Kooperatif çatısı altında örgütlenen girişimci kadın üreticiler, çok özel ürünlerle başarıdan başarıya koşuyor
Soframızdaki kadın eli tartışılmaz. Tarladaki kadın eli de öyle. Eriştesinden tarhanasına, reçelinden zeytinyağına; bugün şehre hangi ürün geliyorsa üzerinde ciddi oranda kadın emeği olduğu kesin. O ürünün katma değerinden kadına giden pay ise tartışmalı. Suyun başında hep erkekleri görüyoruz. Ancak kırsal bölgelerde başarılı kadınlar bu durumu tersine çevirmeye başladı. Özellikle kadın kooperatifleri çok başarılı işlere imza atıyor. Belki de Anadolu’daki kadın devrimine tanıklık ediyoruz. Mesela Amasya Merzifonlu kadınların kurduğu Amesia Kooperatifi. Yaklaşık on kadınla 8 yıl önce başlayan bu kooperatif serüveni, ünlü marka ve restoranların tedarikçiliğine kadar uzanmış. Peynirden tereyağına, baldan tarhanaya onlarca çeşit ürün, 16 köyün mutfağından çıkıp tüm Türkiye’ye yayılıyor. Kabaklı pancar pekmezi, taş fırında kızaran erişte, tarihi biberli katmer peyniri gibi çok özel ürünler de cabası. Köy evlerinde süren bu yaratıcı süreç, aynı zamanda 150 kadına iş imkânı sağlıyor.
Erkekler önce ayak diredi
Kooperatif Başkanı Medine Alkoç, ürettikleriyle bazı kadınların ayda 5-10 bin lira kazandığına işaret ediyor. İlk başlarda erkeklerin kendilerine ayak dirediğini, ama zamanla destek olmaya başladıklarını gururla anlatan Alkoç, şunları söylüyor: “Onlar bu noktaya geleceğimizi hiç düşünmüyorlardı. Aslında bizim için de bir hayaldi. Başlarken, bir iş yeri kurup, orayı yöneterek kadınlara istihdam sağlamayı hayal ediyorduk. Bugün bir grup kadınla bu hayali gerçekleştirdik.”
Üretim, tabii kadınların bilincini de artırmış. Kooperatifteki kadınlar, bilgisayarlı muhasebe, örgütlenme, maliyet hesaplama gibi eğitimlerden geçmiş. Hibe desteği için projeleri de deneyim kazansınlar diye kadınların çocukları yazmış. O projeler, kabul görmüş. Şimdi hibelerle atıl durumdaki köy okullarını onarıyorlar. Ve o okulların, üretim atölyelerine dönüştürülmesi planlanıyor. Böylelikle her köy bir ürüne yoğunlaşacak.
Kooperatifçiliğin çarpan etkisinin hissedildiği bir diğer coğrafya ise Zonguldak Devrek. “Devrek Güneşi” markasıyla örgütlenen sekiz çiftçi kadın, yola çıktıkları 2010 yılından bugüne büyük mesafe kat etmiş. Aslında her şey pazaryeri arayışıyla başlamış onlar için. Açtıkları pazaryerinde yöresel köy ürünleri o kadar ilgi görmüş ki, büyümek kaçınılmaz olmuş. Şimdi Dedeoğlu köyünde 2 bin 800 metrekarelik alanda üretim tesisleri var kadınların. Ve o tesisin elektriğini güneş enerjisi santraliyle sağlıyor, ektikleri buğdayı da bu enerjiyle dönen değirmende öğütüyorlar.
Kooperatif Başkanı Saniye Uysal, yaşama geçirdikleri üretim ortamıyla bölgedeki 200’e yakın kadına gelir sağlandığını kaydediyor. Uysal, kadınların hayatındaki değişimi de ışıldayan gözleriyle şöyle anlatıyor: “Ekmek yapan bir arkadaşımız var. ‘Bu işe başlamadan önce Devrek’e bile inmezdim’ diyor. Şimdi oldukça sosyal biri oldu. Sigortalı bir işi var. Oğlunu kazandığıyla evlendirdi, kızını okuttu. Zaten kadınlarımızın neredeyse tamamı burada çalışarak çocuklarını üniversiteye gönderdi. Kazandıkları özgüven de cabası.”
Bu baklava beyaz
Devrek Güneşi’nin de çok özel ürünleri var, aynı Amesia gibi... Mesela beyaz baklava. Ya da kiren ekşisi; o bölgeye has kızılcıktan yapıyormuş kadınlar. Ve oldukça rağbet gördüğünü söylüyorlar. Zaten o rağbet, kırsaldaki kadın için çok önemli. Doğal ve yöresel ürünlere yönelik ilgi sayesinde birçok kadın, ekonomik olarak ayakta duruyor. Adını burada anamadığımız yüzlerce kadın kooperatifinin varlığı da bunun kanıtı.