GEÇEN pazar yazısında “Canınız sıkılıyor mu?” diye sormuştum ya?
Kendi adıma cevaplıyorum: Benim canım çok sıkılıyor...
Psikolojim bozuldu.
Her ana haber bülteninden sonra ağlamasam da kahroluyorum...
Ajanslardan haberler geliyor, aynı ruh halim devam ediyor.
Kimyam da bozuk.
Klimanın tam gaz çalıştığı odaya her giren “Üşüdüm” diye tepki veriyor, ben sıkıntıdan sırılsıklam ter içindeyim.
Matematiğim tam bir felâket.
“Sizin zamanınızdaki şehit sayısı bizim zamanımızdaki şehit sayısından yüzde şu kadar fazla” lâfını da duydum ya...
Artık ne söylesem boş.
Yakında “Türkiye kurtuluyor. Bu seneki tabut imalatı sayısı, geçen seneye göre yüzde şu kadar düştü” diye başlık görürsem hiç şaşırmam.
Coğrafyayı hiç konuşmayalım.
Bütünleme sınavlarında bile geçemem.
Devletin Bakanı sınırı dağdan düze çekiyor, bölücüsü de “Hayır öyle olmaz, madem sınırı konuşuyoruz, sınırı tam şuradan çekelim mesele çözülsün” diyor.
Geçmişte, “Avrupa Birliği’nin sınırı Diyarbakır’dan geçer” dememişler miydi?
Sosyolojiden de sınıfta kalırım.
Şehit cenazelerini göstermeyelim diyen iletişim uzmancıkları var.
“Ayılıp-bayılan şehit ailelerinin feryatlarına boş verelim” diyen de...
Birisi de televizyona çıkıp ağzını yaya yaya “Ayılana gazoz, bayılana limon verelim, ben bu işin uzmanıyım” derse vallahi şaşırmam.
Şahsen, kişisel bütçem açısından da hiçbir zaman geçer not alamadığım ekonomi dersine ne diyelim?
Yalakalıkta son rütbeye erişip, “Şehit cenazelerini tabut yerine ceset torbasıyla taşıyalım” diyen şabalakla karşılaşırım diye korkuyorum.
Arkasından da “Ceset torbası imalatındaki artış ekonomiyi de canlandırır” diyebilir diye korkuyorum.
Ben ekonomiden anlamıyorum ya, salla gitsin.
Biz nasıl olsa yeriz.
Yani bu yıl, dokuz dersin sekizinden sınıfta kalmış ortaokul öğrencisi gibiyim.
Tek iyi notum müzik dersinden.
O da müzikten yana bir becerim olduğu için değil, sabah-akşam arabesk dinlediğim için.
Doğrusu, biz milletçe feryat ederken televizyonlara çıkıp her konuda ahkâm kesen “sahibinin papağanı” uzmancıkları dinlerken arabesk iyi gidiyor.
Bunca şehit cenazesinin üzerine Aşk-ı Memnu finalinde de Bihter intihar etti ya, üzüntümden sabaha kadar Hakkı Bulut’tan Müslim Baba’ya kadar bütün arabesk külliyatını, sesini sonuna kadar açarak dinledim.
Alt katımda ve de üst katımda oturan komşularımdan verdiğim rahatsızlık için özür dilerim.
Bihter için mevlüt okutmaya kalkmadığıma şükretsinler.
Ne diyeyim yani, öyle ambale olduk ki, milletçe böyle dengesiz bir hale geldik...