Yine yoğun dış gündem günlerindeyiz. Bir tarafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem sıklığı hem de yoğunluğu artan yeni Afrika turu sürerken, diğer yandan sınırdaş komşumuzla danışma toplantılarına devam ediyoruz.
Erdoğan Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Senegal ve Gine Bissau'yu ziyaret ediyor. Eski adı Zaire olan bu Kongo’yu, komşusu eski komünist Kongo ile karıştırmamak gerekiyor. (Bu arada, iki Kongo’da da resmi dilin hala Fransızca olmasının üzücü olduğu da bir gerçek.) Erdoğan’ın ziyaret ettiği Kongo, Afrika’nın Cezayir’den sonra ikinci en büyük ülkesi. Başkent Kinşasa, dünyanın Fransızca konuşulan en büyük kenti. Böyle baktığınızda, Kongo ile ilişkilerimizin artmasının bu ülkeye sağlayacağı yararları zihnimizde canlandırmamız daha kolay oluyor.
Cumhurbaşkanı, bugün Senegal’in başkenti Dakar’aın yakınındaki Diamniadiao kentinde yapılan Olimpiyat Stadı’nın açılışına katılacak. Stad, Türkiye’nin yüz akı Summa İnşaat tarafından yapıldı. Senegal'in 2022 Gençlik Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmasına yönelik bir hazırlık olan bu büyük spor kompleksi, 1.5 yılda tamamlandı. 55 bin kişilik tesisin bir özelliği, gereken tüm enerjinin, tesisin içindeki güneş santralinden karşılanacak olması. Erdoğan, tesisin açılış törenine katılacak diğer liderlerle görüşmeler yapacak. Ayrıca, ziyaret vesilesiyle Dakar Büyükelçiliği'nin yeni binasının resmi açılışı da yapılacak.
Erdoğan’ın son durağı, cumhurbaşkanı düzeyinde ilk kez ziyaret edilecek Gine Bissau olacak.
Böylece, Erdoğan’ın ziyaret ettiği Afrika ülkelerinin sayısı 35 oluyor. Bazılarına birden fazla gitmiş olan Erdoğan, 55 ziyaret gerçekleştirmiş oluyor. Bu etkileyici istatistiği tamamlayacak nokta şu: Türkiye, Afrika ülkeleri ile en çok resmi görüşme yapmış ülke. ABD’si, AB’si, Çin’i, Rusya’sı ile dünyada bunca yayılmacı ülke varken, Türkiye’nin Afrika ile bu denli sıkı ilişki kurmasına ne anlam verileceği, uluslararası merak konusu oldu; olmaya devam ediyor.
İngiliz Yayın Kurumu BBC, bir yorumunda Türkiye’nin Afrika’da nüfuz arayışı içinde olduğunu iddia etti. Le Monde gazetesi de Erdoğan’ın Afrika ilişkilerini “agresif” diye nitelemişti. Kişilerin yanı sıra ülkeler de, başka ülkeleri kendisi gibi biliyor olsa gerek!
Türkiye, 2005'te Afrika Birliği'ne "gözlemci üye" oldu. Birlik, üç yıl sonra Türkiye'yi “stratejik ortak” ilan etti. Sömürgeci ülkeler Afrika’yı terke davet edilirken, Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerini böylesine geliştirmesinin temelinde, ilişkileri karşılıklı kazanç ilkesiyle tesis etmek bulunuyor. Elbette bu temaslarda ticareti geliştirmek, daha çok Türk firmasının bu ülkelerde iş yapmasını sağlamak gibi motifler de var. Ama bu temaslar sırasında görüştüğünüz siyasetçilerin, diplomatların ağızbirliği etmişçesine ifade ettikleri bir nokta daha var: Erdoğan’ın görüşmelerde muhataplarıyla eşit zeminde, deneyimlerini aktarmak kadar muhataplarının deneyimlerini de dinlemek çabası içinde bulunması, ülkeler arasındaki ilişkilerin bir kardeşlik zeminine oturmasını sağlama gayreti... Sık belirtilen bir diğer nokta ise, ikili görüşmelerde mutlaka ele alınan başlığın eğitim iş birliği olması.
Yarın, ayrıca Yunanistan ile 64’üncü kez bir araya gelip, nasıl daha iyi komşuluk ilişkisi kurabileceğimizi konuşacağız. Ekonomi ve ticaret alanlarındaki görüşmelere “Pozitif Gündem Diyaloğu” adı verilmiş bulunuyor. Adına “Pozitif” dersek belki pozitif bir sonuç alınabilir; kim bilir!