Bugün, Başkan Trump, ABD’nin ulusal güvenlik strateji belgesini yayınlayacak. Son belge, Barack Obama imzasıyla, 2015’te yayınlanmıştı. Belgenin giriş bölümünde Obama, Irak ve Afganistan’daki 180 binden fazla askeri, ülkeye geri çekmekle övünüyor, son altı yılda sağladıkları ekonomik büyümenin sonucu olarak, Avrupa ve Asya’daki müttefiklerini daha iyi koruyabileceklerini, ABD’nin jeo-stratejik çıkarlarına daha iyi hizmet edeceklerini ifade ediyordu. Obama, “Mesele ABD’nin dünya sorunları karşısında hareketsiz kalıp kalmayacağı değil, bu müdahalenin nasıl yapılacağıdır” diyor ve müttefiklerine “kolektif eylem” sözü veriyordu. Obama, göreve geldiğinde yaptığı Kahire ve İstanbul ziyaretlerinde de “Amerika’nın artık dünya jandarması olmayacağı” sözünü vermiş; ancak bu sözünü hiçbir zaman tutmamıştı.
Irak ve Suriye konusunda kararları tek başına alan Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, başta Türkiye, Avrupalı müttefiklerini, Suriye’de bir türlü kendi beğenine uygun müttefik bulamayarak oradan oraya sürüklemişti. Sonunda bu belkemiksiz tutumdan bıkan müttefikler oyundan çekilmiş; coğrafi ve vicdani zorunluklarla sorunun dışında kalması mümkün olmayan Türkiye ile stratejik ve mezhepsel kaygılarla varlıklarını sürdüren Rusya ile İran, alternatif bir harekat planı yapmak zorunda kalmışlardı.
İki hafta önce bölgenin diğer bir kanayan yarası olan Filistin sorununa kova değil tanker dolusu benzin döken, İsrail’den yana kararıyla kendisini bu sorunun çözümü için gösterilen çabalardan diskalifiye eden Başkan Trump’ın, küresel işbirliğine Obama kadar bile olsun, kağıt üzerinde bir yapmacık saygı, sözde bağlılık ifadesinde bulunması bile beklenmemelidir. Trump gibi sadece bugüne odaklanmış, ilkesiz, çıkarcı, bencil davranışlar sergileyen bir kişinin uzun vadeli bir strateji oluşturması bile bir “çelişkili ifade” sayılmalıdır.
ABD içindeki düşünce kuruluşlarının raporlarına bakılırsa bu belge, “Gelenekselciler” diye nitelenen (Türkiye’yi radikal Müslümanların yeni hamisi olmakla itham eden, 24 saat dolmadan bu söylediğini yalanlayan) ulusal güvenlik danışmanı emekli general H.R. McMaster ve diğer emekli generaller, Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly, Savunma Bakanı James Mattis ve CIA Başkanı Mika Pompeo ile “MAGA’cılar” diye adlandırılan (ekonomik konsey başkanı Gary Cohn, ticaret temsilcisi Robert Lighthizer gibi) Trump’ın ideolojisini paylaşanlar arasında bir uzlaşma anlaşması olacak. Gelenekselciler denilen grup, esasen Irak işgaline Türkiye’nin katılmamasından bu yana Türkiye nefretiyle kavrulan emekli askerler cuntası. MAGA’cılar ise, “Büyük Amerika’yı Yeniden İnşa Et” sloganının çevresinde örgütlenmiş, ultra-milliyetçi, kimi zaman ırkçılığa varan siyasetleri savunan muhafazakar sağcılar.
Böyle bir uzlaşma belgesi bu iki tarafı ne kadar bağlayıcı olur, uzlaşmaz görünen çıkarları ve amaçları ne kadar birleştirir? Bu sorulara cevap aramadan önce, bugün belgeyi bir görelim. Bakalım uzlaşmışlar mı?
Değerli Mülkiyeli dostum, eski başbakanımız Mesut Yılmaz ve saygıdeğer eşinin, elim kayıplarının acısını paylaşır; Yavuz’a Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır dilerim.