Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ülkesinin iki ay içinde, Genel Sekreteri Antonio Guterres’in arabuluculuğunda, Birleşmiş Milletler’de “ulusunun savaşı sona erdirmek için bir zirve istediğini” (dikkatlice tercüme ediyorum) “ancak her iki tarafın yoğun savaş alanında kilitlendiği bir zamanda Rusya’nın bu zirveye katılmasını beklemediğini” söyledi.
Yani Ukrayna bir barış konferansı istiyor; arabulucuyu ve görüşme yerini tayin ediyor ama karşı tarafı istemiyor. İngilizce haberdeki “anticipate” kelimesini “beklemek” diye çeviriyorum ama “öngörmek,” “tahmin etmek” ve “ummak” gibi anlamları da var. Yani “Rusya gelmesin” demiyor da “Gelmesini beklememek lazım” diyor gibi.
Her neyse, bu bir barış çağrısı değil. Bir yardım çağrısı da değil. Bu, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’in son ABD gezisinden sonra “Bu kadar para veriyoruz ama bu iş olmuyor galiba!” tarzında, hatta “Bunların derdi Rusya’yı yenmek değil” demeye varan olumsuz mırıldanmaları susturmaya yönelik, “Biz ilelebet savaş istemiyoruz” havası yaratmaya yönelik bir çıkışa benziyor.
Gerçekten de Kongre’de ve Beyaz Saray’da fiyakalı konuşmalar ve alkışlar bittikten sonra, hem Demokratlardan hem Cumhuriyetçilerden, Biden’ın Ukrayna’ya adeta para saçarak Rusya’ya bir zarar veremediğini söyleyenler oldu. ABD, Ukrayna’ya 60 milyar dolar ekonomik ve 20 milyar dolar teçhizat yardımı yaptı. ABD, 821 İHA, 20 M-17 helikopter, 108 Howitzer 155 mm top, 1400 Stinger uçaksavar roket, 6500 Javelin tanksavar roket, bunlar için 50 milyon adet mühimmat, 390 zırhlı araç ve taktik cihaz vererek, Ukrayna’da aslında Rusya’ya karşı bir vekâlet savaşı sürdürüyor.
Bu savaşı haklı gösteren çok şey var ama Rusların okulları, evleri, alışveriş merkezlerini uçaklarla bombalaması Rusya’nın attığı hatalı adımı ve bunun yol açtığı insanlık dramını ortaya koymaya yeter. Ukrayna’da bir felaket yaşanıyor ve bunun sona ermesi için ne yapılsa yeridir.
“Ne yapılsa” genel tanımının içine, Zelenskiy ve onu iktidarda tutan ekibi daha fazla tahrik ve teşvik etmek girmemeli kanısındayım. Çünkü Batı dünyasındaki “Efsanevi Rusya bir şey değilmiş” ifadelerine rağmen, Rusya’nın “bir şey” olduğu ve sadece Ukrayna’daki vekâlet savaşına değil ama Amerika’sıyla, Avrupa’sıyla, neredeyse bir yıldır bunca yaptırıma ve boykota direnmekte olması, Rusya’nın gerçek imkânlarını ve gücünü tam bilmediğimizi gösteriyor. Dolayısıyla, Ukrayna’ya yönelik tahrik ve teşvik sadece bu masum halkın dramını artırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.
Çare, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın dediği gibi, barış konferansını derhal, hemen bugün toplamaktır. Ama bu, Kuleba’nın karmaşık ifadesindeki gibi, ülkesini işgal etmiş olan Rusya’nın katılmadığı bir toplantı olamaz. Kuleba, “Rusya önce yargılanmalıdır” diyor.
Ukraynalı yetkililer, bağcıyı dövme işini, üzüm hasadından sonraya bırakmalı, önce ülkelerinde çocukların Rus bombardımanıyla ölmesine son vermeleri gerektiğini kavramalıdırlar. Bunun da ilk adımı Türkiye’nin çağrıda bulunduğu ateşkesin ilanı, ikinci adımı Rus birliklerinin çekilmesidir.