Hayatınızda hiçbir seraya girip, dolaştınız mı? Kışın değil yazın!
Zaten sıcak ortamda, dört tarafı kapalı ve aşırı rutubetli serada ne kadar önlem alınırsa alınsın, solunum yolları hastalıkları ishal, kusma ve alerjik reaksiyonların yanı sıra, kanser ve ona bağlı ölümler sık görülür.
Şimdi dünyamızı kocaman bir sera olarak düşünün. Atmosferimizin dış katmanını klor-flor-karbon gazları (CFC) ile kapladık ve bu gazlar ozon tabakasında ozonu parçaladılar; atmosferimizde ozon deliği açıldı. Bunun sonucu dünyamız ortalama bir Celcius (33 Fahrenhayt) derece ısındı. Sonuç; ormanların kendi kendine yanmasına (ve isteyenin ormanları kolayca yakabilmesine) müsait ortam oluştu.
Güney Kutbu’nun üzerindeki ozon deliği 1970’te ortaya çıkartıldı ve bu deliğin tek sorumlusu olan CFC’yi, tarımları, sanayileri, soğutma sistemleri ile üreten ülkelerin bir araya gelip çare araması tam 17 yıl aldı! Montreal Protokolü diye bilinen belgede önerilen çare ne idi, hatırlıyor musunuz? Gelişmekte olan ülkeler, sanayileşmiş batı ülkeleri gibi kalkınmasınlar!
Sanki başka bir kalkınma yolu varmış da Hindistan, Çin, Türkiye, Azerbaycan, Brezilya, Pakistan, Romanya, yani toplam 152 ülke, o yolla kalkınmalıymış. Aradan bir 10 yıl daha geçti ve Kyoto Protokolü adı verilen belge ile iklim değişikliğine karşı ne gibi önlemler alınacağı belirlendi. Nispeten daha adil olan bu belge ile Birleşmiş Milletler, G-7 (sanayileşmiş 7 ülke) grubunun üzerine düşen sorumluluklar kayda bağladı.
Bağladı da ne oldu?
Dünyamızı koca bir seraya çevirdik; ortam koşullarının denetlenebildiği tesisler olan seralarda en soğuk günlerde içerdeki sıcaklık 12 dereceden düşük, en sıcak günlerde 35 dereceden yüksek olmaz. Ama dünyamızda, artık birçok bölgede en soğuk hava 20, en sıcak hava 50 derece oluyor. Tıpkı seralardaki gibi, dünyada iklime bağlı hastalıklar artıyor; çam ormanlarının daima yeşil kalması gereken yaprakları erken ölüyor; orman tabanları bu kuru yapraklarla kaplı ve dünyamızı “ateş devri” bekliyor. Bunun için dünyada ortaya sıcaklığın yarım Celcius derece daha artması gerekiyor. 1970’ten bu yana sıcaklığı bir derece arttırdık; ama yarım derece için 25 yıl bile beklemeyeceğiz.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) küresel ısınmayla ilgili dönüm noktası olan raporu hafta başında yayınlandı. Rapor, ısınmayı durdurmak için CFC emisyonlarının 2030’a kadar yarıya indirilmesi gerektiğini gösterdi.
Önce Bush sonra Trump, başkanlıkları sırasında ABD’yi Kyoto Protokolü’nden ve 2015 Paris Anlaşması’ndan çıkarttılar. ABD dünyanın en büyük CFC üreticisi. Biden Paris Anlaşmasına dönmeyi kabul etti. 2009’da Kopenhag’daki iklim anlaşması imzalanırken Biden başkan yardımcısı idi. Edward Snowden, ABD’nin konferansta diğer ülkelerin hazırlıklarını gizlice dinlediğini ve anlaşmayı bu bilgilerle tasarladığını ifşa etmişti.
CFC kirliliğinde en az payı olan Akdeniz havzası orman yangınları, Pasifik havzası ise sellerle mücadele ederek G7’nin çare üretmesini bekliyor.