Kapınızın ve kalbinizin sadece güzel müjde ve sürprizler için çaldığı yeni bir yıl diliyorum.
Mutluluk, sağlık, huzur, aşk, tatlı heyecanlar kapınızın önünde kuyruk olsun.
Yüzünüzden gülücük, cebinizden de para hiç eksik olmasın.
Her birimizin yeni yıldan beklentisi farklı olabilir ama bizi ortak paydada buluşturan dilekler hep aynı.
‘Sağlık ve huzur’...
Bu ikili etle tırnak gibi birbirinden ayrı tutmak imkânsız.
Bu iki kafadar olmadan hayatın ne tadı olur, ne de tuzu ve bunlarsız ne malın mülkün, ne gücün kuvvetin, ne şan şöhretin, ne de paranın pulun bir anlamı kalır.
Belki bir yere kadar faydası olur olmasına ama dediğim gibi, sadece bir yere kadar...
İşte bunları zaten bildiğimiz ya da zaman içinde öğrendiğimiz için dün gece milyarlarca ‘sağlık ve huzur’ dileği, en çok tercih edilenler olmanın verdiği gururla selamlaştılar evrende...
Eskilerin deyişiyle, ‘hırsı aklının önünde’ olup elindekiyle yetinmemek veya elindekinin kıymetini bilmeksizin hep ‘daha fazlanın’ peşinde koşmak, mutluluğu yakalayıp huzur içinde yaşamanın önündeki engeller.
Öte yandan hayata nasıl baktığımız, bardağın boş tarafını mı, yoksa dolu tarafını mı gördüğümüz, yaşadığımız hayal kırıklıkları, mutluluk ve huzur arayışındaki yolculuğumuzun ‘yol haritasını’ belirleyen parametreler.
Dostoyevski, “İnsanı en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır” demiş.
Keşke her zaman ve her koşulda pozitif düşünebilse insan ve keşke yaşadığı hayal kırıklıklarını, bir gün uzanıp geri alabilme ihtimali olan rafa kaldırmak yerine çöpe atabilse.
Gönül gözü
Bugün sizlere kıssadan hisse çıkarılacak bir hikâye anlatmak istiyorum.
Keyifle okumanız dileğiyle...
Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini duyurur.
Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır.
Kral bütün resimlere bakar, içlerinden ikisini çok beğenir.
Ama sadece birini seçmesi ve kazananı ilan etmesi gerekmektedir.
Resimlerden birinde bir göl vardır.
Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmakta ve pamuk beyazı bulutlar dingin bir ahenk içinde gökyüzünü süslemektedir.
Resim, tam da içinde olmayı arzulayacağınız kadar huzurlu bir ortamı anlatmaktadır.
***
Diğer resimde de dağlar vardır.
Ama engebeli, çıplak ve karanlık dağlar...
Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmur ve çakan şimşek ise ürkütücü olduğu kadar, ortamı daha da karamsar kılar.
Dağın eteğindeki şelale bile insana gürültüyü ve yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir.
İlk bakışta bu resim pek öyle huzur falan verecek türden değildir anlayacağınız.
Fakat kral resme dikkatli baktıkça, şelalenin arkasına gizlenmiş kayalıktaki çatlaktan çıkan minik bir çalılık görür. Daha da dikkatli baktığında, çalılığın üstünde tünemiş bir anne kuş ve hemen kanatlarının altındaki yavrusu gözüne çarpar.
Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva ve yavrusuna kol kanat gerişi; kralda güven, mutluluk ve huzur hissi uyandırır.
Kral, kararını verir ve büyük ödülü ikinci resim kazanır.
Bu kararın nedenini, “Huzur, gürültünün, sıkıntının veya zorluğun bulunmadığı anlar demek değildir. Huzur, var olan bütün olumsuzluklara karşın gönül gözünüzün her daim açık olmasında ve yaşama sevincinizi körükleyecek ince detayları görebilmenizde saklıdır” sözleriyle açıklar.