Rusya Federasyonu’na sizin ve benim sempatiyle bakma veya bakmama hakkımız vardır da Yunan hükumetinin Rusya ile, altı aydır yaptığı gibi konuşmama, görüşmeme hakkı yoktur. Çünkü Yunanistan’ın üyesi olduğu askeri ittifak yıllardır Rusya’yı en ciddi hasım olarak görüyor; o ittifakın patronu ABD, Yunanistan’da, Rusya’ya kara ve deniz yoluyla ulaşma imkânı olan dokuz üs kurmuş bulunuyor.
Sadece Yunanistan’ın değil, Patagonya’nın da (burada aslında Arjantin ve Şili’yi kastetmiyorum, tabii!) Rusya ile ilişkisini kesme hakkı, imkânı, lüksü yoktur. Neden? Zira hiç olmazsa her ülkenin Rusya ile posta-telefon-internet ilişkisi kurması zorunludur ve bu gibi teknik ilişkiler sürekli iletişim gerektirir.
Ama Yunanistan! Şubattan bu yana Rusya ile sıfır ilişki içindeymiş. Rusya’nın Atina’daki Büyükelçisi Andrey Maslov, hafta başında Rossiya-24 televizyon kanalına verdiği demeçte, “İkili ilişkilerimiz şubattan bu tarafa yerle bir oldu. Artık ilişkimiz kalmadı. İş birliği yapmıyoruz, temas etmiyoruz” dedi. Maslov, “On yıllarca geliştirdiğimiz başarılar, edinimler, kazanımlar birkaç gün içinde sıfıra indirgendi; yok oldu” diye konuştu.
Büyükelçiler genellikle ketum kişilerdir; eğer bir büyükelçi, ülkesini temsil ettiği, yani misafiri olduğu ülke için böylesine açık bir suçlamada bulunuyorsa, bunun gerisinde çok daha derin bir kaygı var demektir. Temel’in Dursun hakkında “Ben de onu tanımıyorum!” dediği şakayı hatırlarsanız, akla “Rusya, Yunanistan kendisiyle ilişkilerini sıfıra indirgedi diye niye kaygılansın?” şeklinde bir soru gelebilir. Ama uluslararası ilişkiler kestirip atmalarla da yürümez.
Nitekim, bu demecin yayımlanmasının üzerinden birkaç saat geçmeden, Başbakan Kriya Miçotakis’in yaklaşan seçimleri kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan Yeni Demokrasi Partisi içinden bile başbakanı kınayan demeçler verildi. Sosyalist PASOK ve radikal sol partiler ittifakı SYRIZA Miçotakis’i ülkeyi sadece ABD’nin kölesi haline getirmekle kalmadığını, aynı zamanda Yunanistan’ı uluslararası arenada saygınlığı kalmamış bir konuma düşürdüğünü bildirdiler.
Bu eleştiri o kadar yerinde ki! Dünya giderek çok kutuplu bir ilişkiler yumağına dönüşüyor. Olabilir; Miçotakis ülkesinin çıkarını ABD’ye dokuz değil 19 üs vererek, adaların hepsini Lozan, Montrö ve Paris antlaşmalarını ihlal ederek silahlandırmakta, Türkiye ile bir savaşı göze almakta görüyor olabilir. Ancak, hükümetlerin siyasal çıkarları, bir dönemde bir siyasal heyetin fikriyatına hapsedilerek, ikili ilişkilerini bu ideolojinin dışındaki bütün görüş ve düşüncelere kapıları bir daha açılmamak üzere kapatmaya hakkı yoktur. PASOK veya SYRIZA, yarın seçimi kazanacak olursa Rusya gibi bir ülkeyle ilişkileri tarumar edilmiş bir Yunanistan bulursa, kendi siyasal programını ne zaman ve nasıl uygulayabilecektir?
Şaka değil: Rusya elçisi, Rusya ile Yunanistan’ın altı aydır hiçbir temasının olmadığını söylüyor. Oysa iki ülke 1828’den beri diplomatik ilişkiler içinde. Aralarında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ortaklıklarından gelen sayısız görüşme ve temas olması gerekiyor. Rusya Yunanistan’a 350 milyon dolarlık mal satmış, 20 milyon dolarlık mal almış. Şimdi bu ilişkiler tamamen sıfır mı olacak?
Miçotakis, argo olacak biraz ama, kafayı tümden mi sıyırdı?
