1) Topuklu Ayakkabı Sanatı
Carrie’nin, Mr Big’den sonraki en büyük aşkının topuklu ayakkabılar olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Stil tanrıçası Bradshaw’dan öğrendiğimiz en önemli şeylerden biri topuklu ayakkabıları kombinin star parçası ya da parçalarından biri yapmaktır. Carrie’ye hayat veren Sarah Jessica Parker’ın kendine ait ayakkabı markası bile var. Topuklu ayakkabı sanatını hayatımıza nasıl lanse edebileceğimizi Carrie’ye ve Sarah’ya bakarak öğrenebiliriz.
2) Pahalı Olan Her Şey Güzel Değildir
Mr Big’in Carrie’ye , Barneys’den aldığı kuğu şeklindeki çantayı hatırlayın! Carrie’nin, Mr Big’e olan aşkı onu bu çantayı kullanma felaketine sürüklese de, bizi bu felaketten korunmamız için uyarmış oldu. Tasarım ve lüks olan her şey güzel değildir! Markanın büyüsüne kapılmayın.
3) Detaylarla Kombini Yükseltmek
Tek kumaş look, desen, büyük aksesuarlar, kocaman desenler, tütü… Basic kalıba sahip ürünleri bile yıldızlaştırabilmenin mümkün olduğunu
Düşünceler ve fikirlerin bu kadar yoğun olduğu bir dünyanın en tanınmış moda kalemi ismiyle tanışın; Suzy Menkes.
Bir zamanlar modanın en bilgili, dengeli ve saygın platformu olarak bilinen, şimdilerde The New York Times adına sahip Herald Tribune gazetesinde 25 yıl moda yazarlığı yaptı. 2014 Mart yılında ise şimdiki mesleği olan Vogue International’ın moda editörlüğünü üstleneceğini açıklayarak Vogue Online’da yazarlığına devam etti.
Suzy, 26 yıl boyunca IHT isimli bir şovda çalıştı, burası sektöründe popüler hale gelmesini sağladı ve mesleğinin kritiklerini dile getirdi. Suzy , şova başlamasından da önce yapılmış olan bir yoruma dayanarak keyfi bir şekilde kovulduğunda, endüstri onu destekledi ve şovu boykot etti. Bunun yanı sıra; Menkes yıllık düzenlenen lüks bir konferansı sundu.
Menkes, meşhur “Modanın acımasız ve git gide artan listesinin tasarımcılara ve onların işlerine olumsuz olarak yansıdığının” tartışmasını yaptığı New York Times T dergisinde köşe yazarlığı yaptı.
2013 yılında bloggerlar ve sokak stili ünlüleri için “moda sirki” tanımlamasını yapıp çok konuşulan şu yazıya imza attı:
“Moda gazeteciliği yapmaya başladığım ilk zamanlarda bana öğretilen “Sen beğendiğin için iyi
Günümüzde stil sahibi olmak diyince akla güncel trendlere uygun giyinmek geliyor. Bu büyük bir yanılgıdır çünkü stil kişinin kendisiyle özdeşmesidir. Giyinmek insanın kendisini konuşmadan ifade edebildiği bir sanattır. Trendleri takip etmek her zaman iyi olmayabilir, ilham olarak kullanılabilir fakat birebir kopyalandığı zaman kendinizi ifade etmekten çok sıradanlığın bir parçası olmuş olursunuz.
Aynaya bakın ve kendinize yakışan parçaların ne olduğunu sorgulayın. Dolabınızı açın ve kendinize dürüst olun bu kıyafetler sizi ifade ediyor mu yoksa sadece trend olduğu için mi satın aldınız?
Bazı günler oluyor gizemli olmak istiyoruz ve siyahlara bürünüyoruz, bazı günler ise paylaşmaya değer duygulara sahip olduğumuzu hissedip renklere sarılıyoruz. Kendimizi ve vücudumuzu sınırlandırmamak adına yeniliklere açık olmalıyız, gidin ve o çok beğendiniz mini eteği deneyin! Belki de o çok korktuğunuz desen size hiç beklenmedik bir ışıltı ve özgüven katacak.
Üzerinizdeki kıyafetler hakkında çevrenizin ne düşündüğündense sizi nasıl hissettirdiğine odaklanın.
Uzun elbiselerle spor ayakkabıları kombinleyin, şık ve sporu karıştırmaktan korkmayın. Spor bir t-shirt giydiyseniz altına topuklu ayakkabı
Öldükten sonra bile etkileri günümüzde hala hissedilen ikon prenses Diana’yı tanıyalım.
Prenses Diana bir diğer ismiyle Diana Spencer soylu bir aileden geliyordu ve ailesi sebebiyle kraliyet ailesiyle hep bir yakınlık içerisinde oldu.
1 Temmuz 1961 yılında kraliçenin özel mülklerinden biri olan Sandringham’da dünyaya geldi ve çocukluk yıllarını da orada geçirdi. Diana’nın babasının bir dönem kraliyet ailesi için çalıştığı da söyleniyor. Annesi, Diana henüz küçükken onları terk etmiş bu nedenle Diana içine kapanık bir çocukluk geçirmiş.
Diana, küçükken teyzesinin peri masalı kitaplarını okuyup ondan çok etkilendiği için öğrenim hayatı boyunca hayatına hiç kimseyi sokmamış, önemli biriyle evleneceğinden emin olduğu için kendisini ona saklamak istemiş.
Prens Charles’ın, Diana’dan önce kız kardeşi Sarah Spencer ile ilişkisi vardı bu sayede Diana ile tanıştı. İlk tanıştıklarında Charles 28, Diana ise 16 yaşındaydı. Diana o dönemde bir anaokulunda öğretmenlik yapıyordu. Prens Charles, Diana ile yalnızca 13 kez görüştükten sonra ona evlenme teklifi etti.
Medyanın tüm ilgisi bir anda Diana’nın üstüne çevrildi, her yerde onu takip etmeye başladılar. Düğün tarihi yaklaşırken Prens Charles’ın
Tüketim ve alışveriş çılgınlığının en yaygın olduğu sektörlerin arasında moda bulunmakta, bunun yanı sıra sürekli ve hızlı değişimin getirdiği hızlı tüketim ile çevreye en çok zarar veren ve global su kirliliğine sebep olan en büyük sektörlerden de biri. Peki tüm bunların arasında sürdürülebilirliği nasıl gerçekleştirebiliriz?
Sürdürülebilir modayı geri dönüştürebilir ve çevreye zarar vermeyen malzemeler kullanarak, moda akımlarının değişimini (bir diğer adıyla fast fashion) yavaşlatıp hızlı tüketimin de yavaşlamasını sağlayarak gerçekleştirmek mümkün. Bununla birlikte sıra sürdürülebilir modanın amaçladığı bir diğer şey ise en yüksek kalitede, çevre dostu düşük fiyatlı, yeşil malzemelerle ekolojik ve ekonomik zararı azaltmak.
Gelecekte önemli bir yere sahip bu sosyal proje, giy- at akımını bitirmeyi vizyon haline getirmiş durumda. Tüketiciler olarak sürdürebilir modanın benimsediği vizyona ikinci el kıyafetler satın alarak destek olabiliriz.
Tasarımcılarsa organik kumaşlar, geri dönüştürebilir ve organik üretime sahip malzemelerle, atık ürünleri geri dönüştürerek tasarımlarına ekleyerek farkındalık yaratmaya başladılar. Moda dünyasının öncü tasarımcıları şovlarında ve
19.Yüzyılda İngiltere'de döneme adını veren Kraliçe Victoria 18 yaşındayken tahta çıkmıştı. İngiltere her ne kadar sanayi devrimiyle birlikte diğer ülkelere karşı üstünlük kazansa da halkın büyük oranı fakirdi. Sınıf ayrımı, kadına baskı, yobazlık ve çatışmalar hakimdi. Dönemin modası da buna göre şekillendi. Kadınlar elbiselerin içinde rahat hareket edemiyorlardı çünkü burada amaç erkeklerin cinsel duygularının harekete geçmesini engellemek düşüncesiyle vücut kıvrımlarını gizlemekti. Bu elbiselerde görsel işçilik ön planda olduğu için maliyeti çok pahalı olduğu için azınlık olan zengin kesime hitap ederdi, orta ve alt sınıf tarafından giyilemezdi. Buna rağmen dünyanın çoğu yerine yayıldı. Kraliçe Victoria, gençliğinde Avrupa'nın stil öncülerinden biri olarak kabul görmüştür, farklı kumaşlardan aynı model elbiseler yaptırmıştır. Kalp kesime sahip dekolte yakalar, kabarık kollar, çemberli jüponlar, drapeler, önü düz, arka tarafı hareketli etekler Victoria dönemi modasının bilinen imzalarındandır. Dönemin bir diğer imzalarından biriyse Kraliçe Victoria'nın eşinin vefatından sonra büründüğü yas nedeniyle inzivaya çekilmesiyle birlikte gelen koyu tonlarda, düz kollu, kapalı yakaları