Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnsan, türünü, yaşını, beslediği kuşu-böceği bilse daha da bağlanır ağacına. İşte bunu sağlayacak bir kaynak yayınlandı: “Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları”. Kitabın sayfaları adeta doğanın renkli bir yorganı


Ne güzel söylemiş İngiliz şair Alexandar Pope, “Bir ağaç, herhangi bir prensten daha soyludur” diye. Gerçekten de ağaçlar, doğadaki canlı hiyerarşisinde en üst mertebeyi fazlasıyla hak ediyor. Dünyayı doyuran, soluklandıran, serinleten, iyileştiren, güzelleştiren onlar. Sanata ilham veriyor, ruh halimizi düzeltiyor, hatta şiddeti dahi azaltıyorlar. O denli, hayati rolleri var ekosistemde. Fakat çoğumuz farkında değil bunun. Hoyratlığımız ondan belki de… Yeterince tanısak kolay kolay gözden çıkaramayız onları. Türünü, yaşını, yaprağını, meyvesini, beslediği kuşu-böceği bilse, eminim daha da bağlanır insan ağacına.

Ağacınızı nasıl tanırsınız



Neyse ki buna vesile olabilecek önemli bir kaynak yayımlandı geçtiğimiz günlerde. Adı, “Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları”. Editörü de yaşamını ağaçlara adayan Türkiye’nin ünlü botanikçisi Prof. Dr. Ünal Akkemik. TEMA Vakfı’nın desteğiyle İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitap, ağaçları birbirinden ayırt etmemize yarayacak tanı anahtarıyla başlıyor. Kabuğu saç örgüsü şeklindeyse o ağacın meşe, gri kabuklu uzun piramit görünümündeyse de göknar (köknar) familyasına ait olduğunu gösteriyor o anahtar okura. Kabuğu, sürgünü, yaprağı, tomurcuğu, çiçeği ve meyvesine bakarak ağacı nasıl tanıyabileceğimizi anlatan kitap, aynı zamanda Türkiye’nin ağaç ve çalılarını toparlayan önemli bir kaynak olmuş. Özellikle de endemik çalılar açısından tam bir başucu çalışması.

Ağacınızı nasıl tanırsınız



Çalı zenginiyiz

Prof. Dr. Ünal Akkemik de, çalı türleri açısından Türkiye’nin önemli bir gen merkezi olduğuna dikkati çekiyor: “Örneğin kekiklerden çoğu endemiktir. Literatüre Türkçe cehri diye giren çalılarımız var. Akdeniz’de ‘kör diken’ deniliyor. Ülkemizde 22 türü var ve bunların 7’si ülkemiz için endemik. 5’i sadece Antalya’da doğal yetişiyor. Bir diğer endemik çalımız da kadıncık çalısı. Dünyada sadece Mersin’deki-Kadıncık Vadisi’nde yetişiyor ve adını da bu vadiden alıyor. Hâlâ yeni türler de saptıyoruz. Kitabımızın yazarlarından Mehmet Fırat’ın Cudi Dağı’nda tespit ederek Spiraea cudidagaensis diye adlandırdığı tür de endemik listemize girdi.”

En güzeli Toros sediri

“Çalı çırpı” diye pek umursamasak da bu bitkilerin ekosistemde ağaçlar kadar önemli rol oynadığını unutmamak gerek. Ünal hoca da buna özellikle vurgu yapıyor: “Yeşil örtünün orta basamağını oluşturan çalılar, meyveleriyle yaban hayatının başlıca besin kaynağıdır. Toprağı korur, yağmur sularının toprağa geçişini kolaylaştırırlar. Ağaçların yetişmediği kurak alanlarda yaşam döngüsü çalılar sayesinde var olur.”
Bu kadar ağaç ve çalıyı inceledikten sonra tabii ki hocaya, hangi ağacın kendisi için daha özel olduğunu da sordum. Seçimi karaçam ve Toros sedirinden yanaydı. Karaçamı, Anadolu’nun kadim ağacı olarak tanımlayarak, dağlarımızda 1000 yaşına ulaşmış karaçamlar olduğunu aktardı. Toros sedirini de “çok güzel ve çok sağlam” bir ağaç olarak öne çıkardı. Gerçekten de kitapta fotoğrafları sıklıkla paylaşılan Toros sediri, ressamların fırçasından çıkmışçasına büyüleyici bir güzelliğe sahip. Çalılar ise rengârenk meyve ve çiçekleriyle doğanın renkli yorganı adeta. Tüm bunları bilimsel bir dille buluşturan kitabın, bu güzelliklerin geleceğe aktarılmasında önemli bir rol oynayacağı muhakkak.

Sevginiz ormanı büyütsün!

Hazır ağaçların öneminden bahsetmişken, Sevgililer Günü’ne dair yeşil seçeneklerin olduğunu da hatırlatalım. TEMA ya da Çekül Vakfı vasıtasıyla sevgiliniz adına hatıra ormanlarına fidan dikilmesine vesile olabilirsiniz. Sokak ve yaban hayvanları için çalışan derneklerin kampanyalarına katılarak, hayvanlara besin desteği sağlamak da bir diğer seçenek.