Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yediğimiz içtiğimiz pek çok temel gıda ürününde yapılan sahtekârlık içimizi karartıyor. Yıllar içinde firma isimleri değişse de sahteciliğin sürüp gittiğine tanıklık ediyoruz.

Gıda okuryazarlığı şart

Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda sahtekârlarını uzun bir aradan sonra yeniden ifşa etmeye başladı. Açıklanan listelere göre, uygunsuzluk tespit edilen gıda ürünü sayısı, 2 haftada 700’e dayandı. Ortaya çıkan tablo, halk sağlığı açısından oldukça iç karartıcı. Çünkü uygunsuzluk tespit edilen ürünlerin büyük kısmı, maalesef hemen her öğünde soframıza gelen temel gıda ürün çeşitleri. Belki bireysel olarak siz, listede yer alan zeytinyağını satın almamış olabilirsiniz. Ancak iş yerinizde ya da restoranda veya tatil yaptığınız otelde o yağı tüketmiş olmanız muhtemel. Üstelik söz konusu olan, gıdada kullanımına izin verilmeyen boyaların karıştırıldığı yağlar!

Haberin Devamı

Daha da korkutucu olanı, ifşa edilen ürünlerin bazılarının hâlâ piyasada satılıyor olabilmesi. Mesela “Edremit Hanzade” ismiyle satılan zeytinyağı, Bakanlığın yayınladığı “Sağlığı tehlikeye düşürecek gıdalar” listesinde yer almış. Bu ürünü internet üzerinden arattığınızda, bir e-ticaret sitesinde satışının sürdüğünü görebiliyorsunuz. Hatta bir kullanıcı, ürün hakkında, “Bakanlığın hileli kullanım tespit ettiği ürünleri hâlâ nasıl satabiliyorsunuz” diye de yorum yazmış. Satıcının, sayfada yer alan sorulara verdiği yanıtlar, zaten sahteciliği kendiliğinden faş ediyor. Örneğin, “Yüzde yüz saf zeytinyağı mı katkı var mı?” sorusuna, “Saf zeytinyağı olmaz efendim!” diye yanıt dahi verilmiş geçmişte.

Cezaya rağmen!

Bu açıdan, hem ifşa listesi hem de listede yer alan ürün ve üreticiler, aslında çok da şaşırtıcı değil. Zeytinyağına diğer bitkisel yağların karıştırıldığını, baharatlarda kanserojen boyalar kullanıldığını, balda yüksek fruktozlu mısır şurubu bulunduğunu, kırmızı etlere eşek etinin katıldığını, bitkisel diye satılan macunlarda, kardiyolojik ve psikiyatrik yan etkileri nedeniyle yasaklanan sidenafil ve sibutramin gibi etken maddelerin yer aldığını zaten biliyorduk. Asıl önemli olan nokta, bu sahtekârlığa imza atanların nasıl durdurulacağı? Halk sağlığıyla oynayanların ifşa edilmesi elbette ciddi bir kamuoyu baskısı yaratacaktır. Ancak caydırıcı cezalar uygulanmadığında sahteciliğin süreceği de aşikâr. Zira tağşişin en yoğun olduğu zeytinyağı ve balda, elde edilen kazanç ile kesilen para cezası arasında ciddi bir uçurum olduğu öteden beri dile getirilir. O nedenle yıllar içinde firma isimleri değişse de sahteciliğin sürüp gittiğine tanıklık ediyoruz.

Haberin Devamı

Diğer yandan, gıda hilelerinin bu denli yoğun olduğu bir coğrafyada yaşayan biz tüketicilerin de, tuzaklara karşı bilinçli olmaktan başka çaresi yok. Gıda tercihlerimizi, “Buzdolabında donmazsa zeytinyağı sahtedir”, “Suda çözünmüyorsa bal gerçektir” gibi hurafelere aldanmadan yapabilecek kadar gıda okuryazarı olmamız gerekiyor. Çünkü bu tip hurafeler en çok da sahteciliğe imza atanların işine geliyor. Üreticisi belli olmayan, denetimsiz ve ambalajsız gıda ürünlerinde riskin çok daha yüksek olduğunu unutmamak lazım!

Haberin Devamı

Tabii uzun bir aradan sonra açıklanan ifşa listeleri, “Acaba Bakanlık pestisit denetim sonuçlarını da açıklar mı” beklentisini doğurdu. Hatta Greenpeace Türkiye, geçen hafta, “Limit üstü pestisit kullanan üreticiler açıklansın” diye bir imza kampanyası başlattı. Çevre örgütünün talebi, Bakanlığın yaptığı tarım zehri analizlerinin sonuçlarının da kamuoyuna duyurulması yönünde.