Geçen yıl Avrupa Birliği’nin Gıda Alarm Sistemi’ne yansıyan bildirimlerde ihraç ettiğimiz 359 üründe riskli içerikler saptanırken, meyve ve sebzede tarım zehri kalıntıları yine listenin başında yer aldı
Geride bıraktığımız yılda Avrupa’ya ihraç ettiğimiz gıda ürünlerinde sağlık açısından risk taşıyan ürünler belli oldu. Avrupa Gıda Alarm Sistemi’nin verilerine göre, 359 üründe riskli içerikler saptanırken, meyve ve sebzede tarım zehri kalıntıları yine listenin başında yer aldı.
“Gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun” deyişini duymuşsunuzdur. Hipokrat’a ait bu ifade, yediğimiz ve içtiklerimizin hastalıklarla bağlantısını ortaya koyuyor. Artık günümüzde bilim çevreleri de, trans yağ, katkı maddeleri ve yapay şeker içeren işlenmiş gıdaların, kanser başta olmak üzere diyabet, obezite, Alzheimer gibi birçok hastalığın kökeninde oynadığı role daha yüksek sesle dikkat çekiyor. Bu açıdan beslenme seçimlerimiz sağlığımız açısından oldukça önemli. Hastalıklardan korunmak ve daha sağlıklı bir ömür sürmek için önerilen gıdalar piramidinin en üst basamağında ise sebze ve meyveler yer alıyor. Ancak sebze ve meyvelerdeki başlıca sorun, pestisitler. Yani tarım zehirleri. Kontrolsüz ve bilinçsizce kullanılan tarım zehirleri, gıdada birikerek sağlığımızı tehdit ediyor.
Bildirimler pestisitler başı çekiyor
Maalesef ülkemizde tarımsal üretimde pestisit kullanımı oldukça yoğun. Hangi gıdada ne ölçüde tarım zehirleriyle karşı karşıya kaldığımız ise akademik çalışmalar ve Avrupa Birliği’nin Gıda Alarm Sistemi’ne yansıyan bildirimlerle anlaşılabiliyor. Geride bıraktığımız 2023 yılında alarm sistemine yansıyan bildirimlere baktığımızda da, pestisit kalıntılarının başı çektiğini görebiliyoruz. İhraç ettiğimiz ürünlere yönelik yapılan kontrollerde, 359 gıda ürünü için “risk” bildirimi yapılırken, bu bildirimlerin neredeyse yarısı sebze ve meyvelerdeki pestisit kalıntıları için yapılmış.
Limon, biber ve nar liste başı
Tarım zehrinin en çok saptandığı ürünler ise açık arayla biber, limon, mandalina ve nar. Tabii portakal, greyfurt, üzüm, salatalık, domates ve kabak için de bildirimler var. Ancak ilk 4 ürüne oranla çok daha az. Bu bildirimlerin nedenine baktığımızda da, 7 tarım zehri başı çekiyor. Ama olağan şüpheli listesinin başında; klorprifos var. Bu madde aslında yasaklı. Tarımsal üretimde kullanılmaması gerekiyor. Ancak ülkemizde bu yasaklı kimyasala rastlanmayan gıda ürünü neredeyse yok! Klorprisfos, nörotoksik etkisi nedeniyle endişe yaratan bir kimyasal. Çocukların zihinsel gelişimini engelleme potansiyeli, hatta obeziteye yol açma riski taşıyor. Buna rağmen hâlâ ülkemizde yoğun bir şekilde kullanılıyor olması düşündürücü.
Tarımsal üretimde yasaklı zehir
Öte yandan tolere edilebilir limitin üzerinde kalıntı saptanan diğer kimyasallar da, sinir sistemini bozan etkileriyle biliniyor. Ve sonuçlar, bazı gıda ürünlerinde sadece bir değil, birden fazla tarım zehrinin olduğuna işaret ediyor. Bu durum, tüketen için ‘zehir kokteyli’ anlamına geliyor. Mesela 21 Aralık’ta risk bildirimi yapılan narda, 4 farklı zehir kalıntısı saptanmış. Yine ihraç edilen bir salamura yaprağın analizinde de 5 farklı tür zehir bulunduğunu görüyoruz.
Üzüm yaprağında 100 kat üzerinde
Bu noktada salamura yaprağa ayrı bir parantez açmalı. Listede 10 kez üzüm yaprağı için bildirim var. Bu bildirimlerin dikkat çekici yanı ise tolere edilebilir limitin çok ama çok üzerinde kalıntı içermeleri. Mesela iki üründe “Captan” kimyasalı bulunmuş. Ve saptanan değer, sınır limitin 100 kat üzerinde. Aynı örnekte bulunan “Cypermetrin” kimyasalı da sınır değeri 50 kat aşıyor. Yani üzüm yetiştiriciliğinde kullanılan birçok kimyasal, salamura yaprakta da hâlâ kalıcı bir şekilde bulunabiliyor.
Diğer yandan Avrupa’da yapılan kontrollerde, geçen yıl ihraç ettiğimiz bazı bitki çayları ve macunlu gıdalarda da, kalp krizine neden olabilen sildenafil ve sibutramin saptandığı görülüyor. Bu iki madde kardiyolojik ve psikiyatrik yan etkileri nedeniyle yasaklı maddeler listesinde. Bu açıdan bu tip ürünleri kullananların bir kez daha düşünmesinde fayda var.