1 Temmuz kara ve kritik bir gün. İsrail, 1967’de, Arap komşularının açtığı beceriksiz savaştan sonra ele geçirdiği Ürdün ve Filistin topraklarının yüzde 30 kadarını ilhak edecek. Başbakan Netanyahu, Haziran başında 1967 savaşında ele geçirilen toprakların tamamının ilhak edileceğini açıklamıştı; ancak bu kararını uygulayamadı.
Bunun birkaç sebebi var: koalisyon ortağı ve başbakanlığı değişmeli şekilde yürütecek olan Benjamin Gantz, merkezci seçmenlere yaptığı ihaneti daha da ağırlaştırmamak kaygısıyla, bütüncül bir ilhaka evet diyemedi. Gantz, güya Netanyahu’nun şiddet ve hatta savaş yanlısı siyasetinden bıkan İsrail halkının aradığı, beklediği barışın temsilcisi olacaktı. Bu sebeple bir yıldan beri, yapılan sonuçsuz seçimlerde, “İsrail’in Dayanıklılığı” isimli partisi Netanyahu’nun partisinden fazla oy aldı. Ancak bu oylar Netanyahu’nun ittifakını yenmeye yetmedi ve Gantz “ülkeyi hükümetsiz bırakmamak” iddiasıyla, dönüşümlü başbakanlığı kabul etti.
İsrail halkının uğradığı birçok ihanet vardır ama Gantz’ın Netanyahu’yu, bütün toprakları değil ama bir kısmını ilhak gibi bir tavizle yeniden başbakan yapması kadar büyük bir hayal kırıklığına sebep olanı azdır. Gantz’ın eski genelkurmay başkanı olması onun Netanyahu’a direnebileceği ve koalisyon için ilhaktan vaz geçmeyi kesin bir şart olarak ileri süreceği umutlarını arttırmıştı. Herkes yanıldı! Gantz’a dönüşümlü başbakanlık tatlı gelmiş olmalı. Gantz, Netanyahu’ya hükumeti armağan ederken ilhakın sınırlı olacağını ve adının doğrudan “ilhak” değil
“İsrail egemenliğini yaymak” olarak değiştirilmesini kabul ettirmesini de kazanç sayıyor.
Netanyahu’nun kısmi de olsa bir ilhakta ısrarının sebebi ise Trump’ın 4 ay sonra yapılacak başkanlık seçimini kaybedeceği korkusu (veya istihbaratı) oldu. Zira Netanyahu biliyor ki, Trump gibi bir hami olmadan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirliği ve Mısır’ın ilhaka onay vermesini sağlamak imkânsızdır. Trump bu üç ülkeyi (ki bu üçü hemen hemen bütün Arap Birliği’ni arkalarından sürüklemeyi başaracaktır) sadece ilhaka karşı sessiz kalmaya değil, fakat hazırladığı sözüm-ona barış planını da destekleyecek şekilde ayarladı. Netanyahu biliyor ki, Gantz, kısmı bir
ilhaka evet diyorsa, bunu sağlamak da kazançtır; çünkü Kasım’dan sonra Trump yoksa ilhak hiç olamaz. Trump seçimi kazanırsa, o zaman toprakların geri kalan kısmı için bir dört yıllık zaman penceresi daha kazanılmış olur.
Peki, Gantz, merkez ve sol seçmene bu ihanetinin bedelini ödemeyecek mi? Kamuoyu yoklamalarına göre, İsrail’de Musevi halkın yüzde 62’si ilhak istemiyor. Çünkü İsrail’de Musevi-Müslüman herkes biliyor ki, Doğu Kudüs’e dokunmak, bugün değilse yarın savaş demektir. Gantz bunu seçmenine “Bu bir ilhak değil, İsrail’in egemenliğini işgal altındaki topraklara yaymaktır,” diye satabileceğini sanıyor. Bir savaşın kurbanı olacak gençler bunu yutacak mı?
İbranice’de de “Güneş doğmadan nelerin doğacağını bilemezsin!” şeklinde bir söz var diye hatırlıyorum.