Sıkıldım...
Biliyorum, sizler de sıkıldınız.
23 Nisan dert...
19 Mayıs sorun...
30 Ağustos, militaristlik...
9 Eylül sıradan bir gün...
29 Ekim yasaklı durumda...
10 Kasım; Allah rahmet eylesin vaziyetinde...
Geriye ne kaldı?
Bana söyletmeyin; siz bilirsiniz, bilirsiniz...
Milli değer olarak kabullendiğimiz, kutladığımız bu tarihlerin ya da kazanımların son noktası 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’dır.
Türkiye için;
Cumhuriyet eşittir; Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Cumhuriyet eşittir; Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
Cumhuriyet eşittir; halkın iradesi ve kendisini yönetmesidir.
Cumhuriyet eşittir; demokrasi ve laikliktir.
Cumhuriyet eşittir; vatan-toprak ve bayraktır.
Cumhuriyet’in birincisi, ikincisi olmaz...
Cumhuriyet’in ılımlısı, “light”ı (yumuşağı), serti de olmaz...
Cumhuriyet’in muhafazakar’ı hiç olmaz...
Cumhuriyet, Cumhuriyet’tir.
Ve bugün...
1923’ten tam 89 yıl sonra 29 Ekim 2012’ye bir “yasak” damgasını vuruyor.
Hem de Cumhuriyet’in ilan edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bulunduğu başkent Ankara’da...
Yasaklanan şu:
Ellerinde Türk bayraklarıyla insanların yapacakları Cumhuriyet Yürüyüşü...
Valilik, “suç” diyor.
Yürüme eylemi izinsiz olduğu için, eylem olarak kabul edilip güvenlik güçleri engel olacakmış.
Doğru ya;
Ne çabuk unuttunuz;
Artık Türk’üm demek sakıncalı;
Türkiyeliyim diyeceksiniz.
Türk vatandaşıyım demek hatalı;
TC vatandaşıyım dememiz gerekiyor.
Vatanımızın adı mı?
Türk toprakları demek yanlış, doğrusu Türkiye toprakları...
Cumhuriyetimiz de öyle.
Temelden anlayış farkımız var.
Bu fark giderek derinleşiyor, sıkıntılı bir sürece koşuyor...