Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İlaç niyetine gelişigüzel kullanılan tarım zehirleri, toprağı, suyu, balığı, kuşu, arıyı ve nihayetinde dönüp dolaşıp tekrar insanı zehirliyor


Adana’da geçen hafta yaşanan toplu arı ölümleri, hemen akıllara fail olarak tarım zehirlerini getirdi. Nasıl getirmesin ki! Tarlada, sofrada, çiçekte, böcekte hep pestisit dediğimiz o zehirler var. Ve biliyoruz ki kullanımları, her geçen yıl artıyor. Sadece son 5 yılda bile artış oranı yarıdan fazla. Maalesef o zehri kullanan çiftçi de günü kurtarmak için yarına bıraktığı zararı pek umursamıyor. Çünkü o bahçesine zehri, “ilaç” diye serpiyor. Zaten ona da öyle satılıyor. Zehir, içtiğimiz suya bile karışıyor. İşte buna dair çarpıcı bir çalışma, İSKİ’nin geçen yıl düzenlediği Su Sempozyumu’nda sunulmuştu. Çalışma, tarım kenti olmamasına rağmen, İstanbul’un içme suyu kaynaklarının dahi tarım zehriyle dolduğunu gösteriyordu. Yoğun tarımın yapıldığı kent ve bölgeleri varın artık siz düşünün!

Haberin Devamı

33 çeşit zehir

Çalışma kapsamında, içme suyu arıtma tesislerindeki mikro kirleticiler ölçülmüş. Ölçümler hem Türkiye genelinde hem de İstanbul’da yapılmış. Türkiye genelindeki analiz sonuçları, karşı karşıya kaldığımız vahim tabloyu apaçık gözler önüne seriyor. İçme suyu arıtma tesislerine ulaşan sularda saptanan 49 mikro kirleticinin 33’ü pestisit, yani tarım zehri. 16 mikro kirletici, su kaynaklarımızda ciddi zarara yol açıyormuş. Evet, tahmin edeceğiniz üzere bunların 14’ü pestisit.

Yasaklı zehirler suda

Sulardaki pestisit listesinde neredeyse yok yok! Hatta çalışma, yıllar önce yasaklanan zehirlerin bile su kaynaklarımızda var olduğunu gösteriyor. Mesela aldrin: Çevreye ve insan sağlığına dönük toksik ve kanserojen etkileri nedeniyle 1979 yılında yasaklanan bu kimyasal, İstanbul’daki içme suyu kaynağında tespit edilmiş. Yine kanserojen etkisi nedeniyle yarım asır önce yasaklanan “dieldrin” adlı kimyasalın da 2 içme suyu kaynağında var olduğunu görüyoruz. Hatta bir kaynakta yoğunluğu, içme suyu standardını aşacak konsantrasyonda bulunmuş. Yasaklı DDT, hekzaklorobenzen de su kaynaklarında tespit edilen 33 pestisit arasında.

Haberin Devamı

Böcek zehri ve ot öldürücü

Ülkemizde yoğun olarak kullanılan böcek öldürücü “cypermethrin” de İstanbul’daki içme suyu arıtma tesisi girişlerinde tespit edilen mikro kirleticilerin ilk sırasında yer alıyor. 8 arıtma tesisinde 11 kez tespit edilen bu kimyasal, her seferinde içme suyu standardını aşacak konsantrasyonda bulunmuş. Yine İstanbul verilerine baktığımızda, 9 arıtma tesisinin giriş ölçümlerinde ‘hekzaklorosiklohekzan’ isimli pestisitle karşılaşıldığını görüyoruz. Kentteki içme suyu kaynaklarında sayıca ve yoğunluk açısından fazlaca tespit edilen bir diğer tarım zehri de ot, “asetoklor” olmuş. İstanbul’un 8 kaynağında rastlanan asetoklor, 9 ölçümde de içme suyu standardının üzerinde çıkmış.

Musluklarımıza uzandı

Çalışmadaki arıtma tesisi çıkış analizleri ise tarım zehirlerinin musluklarımıza kadar ulaştığını gösteriyor. Yani arıtılsa da bu zehirlerden kurtulmak mümkün değil. Şebekeye verilen sularda, cypermethrin ve asetoklor pestisitine rastlanmış. İçme suyu standart değerlerini aşmayan diğer tarım zehirleri de cabası. Zaten çalışma sunumuna da, düşük konsantrasyondaki pestisitler için; ‘Gelecek yıllarda baskıları artabilir’ öngörüsüyle, ‘İzlenmeli’ notu düşülmüş. Bu öngörü son derece isabetli. Gerçekten de gelecek, tarım zehirleri açısından endişe verici. Geç olmadan attığımız her adımın doğal dengede ne gibi bir sonuca yol açtığının muhasebesini yapmamız lazım. Ya yarın bugünden bitecek ya da sürdürülebilir bir gelecek. Tercih bizim.