Eskiler, hep kötü haber verenlere “şeamet tellalı” derlerdi. [Bu suretle baykuş ve karga şeametin, merkep hamakatın, domuz pisliğin, kaz belahatın, aslan cesaretin timsali olmuştur--Ahmet Hâşim] Modern psikoloji de sürekli olumsuzluktan söz etmenin, insanın kendi kendisini etkilemesine, olumsuzluk beklentisine girmesine yol açacağı uyarısında bulunuyor.
Fakat rakamlar da yalan söylemiyor! Korona Virüs, bitti dediğimiz sırada, çoğu ülkede yeniden üstelik Mart-Nisan şiddetiyle geri geldiği açıkça belli. İspanya, bu afeti Çin ve İtalya’dan sonra en ağır kayıpla atlatan üçüncü ülke idi; ama son iki hafta İspanya’da yeni vaka sayısı o kadar yükseldi ki, üç büyük bölgede 10 kişiden kalabalık toplantılar yeniden yasaklandı, huzurevlerine ziyaretçi kabulü durduruldu, halka hayati önemde değilse, sokağa çıkmama çağrısı yapılıyor.
İran aynı şekilde: son on gün içinde yoğun bakıma kaldırılan yeni Kovid-19 hastası sayısı tekrar yüzlerle değil binlerle artmaya başladı. Her gün ölen kişi sayısı da yeniden yüzü aştı. Ekonomik bunalımın had safhada olduğu ülkede protesto gösterileri ve toplantılar artarken, İran’da Cumhurbaşkanı Ruhani, virüs salgını ile ilgili verileri siyasal baskı aracı olarak kullanmaya başladı. İran’da 25 milyon kişinin Kovid-19 virüsü taşıdığını açıklayan Ruhani adeta halka “Gösterilere katılırsanız, hastalanırsınız,” tehdidinde bulunuyor.
ABD ayrı bir telden çalıyor. Başkan Trump dört ay sonraki seçimi, bu ekonomik sıkıntı ve işsizlik ile kazanmasının güçlüğünü sezmiş olacak ki, sanki salgın bitmiş gibi davranarak her türlü kısıtlamanın kaldırılması ve okulların açılması için eyalet valilerine baskı yapıyor. Birçok eyalet ise, tersine, kaldırdıkları yasakları yeniden koyuyor.
Bu satırların yazarı 65-üstü sıfatıyla, getirilmiş olan kısıtlamaları sevmediğini gizlemedi. Ama bizim kişisel hoşnutsuzluğumuz, evimizde veya işyerimizde başkalarını tehlikeye atacak bir sorumsuzluk halini de almamalı. İlk başlarda akciğer ve solunum yolları hastalıkları sebebiyle ölümlerde 65-üstünün yüksek bir paya sahip olması, büyük bir yanlışlığın hemen hemen bütün dünyaya yerleşmesine yol açtı. Oysa şimdi biliyoruz ki, Kovid-19 bir ihtiyar hastalığı değildir; bir haftalık bebekler de genç sporcular da 35 yaşındaki kişiler de Kovid’den ölebilmektedirler.
Yine ilk günlerden farklı olarak, maskenin virüsün bulaşmasını önemli ölçüde önlediğini biliyoruz. Ancak maskenin koruyucu olabilmesi için nasıl takılması gerektiğini hala büyük ölçüde öğrenebilmiş değiliz. Maskeyi koluna takanlarımız var. Çoğumuzun maskesi çenesinin altında.
Maskesini düzgün takması için uyardığım genç bir dosttan “Yeni vaka sayısı binin altına indi” savunması Bakanlığın tablosundaki bütün rakamları okumayı da öğrenmediğimizi gösteriyor. Hala her gün 400 civarında kişi, bir hastane köşesinde yüzüstü yatırılmış ve ciğerine 5-6 tüple hava verildiğini görmek istemiyoruz.
Korona yeniden saldırıya geçerken bizim de kendimize ve maskemize çeki düzen vermemiz gerekiyor.