Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Artık başka bir tarımın zamanı geldi. Küresel ısınma, iklim değişikliği sonucu insanlığı bekleyen kıtlık ve susuzluk gibi tehlikeler karşısında, tarım da bu felaket senaryolarına hazırlıklı olmak için bilim ve teknolojiyle aşama kaydediyor.

Tarım 4.0 görücüye çıktı

Dikey tarım istasyonları, gübreleme droneları, güneş enerjili akıllı tarım sensörleri, sulama otomasyonları, hastalık önleyici böcekler, polinatör arılar ve çevre dostu gübreler... Yakın gelecekte tarım ve gıdayı, bu kavramlar eşliğinde konuşacağız. Geçen hafta Antalya’da ziyaret etme imkânı bulduğum Growtech tarım fuarı da bunun en net işaretiydi. Stantlar, tarımın yeni dilinin teknoloji ve sürdürülebilirlik olacağını net bir şekilde ortaya koydu.

Haberin Devamı

Aslında bu süreç biraz da zorunlu. Çünkü tarımla uğraşan nüfus hem dünyada hem de Türkiye’de azalıyor. İnsanın bıraktığını teknoloji yapamazsa gıda arzında sıkıntıların yaşanması olası. Yani ister istemez tarım şekil değiştirecek ve kentlere daha da yaklaşacak. Hani o bilimkurgu filmlerinden aşina olduğumuz laboratuvarda sebze yetiştirme görüntüleri var ya, işte o günler de yaklaşıyor. Hatta bu sahne, artık fuarlarda pazarlanır hale geldi bile.

Çok katlı otoparkta tarım

Fuarda mesela, İstanbul İl Tarım Müdürlüğü’nün “Kapalı Dikey Tarım Merkezi”nin bir mini istasyonu vardı. Led ışıklı bir dolapta hiç toprak yüzü görmemiş Akdeniz yeşillikleri büyüyordu. Merkez Kâğıthane’de bir otoparkın -8’inci katındaymış ve ayda 4 ton yeşillik üretiliyormuş.

Bir başka stantta da 3 farklı ışıkla gelişimleri desteklenen marul çeşitlerinin hidroponik üretim metoduyla nasıl yetiştirilebileceğini anlatıyordu genç girişimci Ömer Faruk Karabulut. Şirketi en son Norveç’in en büyük dikey tarım merkezini kurmuş, TÜBİTAK desteğiyle doğan şirketin adı Plantekno. Hem de malzemeden yazılıma kadar tüm kullandıkları teknoloji kendilerine ait. Sistemi Norveç’e ihraç etmelerine de bir Türk, Tuğushan Alp vesile olmuş. Hikâyesi de oldukça ilginç: Norveç’e yerleşince evinin bodrumunda dikey tarım sistemi kurarak yeşillik yetiştirmeye başlamış. Sonrasında da Norveç devletinden aldığı destekle işi büyütmek için Karabulut’un kapısını çalmış. Ve şu an Norveç’in en çok tanınan kent çiftçilerinden biri.

Haberin Devamı

Ancak sistemi kuran firmanın sahibi Ömer Karabulut, aydınlatmalı dikey tarımın her coğrafyada Norveç’teki kadar kârlı olamayabileceğine de dikkat çekiyor. Norveç’te hem devlet desteği hem de elektrik fiyatlarının ucuz olması, Alp’in girişiminin sonuç vermesini sağlamış. Karabulut, aydınlatmalı dikey tarımın kısa vadede kârlı hale gelebilmesi için katma değeri yüksek bir ürüne ihtiyaç duyulduğu görüşünde. Zira sistem elektrik tabanlı olduğu ve ülkemizde elektrik de pahalı olduğu için, 1 kilo marulun şu anki mevcut yetiştirme bedeli ülkemizde 50 lirayı buluyormuş. Anlayacağınız bu işe girmek isteyenler kâr-zarar hesabını mutlaka iyi yapmalı.

Tarım 4.0 görücüye çıktı

Kırmızı ceviz

Tabii fuarda aynı zamanda yeni tarımsal ürünler de vitrine çıkıyor. İsimleri birbirinden ilginç yerli domates, salatalık ve biber çeşitlerine, bu yıl bir de ithal “kırmızı ceviz” eklenmiş. Çeşidin adı “Robert Livermore.” Çoğaltan ise Balıkesir’de badem ve ceviz fidancılığı yapan Murat Özkan. Kırmızı cevizi, 3 yıl önce Fransa’dan gelen bir arkadaşının getirdiğini anlatan Özkan, gelen tek aşı kaleminin 3 yılda 3 ağaca ve yüzlerce fidana çevirmiş. Henüz bebek yaştaki 3 ağacından çıkan 1 kilo kırmızı cevizle de fuarın yolunu tutmuş. Çeşide yönelik ilgiden oldukça memnundu Özkan.