İnsanın hoyrat eli, kelebeklerin narin kanatlarına kadar uzanmış durumda; rengârenk kanatlar, kolyelere malzeme yapılıyor ve kelebeklerin yerini soracak kadar aymazlaşanlara karşı kelebek gözlemcileri, konum bile paylaşmıyorlar
İnsan hoyratlığının sınırı gerçekten yok! Eti, sütü, yünü, tüyü için hayvanları kafeslere kapattığımız yetmiyormuş gibi şimdi de kolye için kelebek avcılığı başlamış. Çünkü kelebeklerin eşsiz güzellikteki kanatlarından kolye yapıp satıyorlar. İnternette örnekleri mevcut. Ürün bilgisine de “Gerçek kelebek kanadından yapılmıştır” yazmışlar. Kelebek gözlemcilerini arayıp, kelebeklerin yerini soracak kadar aymazlaşanlar bile var. Endemik kelebekleriyle ünlü Van’da fotoğrafçılık yapan ve aynı zamanda kelebek gözlemcisi olan Muhammed Polater’in de başına gelmiş bu durum. Çektiği kelebek fotoğraflarını gören bazı kişiler, sosyal medyadan ulaşıp kelebeklerin yerini sormuşlar: “Açık açık kanatlarından takı yapacaklarını söylüyorlar. Elbette yer bilgisi vermiyorum.”
Endemik kelebeklerin yer bilgileri gizli tutuluyor
Konum paylaşmama, kelebek gözlemcilerinin adeta bir kanunu olmuş zaten. Trakel adlı platformda bir araya gelen doğaseverler de öyle. Fotoğraf çektikleri endemik kelebek türlerin yer bilgilerini, koleksiyonerlere kelebek satan kişiler nedeniyle gizli tutuyorlarmış. Bunu anlatan Trakel’in kurucusu Hakan Yıldırım. Yıldırım, 10 yıl önce psikiyatri koltuğundan kalkarak düşmüş kelebeklerin peşine. Önce Kocaeli’de doğa yürüyüşleriyle başlamış. Sonra da doğa fotoğrafları çekerken yolu, kelebeklerin rengârenk dünyasıyla kesişmiş. Fotoğraflarını çektikçe de bir kelebek gözlemcisine dönüşmüş. Kendisi gibi gözlemcilerin bir araya geldiği platformun üye sayısı bin 500’ü aşmış. Her ilde kelebek gözlemci grubu var şu an. Kimi taksici kimi öğretmen kimi mali müşavir… Birçoğunun da öyküsü benzer. Kent yaşamının stresinden kaçan kelebek bahçelerinde huzur buluyor. Yıldırım, bu süreci, “Doğada olmak inanılmaz bir rehabilitasyon. Eve döndüğümde bütün stresimi atmış oluyorum. Eşim de hep ‘Bu işe başladıktan sonra çok değiştin’ der” sözleriyle anlatıyor.
Psikoteropatik etki
Bine yakın üyesi olan Adameros Kelebek Topluluğu’nun kurucusu Mehmet Çelik de kelebek gözlemciliğinin psikoterapik bir etkisi olduğunu söylüyor: “Yaşadığım Osmaniye’de 185 kelebek türü var. Ormanda keşfettiğim bir buçuk kilometrelik alan benim kelebek bahçem. Rengârenk 86 türü fotoğrafladım orada. Hep o bahçeye gider, kelebeklerle konuşurum. Bu benim için psikoterapidir. Aynı zamanda ülkemin zenginliğini görüp, bilime katkı yapmanın hazzını yaşarım.”
Çelik, gerçekten de bilime en az bir bilim insanı kadar katkı yapmış bir isim. Onun arazide farkına vardığı bir çiğdem, geçen yıl endemik tür olarak botanik literatürüne girdi mesela. Ondan önce de istilacı bir ebegümeci çeşidi olan, “Malvastrum”un Türkiye’deki keşfine ön ayak oldu. Yine papatyagillerden “Sultan suketeni”nin coğrafyamızdaki varlığını da onun sayesinde biliyoruz.
Her kelebeğin bir bitkisi var
Zaten kelebek gözlemciliği için ciddi bir bitki kültürü şart. Çünkü her kelebeğin bir bitkisi var. Önce çiçeği sonra kelebeği buluyorlar. Tabii Türkiye bu açıdan eşsiz zenginliğe sahip. 400’den fazla türümüz var ve bazıları sadece bu bölgeye has. Bazı türler ise yok olma tehdidiyle karşı karşıya. “Polyommatus bollandi” ve “Polyommatus dama” mesela. İki tür de kırmızı listede. Sadece Hakkâri bölgesinde yaşayan “Şehzade” de ayrıcalıklı bir tür gözlemciler için. Binlerce kilometre yol tepiyorlar onu görebilmek için. En büyük kelebeklerden “Apollo”nun kanat çırpış sesini de anlata anlata bitiremiyorlar. Anlaşılan kelebeklerin dünyası kısa ama çok renkli. Doğada pandeminin olmaması da bu dünyanın bir hediyesi.