Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Açıkça bir korkumu ifade edeyim: Gazze ateşkes anlaşması her an bozulabilir. Joe Biden’ın 9 ay önce teklif ettiği, ama soykırımı suçlusu Binyamin Netanyahu ve savaş suçlusu hükumetinin kabul etmediği ateşkes şartlarını, Donald Trump’ın ne gibi tehdit ve tavizler karşılığı kabul ettirdiği bilinmiyor. Ama bilinen şu: 467 günde, her gün en az 150 ton bomba attığı, 46 bin 707 Gazzeliyi katlettiği, 110 bin kişiyi yaraladığı ve sakat bıraktığı, halkın yüzde 95’inin evini, köyünü, kentini terk etmesine sebep olduğu ve bu köylerde-kentlerdeki binaların yüzde 70’inin oturulamaz-kullanılamaz hale gelmesine yol açtığı halde, İsrail, Hamas’ı yenemedi.

Haberin Devamı

7 Ekim’de Gazze çevresindeki 21 askeri kamp ve yasadışı İsrail yerleşim yerine baskın yaparak, İsrailli 380 muvazzaf ve 815 yedek askeri (kayıtlarda “sivil” diye geçiyor) öldürüp, 251 (kimine göre 254) kişiyi rehine alıp Gazze’ye dönen Hamas, güya baskının intikamını almak isteyen İsrail’in karşısında yenilmedi; yok olmadı.

Hamas’ın bu harekâtı, ABD Başkanı Biden’dan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a, Fransa Başkanı Emmanuel Macron’dan İngiltere eski başbakanı Rishi Sunak’a ve bunların dışişleri bakanlarına, savunma bakanlarına kadar, batının insan hakları dendiği zaman mangalda kül bırakmayan devlet adamları, entelektüelleri, düşünürleri, yazarlar ve yorumcuları tarafından söz birliği ile kınandı. İsrail’in “kendini savunma hakkı var!” dediler. Bu hakkı lafla değil, fiilen desteklediklerini göstermek için de İsrail’e, 2. Dünya Savaşı’nda kullanılanın 8 katı daha fazla bomba atması için bombalar ve roketler, bunları atmak için her gün şu kadar sefer yapan uçaklarına yakıt ve yedek parça sağladılar.

Diğerleri o kadar ön plana çıkmadılar ama AB üyeleri içinde İngiltere ve Almanya, ABD ile yarışırcasına İsrail’e yardım yaptı. Bu yardımı sessiz sedasız gönderenler de vardı; Almanya ve ABD dışişleri bakanları gibi, siyasi tarihe geçecek (!) felsefeler yapanlar da.

Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken, İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu sayılan katliamı başladığında İsrail’e yaptığı sayısız ziyaretlerin ilkinde “Buraya bir Amerikalı olarak değil bir Yahudi olarak geldim” sözleri tarihe geçecek nitelikteydi. İki dünya savaşı arasında 6 milyon Musevi ve Çingenenin toplu katledildiği Almanya’da sadece bir kere, 1922’de Yahudi Walther Rathenau’nun girebildiği dışişleri bakanlığına o günden beri başka Yahudi alınmadığı için şimdiki bakan Annalena Baerbock, Yahudilik veya siyonistlik iddiasında bulunmadı, ama o da katliam savunması ile tarihe geçmeyi başardı.

Haberin Devamı

Alman Bakan, eğer sivillerin oturduğu bir binada terörist bulunduğu şüphesi varsa, o binanın bombalanabileceğini ve ölen sivillerin “colleteral damage/talî hasar” sayılacağını söyledi. 13 bin 319 çocuk, 7, bin 216 kadın ve 3 bin 447 yaşlı ve 16 bin 735 erkek! Bunlar talî hasar Alman bakana göre. Hamas’ın kaç militanı olduğu hiçbir zaman tam olarak bilinmedi; ama öldürülen erkeklerin hepsi de Hamas mensubu olmuş olsaydı, Alman bakanın hesabına göre, bir militana karşı bir masum kurban demek olurdu!

Haberin Devamı

Almanya, Amerika ve Netanyahu’nun katliamında suç ortağı olan herkesin bilmesi gereken bir şey vardı: İsrail Filistinlilere karşı, 5 Haziran 1967 günü savaş açtı ve o günden beri Filistinlilerin yaptığı her eylem, kendini savunmaktır. İsrail’in yerinden ettiği, öldürdüğü, haksız-sorgusuz tutukladığı Filistinlilerin İsrail işgal kuvvetlerine karşı başvurduğu her direniş eylemi, meşru müdafaadır. Hamas’ın 7 Ekim baskını da 1967’den beri İsrail’in sürdürdüğü savaş ve işgale karşı meşru bir direniştir. ABD’nin Almanya’nın ve silahla, parayla, demeçle ve BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail lehine oylarıyla Filistinlilerin direnişine karşı çıkan bütün ülkeler, bu ateşkes anlaşması ile yenilgiye uğradılar. Bu ülkelerin bugünkü başkanları, bakanları ve parlamenterleri, ülkelerini, halklarını yere baktırdılar.

Hamas’ın zaferi, bu ülkelerde sokaklara dökülen gençlerin, Filistin yanlısı gösterilere katılan herkesin zaferidir.