Komünist rejimlerin ortak özelliklerinden biri, rejimler, hükumet adamlarına söyletemediklerini, favori gazetecilerine, diktatörle sık sık baş başa yemekler yiyen, lider yaz tatilinde iken onu “daça”sında ziyaret eden köşe yazarlarına sahip olmalarıydı. Bu Sovyetler Birliği’nde, Çin’de, Küba’da ve bütün Doğu Avrupa’da böyleydi. Bugün bunun yerini “imtiyazlı gruplar” aldı. Eskinin asık suratlı parti şefinin yerini “popülist diktatör” tipi aldı; buzları kırarak denize giren bu siyasetçilerin hoparlörü olan gazeteciler değil, devlet adına istediğini söyleyebilen etnik grupları var. Ne kadar diktatör de olsa, bunların da kamuoyu desteğine ihtiyaç duydukları anlar oluyor sonuçta!
Örneğin Çin’de Uygurlar nasıl ikinci sınıf muamelesi görüyorsa, Han etnik grubu da modern dönemlerin en ayrıcalıklı etnik grubu oldu. Sovyetler zamanında da günümüzde de Rusya’da ise ayrıcalıklı etnik grup, Ermeniler olageldi. Bugün de Rusya, adeta Ermenistan’ın uluslararası hamisi, dünya siyasetinde sözcüsü durumundadır.
Bunu bir kere daha, Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan arasında imzalanan Bakü Bildirgesi’ne Moskova’dan yükselen cayırtı ile tanık olduk. Elbette Rus hükumeti ve Cumhurbaşkanlığı olumsuz tek kelime söylemedi; ama Moskova’daki Ermeni örgütleri, sözüm ona düşünce kuruluşları, araştırmacı-uzman, yazar taifesinin tepkisini dikkate alırsak, buna “cayırtı” dememek mümkün değil.
Bu bildirge, üç ülke arasında, Meclis başkanları düzeyinde imzalanmış daha yoğun bir iş birliği vaadinden başka bir şey olmadığı halde, Rusya’da, ABD’den sonra ülkeyi üçüncü Ermenistan kılan lobi kuruluşları önce bir yalan haber ürettiler. Güya, imza töreninde TBMM Başkanı Mustafa Şentop, üç ülke arasında bir ortak ordu kurulacağını açıklamış gibi çıkartılan yalan haber üzerine, sadece Ermeni dernekleri ve kurumları değil, fakat en az onlar kadar Rus medyası da yorum kervanına katıldı. Türkiye’nin yalanlama çabaları birkaç gün sonra yankı buldu; ama yalan haber ve ona dayanan yorumlar manşetlerden verilirken, yalanlama, iç sayfalarda tek sütunlarla geçiştirildi.
Rusya’da bu Ermeni lobisi ve onun algı operasyonları ilk defa olmuyor. Dağlık Karabağ’daki Ermenistan’ın 1994’ten beri süren işgalini yeni saldırılarla genişletmeye kalkması üzerine, Azerbaycan’ın sivil halkın zarar görmemesi için olağanüstü titizlikle yürüttüğü önleme harekâtı sırasında da sadece Ermenistan medyası değil, ama Ermeni lobisinin etkisindeki Rus medyası, benzeri bir algı operasyonuna kalkışmıştı.
İşin kötüsü, Putin ve bakanlar değilse bile bazı Rus yetkililer de bu koroya katıldılar. Ermeni lobilerinin etkisiyle olacak ki, Rusya ve ABD, Dağlık Karabağ’daki işgalin ona erdirilmesi için kurulmuş olan Üçlü Komisyon’da 30 yıl kıllarını kıpırdatmadılar. Komisyonun üyesi Fransa’da da çok güçlü Ermeni lobisi bulunduğunu hatırlayalım.
Şimdi Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan ortak ordu değilse bile ortak bir kardeşlik halkası, bir tür “Commonwealth” (Uluslar topluluğu) kuracaklar.
Üç Ermenistan’a rağmen.