Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trump, bir geldi; pir geldi! İngiliz yayın kurumu BBC “Ortada bir konsensüs kalmadı!” diyor. Putin’in dış politika danışmanı Aleksandr Dugin’e göre, Hitler’in yenildiği 1945’te başlayan ve Sovyetler Birliği’nin yok olduğu 1991’de yeni bir aşamaya geçen Batı birliği, Trump ile, Putin’in 90 dakikalık telefon konuşması ile yok oldu!

Gerçekçi olalım: Trump ve Putin, “Kural Temelli Uluslararası Düzeni” kaldırıp, yerine yeni dünyayı, Rusya-ABD görüşmeleri ile yapılandıracakları bir düzeni kurabilirler mi? Realist Uluslararası İlişkiler Kuramından yana herkes bu soruya olumlu cevap verebilir. Bu realist gözlüğünü gerçekten benimseyerek kullanan herkes, “kural temelli” düzenin çoktan yerini kaybettiğini görüyordu.

Haberin Devamı

Gerçekte Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar “temel” olarak kabul edilen kural “Kimden yanasın?” sorusunun cevabından ibaretti: Hür dünya düzenini savunan ABD ve onun NATO gibi çeşitli bölgesel savunma ittifaklarından yana mısın? Değil misin? Sovyetler de daha az katı değildi; onlar da ilişkilerine kim kimden yana diye bakıyordu.

Ülkeler bir çok sebeple bu soruya açık ve tek yanıt vermiyor; ortaya tehlikeli ideolojik dostluklar-düşmanlıklar çıkıyordu. Türkiye gibi, bir ayağı bir tarafta öteki ayağı diğer tarafta olan ülkeler çoktu. Ama sonuçta, uluslararası ilişkilerde düzen iki güce dayalıydı; bu güçler oturup müzakere etmiyorlarsa bile birbirlerine karşı vaziyet alırken, belirli bir denge gözetiyorlardı. 45 yıllık bu dönemde büyük savaş, bırakın büyük-küçük savaşı, sıcak bölgesel çatışmanın bile parmakla sayılabilecek kadar az olması bu dengenin nasıl hassaslıkla tesis edildiğini ve sürdürüldüğünü gösteriyor.

Rusya ise, Sovyetler kadar güçlü olsa da, ABD’nin Avrupalı yandaşları ile kendi arasında tamponlar koyamadığı için baştan beri huzursuzdu. Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya alınacağı lafı çıktığı andan itibaren bu iki ülkede sokak gösterileri, hükumet darbeleri ve nihayet Ukrayna’da işgal ve ardından savaş, bu huzursuzluğun sonucuydu.

1945’te İngiltere ve Fransa’nın kurduğu bazı yöresel haritalardan, örneğin Orta Doğu’daki sınırlardan memnun olmayan, İsrail’e daha geniş bir alan açmak, İran’ı (ve 2001’den sonra Türkiye’yi) denetim altında tutmak için burada bir Kürt (yani PKK) devleti kurmak üzere NeoConlar ile ABD’nin devreye girmesi “kural temelli düzen” tanımını iyice anlamsız kıldı.

Haberin Devamı

Evet, Gazze’ye “sahiplenmek” ve Filistinlileri yurtlarından sürerek burada bir Akdeniz Rivierası inşa etmek gibi uçuk-kaçık ve kurgu-bilim siyaseti önermesini bir kenara bırakırsanız (kabul ediyorum; bu epey zor bir önerme!), Trump’ın Rusya’yı ve Çin’i muhatap bile kabul etmeyen Avrupalı dostlarına, önce dışişleri bakanı Rubio, sonra Başkan Yardımcısı Vance üzerinden, “Şöyle kenara çekilin bakalım!” demiş olması yeni bir kural-temelli düzenin işareti sayılabilir.

Trump, Biden gibi hayal peşinde ve dizginleri tamamen kaybetmiş olmadığı için sanırım, Ukrayna savaşını doğru okuyor. Rusya üç yıldır süren savaşı kazanamadı; Ukrayna’nın beşte birini işgal edebildi. Yani NATO ile arasına tampon koyamadı. Ayrıca Rus ekonomisi ağır darbe aldı; iç huzursuzluk artı ve hatta darbe girişimleri oldu. Yani şu anda Rusya, ABD ile bir pazarlığa en açık ve hazır durumda.

Haberin Devamı

Suudi Arabistan’da yapılacak ilk zirvede bu pazarlığın ana maddeleri ele alınmasa bile, en azından bu yeni “ikili düzen” fikrinin ana hatları belirlenecektir. Trump, Putin ile masaya güçlü bir elle oturduğunu biliyor; nitekim Başkan Yardımcısı Vance’ın Ukrayna’yı Rusya’nın insafına bırakmayacaklarını gösteren sözleri bunun bir göstergesi. Rusya ise bir yandan Polonya ve Macaristan’dan sonra NATO ile bir de Ukrayna’da komşu olma tehlikesini atlattığına ve ekonomisine çeki düzen verme imkanına kavuştuğu için memnun; neredeyse Türkiye dışında dostu kalmadığı için Avrupa ile yeniden ilişkiler (ve tabii nüfuz) inşa edebilme imkanına kavuşuyor.