Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Necla Sarı hemşire; İstanbul’da yaşarken kızı İda sık sık hastalanınca yediklerine odaklanıyor ve zehirsiz gıda ihtiyacı, onu İzmit’in Dağkadı köyüne göç ederek, orada yeni bir hayat kurmaya yönlendiriyor. Kızı için ektiği sebzelere talep artınca da köydeki aile arazisinde çiftçilik yapmaya başlıyor. Bugün 50 dönüme ekim yapıyor ve kurduğu kadın kooperatifiyle şehre göç etmiş kadınları tekrar köyde üretime sevk ediyor.

Zehirsiz tarımla köyün kaderini değiştirdi

Necla Sarı’nın hikâyesi, aslında birçok kişinin “olmaz” dediği kimyasalsız üretimin mümkün olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Çünkü seçtiği yol, hem Sarı’ya hem de onun gibi köyde zehirsiz üretim yapan çiftçilere, sürdürülebilir üretim pratiği kazandırmış. Ekimlerini sözleşmeli yapıyorlar ve doğrudan tüketiciye ulaştıran dijital bir platforma satıyorlar. Böylelikle planlı ekim yapıyor, hasat dönemlerinde yaşanan fiyat değişimlerinden etkilenmiyor ve halde tüccarın eline bakmıyorlar.

Haberin Devamı

Zehirsiz tarımla köyün kaderini değiştirdi

Sarı, zehirsiz üretimden hem maddi hem de manevi karşılık alabildiklerini şöyle anlatıyor: “Aslında hemşireliği bırakmasam da tarladan kazandığımız ihtiyaçlarımıza yeter. Ama işimi de seviyorum. Orada farklı bir alanda sosyalleşme imkânı buluyorum. Başlarda zorlansam da artık her iki işe birden yetişebiliyorum. Zaten zamanla köydeki kadınlardan 4 çalışanımız oldu. Kızım İda da sorumluluk üstleniyor. Tavukların ve keçilerin bakımına yardım ediyor. Küçük yaşta sorumluluklar aldı. Keçilerin hastalığı ya da doğum sancısını fark edebilecek kadar işin içinde. Mesela ben hiç ‘ders çalış’ demedim ona. Burada bir köy ortaokulunda okuyor ve deneme testinde Türkiye genelinde yüzde 9’luk dilime girdi. Sınıfta 10 kişiler. Herkes çocukları iyi okullarda okusun diye şehre gider ama kırsaldaki imkânlar bazen şehirden bile iyi olabiliyor.”

Sağlıklı sebzenin işareti

Gelelim en can alıcı noktaya! Zehirsiz yani pestisit kullanmadan üretim. Kışın, marul, roka, pazı, maydanoz, brokoli ve yeşil soğan; yazın ise bunlara ek olarak domates, salatalık, biber ve fasulye eken Sarı, tüm bu ürünlerde kimyasal gübre ve ilaç kullanmadan kesintisiz üretim yapabildiğini söylüyor. Hatta kooperatif çatısı altında üretim yapanların tamamı, pestisit ve kimyasal gübreyi bırakmış.

Haberin Devamı

Öte yandan Sarı’nın temiz üretim yaparken yaşadıkları, aslında hem biz tüketiciler hem de üreticiler için önemli mesajlar barındırıyor. En çok ilgimi çeken, bir gün fide ihtiyacı olduğunda fide satan bayide yaşadıkları oldu. Kıvırcık fidelerini satan kişi, “Yanında sümüklü böcek ilacı da alacaksınız değil mi?” diye sormuş ve genelde iki ürünü birlikte sattıklarını belirtmiş. Kıvırcık gibi yapraklı sebzelere sümüklü böceklerin çok fazla dadandığını belirten Sarı, “Ürünü kontrol edip uzaklaştırmazsanız yapraklarda delikler oluşuyor. Bu mücadele genelde kimyasallarla yapılıyor. Bizim gibi temiz üretim iddiasında olanlarsa tarlada her gün elle bunu kontrol etmeli. Zaman zaman müdahalede aksaklıklar yaşanabiliyor ve o ürün delikli diye marketlerden ret yiyor. Benim çok rokam, kıvırcığım bu nedenle geri döndü. Tüketici de bilinçlenmeli. Rokada, marulda delik olmalı. Elmada kara leke, kurt deliği olmalı. Bu aslında sağlıklı olduğunun işareti” diyor.