Tam 7 milyar kişi, yani dünya nüfusunun yüzde 85’i son bir yıl bir tür çevre felaketiyle karşılaştı. Söz gelimi, Çin’de bir metro dolusu insan vagonlarda göğüslerine kadar suya battı. “Çin, metro, su baskını” diye okuyunca fantezi gibi geliyor. Çin’de su dolan metroları bırakalım. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde iki ay içinde ikinci sel felaketi bizi korkutmalı değil mi? Kaz Dağları’ndan gelip Edremit Körfezi’nden su dolduran yangın söndürme uçaklarını görenler hiç fanteziye bakar gibi bakmıyorlardı; hepsinin yüreği ağzındaydı, gözler büyümüş, nefesler tutulmuştu.
Atmosferin ortalama sıcaklığı 1.5 derece artarsa, İstanbul bugünkü gibi iki parçalı değil, ikisi ada, dört parçalı olacak diye tahmin ediliyor. Bu bizi korkutmalı değil mi? Aynı gelişme New Yorkluları korkudan uykusuz bırakıyor olmalı; çünkü kentin üçte biri yok olacak deniliyor. Bu yüzyılın sonunda, atmosfer sıcaklığı 2.7 derece artacak diye tahmin ediliyor; bu, tarım arazilerinin yarısına yakınının artık ekilemez-biçilemez olması demek. Yani yiyecek ve kaynaklarımızda felaket boyutunda azalma olacak.
Korkarsak ne olacak? Aslında korkması gereken Türkiye veya herhangi bir Ortadoğu, Afrika ülkesinin halkı değil. Korkması gerekenler, Çin, Hindistan ve ABD halkı. Görkemli törenleri, medyatik konuşmaları ve “Meseleye çocuklarımız sahip çıkıyor” temalı ve Greta Thunberg’li oturumlarıyla Paris’te varılan anlaşma hiçbir sonuç vermedi ve dünya ısınmaya devam etti. Bu ayın sonunda dünya liderleri, İngiltere’nin Glasgow kentinde bir anaya gelecekler ve...
Ve, ne? Çin, Hindistan ve ABD, atmosferimize florlu karbon gazlarını salmaya son mu verecekler? Böyle bir şeyin olabileceğine inanıyor musunuz?
Çünkü biz dünya halkları, henüz yeteri kadar korkmadık. Boğazına kadar suya batmış metrodan inen Çinli işçiler, elbiselerini kuruttular ve ertesi gün aynı gazları salmaya devam etmek üzere fabrikalarına gittiler.
Hindistan halkının daha yüksek bir bilinç düzeyinde olduğunu beklemeyin; “Batı Avrupa çevreyi mahvederek kalkındı, şimdi sıra bize gelince, kalkınmaya son verin diyorlar” mantıksızlığı Hint aydınlarına ait. ABD’den hiç söz etmeyin bile. Trump ülkesini Paris’te alınan, bir işe yaramayan anlaşmadan çıkarttığında, Kongre’de Cumhuriyetçisi, Demokratı ile ayakta alkışlanmıştı. Bir iki sosyalist hariç! Ama onların esamesinin okunmadığını kendileri de biliyorlar. 300 milyonluk ülkede bu yıl çevre felaketlerinde 388 kişi hayatı yitirmiş. Lafı mı olur?
Ama dünya cayır cayır yanmaya devam ediyor; sadece Marmara’daki müsilaj gerçekte dünya denizlerinin yarısında gözleniyor. İklim değişikliğinin Afrika’da etkilerini ölçen bir kuruluş başka bir kuruluş tarafından “şiddetli hatalı tahminler” yapmakla suçlanıyor. Güney Sudan’da insanlar sel baskınlarından ölürken, Nil’in öteki ucundaki Mısır’da tarlalar sulanmadığı için bu yıl tarım hemen hemen sıfıra yakındı.
Glasgow’un Paris’ten farkı var: Greta’nın yerine Bella Lack diye bir çocuk sahneye çıkartılacak.