin işi?
Kocaoğlu’nun mu?
Mahalefet partisinin mi?
Başbakan’ın, Bakanların ya da Hükümetin mi?
Bence görevini yapıyor, zaten yapmalı da. Yapmazsa hata olur, haksızlık olur...
En önemlisi de şu; Bunları meydanlarda on binlerce kişinin önünde bizim başımıza kakması, “Suyunuzu bile biz getirdik” demesi yanlış değil mi?
* * *
Projelere gelince...
Yarısı yapılabilirse, İzmir gerçekten uçar, uçarrrrrrrr...
Ama keşke bu söz konusu projeleri ve yatırımları bugün değil de, önümüzdeki yerel seçimler öncesi konuşabilseydik.
Çünkü bu seçimde; Büyükşehir Belediye Başkanı değil, Başbakan’ı , hükümeti seçeceğiz.
Oysa iktidar bizim ve ülkenin geleceğini tamamen inşaat ve imara endeksledi.
12 Haziran’dan sonra ülkenin gerçek gündemi; başkanlık sistemi, anayasa değişikliği, Kürt açılımı, ekonomik gidişat, özgürlükler, laiklik, cumhuriyet, yaşam biçimine müdahale ile ilgili meydanlarda söylenmiş tek bir söz anımsamıyorum.
Varsa yoksa hızlı tren, otoyol, kanal, tünel ve köprüler...
Ne iktidar, ne muhalefet; gelecekte bizi nasıl bir Türkiye ’nin beklediğini konuşmuyorlar.
Oysa bu pazar ülkeyi yönetecek Başbakanı ve hükümeti belirleyeceğiz.
Öyle değil mi?