Son yıllarda kurulan ceviz bahçelerinde üretilen yerli cevizin kökeni her ne kadar ABD menşeili fidana dayansa da, ithal cevize taşıma esnasında uygulanan ilaçlama yerli cevizi öne çıkarıyor.
Ceviz ağacı Anadolu’da 2 bin yıldan fazla süredir var. ABD’de ise en fazla 300 yıldır. Ama gelin görün ki biz cevizimizi ABD’den alıyoruz. Hatta ceviz bahçesi kurarken, fidanı dahi ABD’den ithal ediyoruz. Çünkü orada tarımda biyoteknoloji ve ARGE yaygınlaşmış durumda. Onlar sonradan edindikleri cevizi ıslah etmek için 100 yıl önce kolları sıvamışken, biz ancak 80’li yıllardan sonra başlamışız ceviz ıslahına. Ve nihayetinde de ihtiyaç duyduğumuz her 3 cevizden 2’sini ithal eder haldeyiz.
Tablo böyle. Ancak ümitvar gelişmeler de yok değil. Son yıllarda birbiri ardına yüksek kapasiteli ceviz bahçesi kurulmaya başlandı Türkiye’de de. O bahçelerin perde arkasında, tarıma ilgi duyan sanayici ve beyaz yakalı yöneticiler var. Bir anlamda ikinci iş veya emeklilik planı olmuş, ceviz yetiştiriciliği. Tabii cevize yönelimde iç pazardaki talebe yetecek derecede ürünün olmaması önemli bir etken. Yani, yerli cevizin pazarı hazır ve talep de yüksek. Bu nedenle cevize ilgi her geçen gün artıyor.
Bunun en önemli kanıtı, geçtiğimiz hafta İstanbul’da ilk kez düzenlenen Uluslararası Ceviz Konferansı’ydı. Ceviz Üreticileri Derneği’nin gerçekleştirdiği konferansta salon, katılımcı talebine yetişmedi. Dernek Eşbakanı Hakkı Akhan, 100’e yakın katılımcı beklerken sayının 300’ü aştığını ve 50’ye yakın yatırımcıyı dışarıda bırakmak zorunda kaldıklarını belirtti.
Akhan da inşaat sektörünü geride bırakarak ceviz yetiştiriciliğine başlamış. Şimdi Edirne’deki 20 bin Chandler cinsi ceviz ağacıyla Türkiye’nin en büyük ceviz bahçelerinden birinin sahibi. Yerli ceviz üretiminin eğer doğru koşullarda ve teknik altyapısı hazırlanarak yapılırsa, kazançlı olduğu görüşünde. Ama bu sürede, bir hevesle yanlış arazide ceviz bahçesi kurulması halinde pişmanlık yaşayan onlarca yatırımcıyla da karşılaşmış. Hatta bu nedenle, ‘Türkiye toprakları son yıllarda adeta ceviz mezarlığına döndü’ diye bir tespiti de var.
Aynı uyarıyı, konferanstaki sohbetimizde Ceviz Üreticileri Derneği Başkanı Ömer Ergüder de sıklıkla dile getirdi. Cevizin su tüketimi yüksek bir ürün olduğuna dikkat çeken Ergüder, toprağında su rezervi yeterli olmayan onlarca ceviz bahçesinin kuruduğunu anlattı: “Hobi amaçlı ceviz yetiştirilecekse önemli değil ama birkaç yüz dönüm ve üzerinde giriyorsanız bu işin şakası yok. Ceviz hakkını vermezseniz affetmez. Ama toprak ve su imkanlarını doğru araştırdıysanız, çeşidi doğru seçtiyseniz, bahçenin başındaysanız başarılı olmamak için bir sebep yok. Ama sabır gerekiyor. Çünkü ceviz yatırımının karşılığı ancak 8. yıldan sonra alınmaya başlanıyor.”
Yerlide ilaçlama yok
Tabii her ne kadar yerli ceviz üreticiliğinden bahsetsek de kurulan bahçelerinde Chandler cinsi ABD menşeili ceviz fidanlarının tercih edildiği de bir gerçek. Bu durum hem verim, hem soğuğa dayanıklılık hem de tüketici tercihiyle açıklanıyor. Ergüder, Chandler’ın yerli çeşitlere göre 2 hatta 3 kat daha fazla verimli olduğunu, kabuğunun ince ve meyve renginin açık olması nedeniyle tüketici tarafından tercih edildiğini söylüyor. Ama yerli cevizin öne çıktığı 2 önemli farka da şöyle dikkat çekiyor:
“Yurtdışından gelen cevizlere, haftalarca süren taşınma esnasında haşere ve böceklenme oluşmasın diye yoğun bir fümigasyon (gazlı ilaçlama) uygulanıyor. Sonuçta kimyasal ve ürüne de kısmen geçerek, aromayı etkiliyor. İkinci fark da, yurtdışından gelen cevizin suyunu, aroma ve tazeliğini kaybetmesi. Bu nasıl oluyor? Yine haftalarca süren taşımada üründe küflenme oluşmasın diye, kurutma tesislerinde nem oranını yüzde 4-5’e indiriyorlar. Yani cevizin içindeki suyu çekiyorlar ve kuru hale getiriyorlar. Çünkü nem aflatoksin riski yaratıyor. Bizim cevizimizde nem oranı ise yüzde 8-9. Yani daha sulu, aroma ve tazeliğini koruyan bir ceviz yemiş oluyorsunuz.”
İklim tehdidi cevizi yakabilir!
Konferansta konuşulan başlıklardan biri de küresel iklim değişikliğinin ceviz ağaçlarını nasıl etkileyeceğiydi. Boğaziçi Üniversitesi’nden tarım ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Gökhan Özertan, sıcaklık ve yağış dengesindeki değişime bağlı olarak 2050 yılına kadar ceviz veriminde yüzde 40’a varabilecek azalma tehdidinden bahsetti. Ceviz ıslahı alanında çalışan Prof. Dr. Mehmet Sütyemez de, sıcaklık artışına bağlı olarak cevizde güneş yanıklığı sorununun gözle görülür derecede arttığına dikkat çekerek, önlem alınmaması halinde güneş yanıklığının, cevizin verim ve kalitesini büyük oranda bozacağı uyarısında bulundu.