Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tarihin en sıcak haziran aylarından birini geride bıraktık. Bu ay da gölgede 45 derecelere varan sıcaklıklarla karşı karşıyayız. Bu sıcak döngünün sona ermesi için tek umut La Nina’da

Ardı ardına gelen sıcak hava dalgalarıyla bunaldık. Yaz boyunca hemen hiç serinleyemedik ve nerdeyse bir haftadır âdeta saunadaymış gibi yaşıyoruz. Yüksek nemle birleşen aşırı sıcak, artık sağlık riski yaratmaya başladı. Aslında bu yakıcı zamanların geleceğini de biliyorduk. İklim bilimciler, küresel ısınmanın etkisiyle sıcak hava dalgalarının her geçen yıl daha da şiddetleneceğini, bulunduğumuz coğrafya için 50 dereceye varan sıcaklıklara hazır olmamız gerektiğini epeydir dillendiriyordu. Ve geçen yıl Eskişehir Sarıcakaya’da 49.5 dereceyle o korku filminin fragmanını bir günlüğüne de olsa yaşadık.

Haberin Devamı

Bu yıl ise geçen seneye göre çok daha sıcak. Tarihin en sıcak haziran aylarından birini geride bıraktık. Temmuzda da gölgede 45 derecelere varan sıcaklıklarla karşı karşıyayız ve termometreler her geçen gün daha da yükseliyor. Bu sıcak döngünün sona ermesi için tek umut La Nina’da. Bilim insanları, dünyanın Pasifik Okyanusu kaynaklı La Nina evresine girdiğini ve okyanustaki rüzgâr ve soğuk su akıntılarında yaşanacak değişimle rekor sıcakların sona ereceğini öngörüyor. Beklentiler kısa vadeli de olsa La Nina kaynaklı serinleme periyoduna işaret ediyor. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), yaz sonuna doğru La Nina hava olayının etkisini göstermeye başlamasını ve serinletici değişimlerin yaşanacağını tahmin ediyor. Tabii bu etkinin, mevcut küresel ısınma tablosunda çok da belirgin olmayacağını kaydeden iklim bilimciler de var.

Kurtar bizi  ‘La Nina’

Seraların serinletici etkisi

Diğer yandan karşı karşıya kaldığımız aşırı sıcaklarda, iklim krizinin etkisi de yadsınamaz. Atmosferde biriken sera gazlarının yoğunluğu arttıkça, her geçen yıl dünyanın ateşi daha da yükseliyor. Özellikle şehirlerde bu ateş çok daha yakıcı hissediliyor. Bu nedenle şehirlerde termal konforu sağlayacak çözümler çok önemli. Tartışmasız en iyi çözüm karbon yutağı yeşil alanları artırmak. Bir ağacın gölgesi dahi hissedilen sıcaklığı bir anda 7-8 derece düşürebiliyor. Tarım alanlarının artırılması da benzer etkiye sahip. Hatta seraların bile bulundukları bölgede hava sıcaklığını birkaç derece düşürebildiği, bir anlamda soğutucu etkiye sahip oldukları saptanmış. Oldukça ilginç ama sera örtülerinin güneş ışınlarını yansıtarak metrekare başına ortalama 20 wattlık bir soğutma etkisi yarattığı hesaplanmış. İspanya’nın güneyindeki Almeria’nın Campo de Dalias bölgesinde, seraların yoğun şekilde bulunduğu alandaki uzun yıllar hava sıcaklığı ortalamasının, sera olmayan bölgeye göre 1 derece daha düşük olduğu belirlenmiş. Bu çalışmayı referans gösteren bazı çevreler, sera örtüsü olarak kullanılan plastik filmlerin, iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilecek jeomühendislik malzemesi potansiyeli taşıdığına dikkatleri çekiyor.

Haberin Devamı

Tabii madalyonun diğer yüzünde ise plastik örtücülerin toprakta yarattığı kirlilik var. Çünkü araştırmalar, ülkemizdeki sera işletmesinde kullanılan plastik örtü malzemesinin yaklaşık 3’te 1’inin ya araziye bırakıldığını ya da yakılarak yok edildiğine işaret ediyor. Toprakta biriken plastik kökenli kirleticilerin, ekosistemden kazınması   yüzlerce yıl sürüyor. Bu büyük bir çevresel risk! Diğer yandan o plastik örtücülerin üretiminden kaynaklı karbon ayak izini de hesaba katmak gerek. Dolayısıyla en akılcı çözüm; soğutmadan ziyade ısıtmamaya odaklanmak. Tabii epey geç kaldık. Zira dünya sanayi öncesi döneme göre artık 1.64 derece daha sıcak.