Prof. Dr. Cem Özkan sadece yararlı böcek popülasyonunu artırarak tarlalarda tarım zehri bağımlılığını sona erdirebileceğimizi anlatıyor
Soframızı zehirleyen tarım kimyasalları, 50’li yılların ‘Yeşil devrim’inden bize miras. O gün, daha fazla ürün pahasına doğaya saçılan kimyasallar, bugün hastalık etkeni olarak karşımızda. İnsan ve çevre sağlığına yönelik yıkıcı etkileri ortaya çıktıkça yasaklansalar da, toprağımızda, suyumuzda, soframızda hala varlar. İşte geçen hafta yazdık.. Üzümde 35, çilekte 22 çeşit tarım zehri kalıntısı saptanmış! Maalesef çocuklarımıza o üzüm ve çilekleri yediriyoruz. Hem de, zehirsiz üzüm ve çilek üretmek mümkünken.
İşte, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Özkan; Sadece yararlı böcek popülasyonunu artırarak bu coğrafyada dünyanın en sağlıklı üzümünü üretebileceğimizi söylüyor. Ekosisteme ufak bir müdahaleyle tarlalarda tarım zehri bağımlılığını sona erdirebileceğimizi anlatıyor Cem hoca. Sadece söylemekle de kalmıyor. Savını pratiğe de dökmüş. Bizzat yararlı böceği üretip, bağlara salarak sonuçları uygulamalı olarak göstermiş. Üzümdeki salkım güvesini faydalı arıcıkla (Bracon hebetor) yok ettiği bağlarda, artık yılda 8 kez pestisit uygulamasına gerek kalmamış. Zehirlerin göreceği işi böcekler yapmış. Bu yöntemle verimin de yüzde 15 arttığını belirtiyor Prof. Özkan. Elma ve ceviz iç kurdu için de bir başka faydalı böceğin (Trichogramma evanescens) kitle üretim teknolojisini geliştirmişler öğrencileriyle. O böcek de tarlalara yılda 7 kez zehir saçılmasını önlüyormuş.
10 faydalı böceği Türkiye’de üreterek tüm tarlalarda biyolojik mücadele başlatılabileceğini anlatan Cem hoca, Anadolu’daki biyoçeşitlilik zenginliğin de büyük bir fırsat olduğu görüşünde; “Biyolojik mücadele için cennet bir ülkeyiz ama bunu kullanamıyoruz. Yabancılar buradaki faydalı böcekleri alıp, kaçırıyorlar. Üretip, çiftçilerine veriyorlar. Bize de tarım kimyasalı satıyorlar. Sonra da sizin ürünlerinizde kalıntı var deyip ya almıyor ya da ucuza alıyorlar. Kuru üzümde dünya birincisiyiz. Ama temiz üretim yapamadığımız için fiyatı biz belirleyemiyoruz. Sonra da gidip her yıl 600 milyon dolar kimyasallara para veriyoruz. Maalesef pestisitlere bağımlıyız. Bunu kabullenip çözüm aramazsak tarım bitecek. Avrupa yeşil mutabakatı imzaladı. ‘Çevre dostu uygulamalar yapmazsanız artık sizden ürün almayacağız’ diyorlar. Çiftçi ise 7 bin pestisit bayisinin güdümünde. Onlara borcundan dolayı alternatifi deneyemiyor. Devlet mutlaka devreye girip, çiftçiyi biyolojik mücadeleye teşvik etmeli.”
30 yılını böcek bilmine adayan Prof. Özkan’ın uğur böceği örneği, uygulamayı somutlaştırma açısından oldukça güzel. Uğur böceği, tarım zararlılarına karşı çok etkili bir doğal düşmanmış. ‘Eğer bahçenizde uğur böceği varsa orada ekolojik denge fena değildir’ diyor Cem hoca. Ama maalesef ekolojik bilinç o kadar azmış ki; uğur böceğinin larvasını tanımadıkları için onu yok etmeye yönelik kimyasallar kullanılıyormuş kırsalda. Oysa ki, işi doğal dengeye bıraksak doğa kendiliğinden çözecek.
Prof. Özkan da bugün piyasadaki tarım zehirlerinin mevcut zararlı ve hastalıkların sadece yüzde 2’sine yönelik olduğuna dikkat çekiyor; “Yüzde 98’ini doğa zaten hallediyor. İlk arazi çalışmamda Çubuk’a gitmiştim. Tuzak kurduk. 30 zararlı vardı, çiftçi 3’üne karşı kimyasal mücadele yürütüyordu. 27’sini doğa kendi dengesiyle çözüyordu. Bizim bu dengeyi yeniden sağlamamız lazım. Faydalı böcekleri, otları koruyacağız. Kimyasal çözüm değil. Bir kez kullanan artık kurtulamıyor. 30 yıl önce 3 kimyasalla elma yetiştiren çiftçi, şimdi 30 çeşit pestisit kullandığını söylüyor. Halbuki, zehirsiz üretimin mümkün olduğunu gösterdik.”