Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hangi su içilebilir? Musluk suyu mu ambalajlı mı? Aslında ikisinin de artıları ve eksileri var. Oysa en başta temiz içilebilir suya erişimin, en temel insan haklarından biri olduğunu dikkate almamız gerekiyor

Zamlarla birlikte artık büyükşehirlerde ambalajlı suyun litresi 1 lirayı geçti. “Her gün en az 2.5 litre su için” önerisini hesaba katarsak, 4 kişilik bir ailenin aylık içme suyu harcaması 300 lirayı buluyor. Az buz bir para değil! Geçim sıkıntısı yaşanan birçok hanede, bu bedelin karşılanamadığı muhtemel. Bu durumda geriye kalan tek seçenek; ya temiz olduğuna emin olunan bir kaynaktan su doldurup taşımak ya da musluk suyu tüketmek. Peki, musluk suları içilebilir durumda mı? Mesela İstanbul’daki musluklardan akan suyu, gönül rahatlığıyla içebilir miyiz? İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu’ya göre, suyunuz depodan gelmiyor ve tesisatınız yeniyse musluk suyu çekinmeden içilebilir. Eğer depo kirli ya da tesisat eskiyse su kalitesi ciddi oranda bozulabiliyormuş.

Haberin Devamı

Ağır metal açısından risk

Araştırmalar ise özellikle ağır metal açısından musluk sularının bir nebze daha riskli olduğunu ortaya koyuyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü uzmanı Dr. Cemal Koçak’ın parayla satılan ambalajlı sular, kaynak suları ve mineralli sular ile İstanbul, İzmir ve Ankara’daki musluk sularını karşılaştırdığı çalışma; alüminyum, kurşun ve arsenik gibi ağır metallerin musluk sularında daha yüksek konsantrasyonda olduğunu gösteriyor. Ancak şunu da vurgulayalım: 192 musluk suyu analiz edildiğinde, hiçbir örnekte içme suyu standardını aşacak oranda kurşun ve arseniğe rastlanmamış. Zaten, çalışmanın sonuç bölümünde de Türkiye içme suyu kaynaklarının arsenik düzeyi açısından orta sıralarda yer aldığı, kurşun ve bakır düzeylerinin ise düşük olduğuna dikkat çekilmiş. Kurşunun ölümcül beyin, solunum ve sinir sistemi hastalıklarına neden olma potansiyeli düşünüldüğünde bu veriler daha da anlam kazanıyor. Ancak musluk sularındaki kurşun düzeyinin sınır değerleri aşmamasına karşın, kaynak sularına oranla yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu da es geçilmemeli.

Haberin Devamı

Diğer yandan çalışma, musluk suyunun kaynak suyundan yaklaşık 2 kat fazla nitrat, 3 kat fazla alüminyum ve 4 kat fazla demir içerdiğini gösteriyor. Özellikle İzmir’de arsenik ve nitrat oranları İstanbul ve Ankara’ya oranla 6-7 kat yüksek çıkmış. Doktor Koçak da çalışmanın sonuç bölümüne, “Musluk sularının standartlara uygun olmasına karşın daha sağlıklı hale getirilmesi için ağır metallerden arındırılmalı” notunu düşmüş.

Yaklaşık 1 yıl önce yayımlanan çalışmaya, ambalajlı su, kaynak suyu ve mineralli suların dezavantajları da yansımış. 11 kaynak suyuyla 4 mineralli suyun PH değeri standart altı çıkmış mesela. Bir de en önemlisi, ambalajlı suların yüzde 7.3’ünde bakteri üremesinin tespit edilmesi. Musluk suyunda saptanmayan bakterilere, şişelenerek satılan sular ve kaynak sularında rastlandığını anlıyoruz. Geçmişteki bazı çalışmalar da başta damacanayla satılan sular olmak üzere, paketli sularda bakteriyel yükün fazla olabildiğine işaret ediyordu. Bu nedenle çalışmanın sonuç kısmında, “dolum tesislerinin sıkı denetimi, sık aralıkla ürün analizi ve zamanı geçen damacanaların kullanılmaması” tavsiyeleri var.

Haberin Devamı

Suyun tadı kaçmasın

Mikroplastik kirliliği

Öte yandan ambalajlı sularda mikroplastik kirliliği riski de söz konusu. Özellikle yaz aylarında güneş altında bekleyen PET’lerdeki zararlı maddelerin suya geçmesinden endişe ediliyor. O PET’lerin atık olarak çevreye saçılması da cabası. Bu yıl devreye alınacak “depozito uygulaması” ile bu PET’lerin geri dönüşüme kazandırılması hedefleniyor. Ancak depozito sistemi henüz kurulmadı. Özellikle yaz aylarında artan PET şişe atıklarına karşı, WWF Türkiye’nin hazırladığı plastik atık raporunda “kent çeşmeleri” önerisi var. Büyükşehirlerde belediyelerin, matara kullanımını yaygınlaştırmak için su dolumu noktaları oluşturması talep ediliyordu o raporda. Sonuçta temiz içilebilir suya erişim, en temel insan haklarından biri. Her ne kadar şişelenip satılsa da doğal su kaynakları o bölge halkının ortak değeri. Musluktan akan suyun, her koşulda temiz ve sağlıklı olması, içilebilir kriterleri karşılaması lazım.