Salgın, gıda takviyelerine ilgiyi artırdı; özellikle propolise büyük rağbet var. Bu nedenle sahte ürünlerle karşılaşabiliriz. Yani şifa ararken sağlığımızdan olabiliriz
Koronavirüs endişesi, vitamin ve gıda takviyelerine yönelik ilgiyi artırdı. Özellikle propolis, bu sıralar oldukça popüler. Talep sonrası, litre fiyatının 10 bin liraya kadar yükseldiği söyleniyor. Tabii rağbet arttıkça da her geçen gün piyasaya yeni propolis ürünleri çıkıyor. Ancak bu propolislerin ne kadar güvenilir olduğu meçhul! Zira Türkiye’de propolis konusunda henüz bir standart yok. Propolis diye satılan özütlerin, hangi yöntemle hazırlanacağı, hangi fenolik bileşenleri içermesi gerektiği ve antioksidan seviyeleri belirsiz. Bu nedenle sahte ürünlerle karşılaşmamız oldukça muhtemel. Yani şifa ararken sağlığımızdan olabiliriz. Hatta yapılan analizler, bu ihtimalin hiç de uzak olmadığını söylüyor. Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu’nda sunulan bir çalışma, bu açıdan çok çarpıcı. Dünya genelinde satılan 126 propolis analiz edilince görülmüş ki, yüzde 38’i hiçbir propolis bileşeni içermiyor. Yani 3 üründen en az 1’i sahte.
Tabii bu durum, sağlık mevzuatına dahil edilen apiterapi uygulamaları için önemli bir sorun. Propolisin tedavi amaçlı kullanımı halinde, ürün standardının tıpkı ilaç gibi sağlanması gerekiyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) da bu amaçla propolis ve diğer arı ürünlerinde, hekimlerin reçete edebileceği derecede bir standardizasyon hazırlığı içinde. Yürütülen çalışma tamamlandığında, artık TİTCK onaylı ürünün hangi kimyasal bileşenleri içerdiği ve ne oranda antioksidan barındırdığını tüketici net bir şekilde görebilecek. Aynı zamanda bilimsel veriler ışığında, propolisin kullanım amaçları, endikasyonları ve doz ayarı da belirlenecek.
Nasıl olmalı?
Diğer taraftan, “takviye edici gıda” olarak satılan propolise ilişkin izin ve denetim yetkisi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uhdesinde. Bakanlığın herhangi bir “Propolis Tebliği” yok. Halihazırda ürün onayları, sadece üreticilerin beyanıyla veriliyor. TİTCK’in hazırlayacağı propolis standardı, takviye edici gıda piyasası için de belirleyici olacaktır. Bu süreçte Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı da propolis standardı için toplantılar düzenliyor. O toplantılara katılan Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık, propolisin sağlık etkisinden bahsedebilmek için mililitresinde en az 50 miligram antioksidan, en az 20 miligram fenolik madde, en az 15 miligram da flavanoid madde içermesi gerektiğini söylüyor.
Bu maddelere bakın
Standardizasyon çalışmalarına katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Biyokimya Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sevgi Kolaylı da, en güçlü antioksidan içeren propolise yüzde 60-70 oranında alkol içeren çözeltide ulaşıldığına dikkati çekerek, “Propolis diye satılan özütün çözücüsü belli olmalı. Asiditesi 6’nın altında olmalı. İçeriğinde hiçbir boyar madde ve katkı bulunmamalı. Bileşiminde mutlaka kaffeik asit, CAPE, kumarik asit, kuersetin, ferulik asit, pinosembrin, hesperetin, rutin, krisin, cinnamik asit gibi polifenoller bulunmalı” uyarısını yapıyor. Propolisin antiviral etkisine dair yüzlerce bilimsel yayın bulunduğuna işaret eden Kolaylı, Brezilya’da yapılan bir çalışmada da propolisin koronavirüse karşı etkisinin gösterildiğini savunuyor. Propolisin sahip olduğu fenolik bileşenler sayesinde antimikrobiyal etkisine, bağışıklığı güçlendirdiğine ve viral enfeksiyonlardaki etkisine daha önce değinmiştik. Artık propolis konusunda henüz bir standart olmadığını da bildiğimize göre, eğer propolis kullanacaksak tek yapabileceğimiz; fenolik bileşenleri analizle kanıtlanmış propolise yönelmek.