Balda sahtecilik öyle boyutlarda ki, arıların doğal yapılarının bozulma endişesini gündeme getirdi. Kovanlarda yaygınlıkla kullanılan antibiyotiklerin, vücutta birikerek antibiyotik direncine neden olabileceği de bir başka tehlike.
"Gıdada sahtecilik" denildiğinde hemen herkesin aklına ilk olarak ya bal gelir ya da zeytinyağı. Denetimlerde de tağşiş listelerinin başını, genelde bu iki ürün çeker. Çünkü her iki üründe de sahteciliği ortaya çıkarmak oldukça zordur. Ürüne katkı yapılıp yapılmadığı, ancak laboratuvar analizleriyle anlaşılabilir. O nedenle bu iki ürünü alırken kılı kırk yarmakta fayda var.
Baldaki sahteciliğin temeli, şeker şurubuna dayanıyor. Sahtecilikte mısır, şeker pancarı veya pirinçten elde edilen ticari şeker şurupları kullanılıyor. Bir miktar bala, yüksek oranda şeker şurubu ve bal aroması eklenerek elde edilen ürün, “bal” diye etiketlenerek satılıyor. Rafa çıkan bu ürünü, görüntüsü ya da tadıyla gerçek baldan ayırt edebilmek olanaksız. O yüzden bu ürünlerin katkılı olup olmadığı sadece analizle tespit edilebiliyor.
Farklı tip şeker şurupları
Tabii “minareyi çalan kılıfını hazırlar” derler. Sektör temsilcileri, bala katkı maddesi katanların yakalanmamak için, sürekli farklı tip şeker şurupları kullandığını belirtiyor. Yani sahtecilikte de “inovatif ARGE” geçerliymiş! Tağşişi tespit edecek laboratuvarlar da bu nedenle hep diken üstünde. Geçen hafta ziyaret ettiğim Balparmak ARGE (Araştırma Geliştirme) Merkezi, sırf sahteciliği ortaya çıkarabilmek adına, bilimsel bir keşfe dahi imza atmış. Merkez, şurubu balda tespit edilemeyen esmer pirincin kimyasal belirtecini bulmuş. Bunu da uluslararası bir dergide yayımlanan makaleyle tüm dünyaya ilan etmiş.
Genetik değişim endişesi
Balparmak ARGE ve Kalite Direktörü Emel Damarlı, rengi ve görünümü bala daha çok benzeyen esmer pirinç şurubundan şüphelendikleri için böyle bir çalışmaya imza attıklarını ve artık esmer pirinç şurubuyla yapılacak sahteciliği de tespit edebildiklerini anlattı. Balda tağşiş yapanların sürekli yöntem arayışı içinde olduğuna işaret eden Damarlı’nın en önemli tespiti ise sahtecilik nedeniyle arıların doğal yapılarının bozulma olasılığı: “Şeker şurupları tağşiş için kullanıldığı kadar arının kış dönemi beslenmesi için de kullanılıyor. Bir süreliğine pancar şekeriyle beslenmesi belki normal karşılanabilir. Ancak glikoz ve fruktozlu şuruplarla beslenmesine kesinlikle karşıyız. Arı, doğası itibarıyla bal yapmak için zaten kursağında şekeri parçalayarak, glikoz ve fruktoza dönüştürür. Eğer siz arıya doğrudan fruktoz verirseniz kursağında hiçbir işlem yapmaz. Bu da zamanla arılarda genetik değişim yaşanmasına neden olabilir. Firma olarak gelecek adına bundan endişe duyuyoruz.”
Antibiyotik kullanımı sıkıntılı
Balparmak Arge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, rengi ve görünümü bala daha çok benzeyen esmer pirinç şurubundan şüphelendikleri için böyle bir çalışmaya imza attıklarını ve artık esmer pirinç şurubuyla yapılacak sahteciliği de tespit edebildiklerini anlattı. Balda tağşiş yapanların sürekli yöntem arayışı içinde olduğuna dikkat çeken Damarlı’nın en önemli tespiti, şeker şurupları yüzünden arıların doğal yapılarının bozulma olasılığı: “Şeker şurupları tağşiş için kullanıldığı kadar arının kış dönemi beslenmesi için de kullanılıyor. Bu dönemde pancar şekeriyle besleme belki normal karşılanabilir. Ancak arının bal üretmek için çiçeklere uçtuğu dönemde glikoz ve fruktozlu şuruplarla beslenmesine kesinlikle karşıyız. Arı doğası itibarıyla bal yapmak için kursağında çiçek özsuyundaki şekeri parçalayarak, doğal glikoz ve fruktoza dönüştürür. Eğer siz arıyı doğrudan fruktoz veya glikozlu şurupla beslerseniz, kursağında hiçbir işlem yapmaz ve ürettiği ürün doğal bal da olmaz. Bu da zamanla arılarda genetik değişim yaşanmasına neden olabilir. Firma olarak gelecek adına bundan endişe duyuyoruz.”
108 baldan 8’i testi geçmiş
Firmanın gerçekleştirdiği son çalışma, denetim konusunda hızla harekete geçilmesi gerektiğine işaret ediyor. Satılacak tüm balların üreticiden analiz sonrası alındığı için sürekli test yapılan merkezde, yakın zamanda piyasadaki diğer markalar da analiz edilmiş. Marketlerden alınan 108 adet ambalajlı baldan, sadece 8’inin tüm testlerden olumlu sonuç aldığını belirtiyor firma yetkilileri. Yani bu sonuca göre, balların yüzde 95’i kusurlu. Balın tadını kaçıranların mutlaka tespit edilmesi gerekiyor.