Bitkisel peynir üretimi yasak. Vegan pazarlarında bu tip ürünler, artık “peynirimsi” gibi ibarelerle satılıyor. Düzenlemenin iptali için dava açan Türkiye Vegan Derneği’nin başkanı Ebru Arıman ile konuştum.
Çok ilginç bir ülkeyiz. Bir yandan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, peynirin fiyatı arttıkça peynirde süt yağının araklandığını ve bitkisel yağ katılarak peynirlerde tağşiş yapıldığını duyuruyor. Diğer yandan vegan beslenmeyi tercih edenler, markette bitkisel peynir bulamıyor. Çünkü bitkisel peynir üretimi yasak! Ama peynirde bitkisel yağ ile sahtecilik yapılmasını ne yazık ki engelleyemiyoruz!
Vegan peynir yasağı, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde yapılan, “Bitkisel yağ ve diğer gıda bileşenleri kullanılarak peynir izlenimi veren ürünler üretilmez” ibaresinden kaynaklanıyor. Neredeyse 2 yıldır bu ibare nedeniyle veganlar, peynire, “peynir” dahi diyemiyor. Vegan pazarlarında bu tip ürünler, artık “peynirimsi”, “peynir tadında” gibi ifadelerle satılmaya başlanmış. Çünkü Tarım ve Orman Bakanlığı, üzerlerinde peynir ifadesi ve görüntüsü bulunan bitkisel sütten yapılan vegan peynirlere ceza uyguluyor. Hatta ceza endişesiyle “yoğurdumsu” diye satılan ürünler dahi var!
Davalık oldu
Düzenlemenin iptali için dava açan Türkiye Vegan Derneği’nin başkanı Ebru Arıman ile konuştum. Kahvaltılık vegan ürünleri üreticilerinin, peynire benzeyen ürünleri nedeniyle büyük sorunlar yaşadığını anlattı. Üreticiler, tüketiciyi aldatma iddiasıyla karşı karşıyaymış. Yasak nedeniyle bazı üreticiler derneği arayıp, “Ürüne nasıl bir isim vermeliyiz” diye soruyormuş. Ürünlerine, “Peynir değildir” ibaresini koymak isteyenlerin dahi yasakla karşı karşıya kaldığını söylüyor Arıman. Düzenlemede revizyon yapılması için bakanlıkla görüşmeler sürüyormuş. Ancak Arıman, yakın vadede sorunun çözümlenmesine yönelik bir adım beklemiyor.
Diğer yandan dünyada ise rüzgâr, bize göre ters yönden esiyor. Sığır eti ve inek sütü, iklim krizinin ana kaynaklarından biri olarak görüldüğü için bitki bazlı gıdalara geleceğin kurtarıcısı olarak bakılıyor. Sonuçta hayvansal ürünler, alınan kalorinin yüzde 18’i, proteinin ise yüzde 37’sini sağlıyorlar. Ama gıda kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 58’inden sorumlular. Bitki bazlı gıdaların sera gazı emisyonu ise yok denecek kadar az. Bu veriyi işleyen yapay zekâ programları da(Chat GPT), 2070’li yıllarda dünya nüfusunun büyük bölümünün vegan olacağını öngörüyor. Geleceğin lokomotifinin bitkiler olacağını kaydeden Bitkiden Derneği Başkanı Ebru Akdağ da, bitki bazlı beslenmenin, sadece bir diyet trendi değil, artan nüfusun beslenebilmesi için kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu görüşünde. Akdağ’a göre, şu an hem sağlıklı hem de çevreye duyarlı beslenmek isteyenler için en doğru yaklaşım; “fleksitaryen” beslenme. Yani, bitkisel alternatiflere yönelerek, çok daha az hayvansal gıda ürünü tüketmek. Bitkisel ağırlıklı beslenmenin daha az çevresel etkiye sahip olduğuna dikkati çeken Akdağ, Z ve Y kuşağının bitki bazlı gıdalara yönelik artan ilgisini bir başlangıç olarak değerlendiriyor.
Et reklamlarına yasak
Akdağ, gastronomi dünyasında bitki bazlı gıdaların yükselişine dair şu örnekleri sıralıyor: “Bitkisel gıda girişimleri ve menü örnekleri giderek artıyor. Örneğin, ünlü Michelin yıldızlı restoran Eleven Park Madison, tüm et yemeklerini menüden çıkardı. Cambridge Üniversitesi, kampüsünde kırmızı et servisini durdurarak emisyonlarını yüzde 33 azalttığını duyurdu. Helsinki gibi şehirler, seminerlerde, personel toplantılarında ve diğer etkinliklerde et servisini durdurma sözü verdi. Epicurious adlı yemek web sitesinde artık kırmızı et kullanan tarifler bulunmuyor. Haarlem, 2024’ten itibaren kamusal alanlarda tüm et reklamlarını yasaklayan ilk şehir olacak.”