Yeni bir güne uyanmışım, keyfim yerinde.
Sinirlerim bozulmasın diye sabah haberlerini falan pas geçmişim. Zaten üç aşağı, beş yukarı hep aynı haberler. Kavga-dövüş, kadın cinayetleri, hayat pahalılığı, zamlar, hain saldırılar... Allah’ın her günü, bünyede deprem etkisi yaratan ve bitmek tükenmek bilmeyen artçılar. Sokaklarda şahit olduğumuz sinir hoplatan anlık olaylar da işin tuzu biberi.
Hazır fırsat bulmuşken değerlendirmek lazım günü. Henüz sinirler gevşemeden tadını çıkarmalı... “Birazdan evden çıkacaksın ve bakalım ne sürprizler bekliyor bizi Gül” dedim kendi kendime.
Varan 1 :Yaya geçitleri...
Yürümekte zorlanan teyze, yanındakinin koluna girmiş karşıdan karşıya geçmeye çalışıyordu. Yaya geçidini yarılamak üzereydi ki, benim önümden giden şuursuz sürücü, durup yol vermek yerine ilerlemeyi tercih etti. Ne olduğunu anlayamadığı için paniğe kapılan teyze, dengesini kaybedip tökezledi ama Allah’tan düşmedi. Teyzenin yanındaki genç kadın da çok korktu ve ‘Acelen ne kardeşim? Bu ne saygısızlık. Ayıp ayıp!’ diyerek çıkıştı sürücüye. Ama adam pişkin pişkin, ‘Esas sana ayıp! Ne atıyorsun kendini yolun ortasına’ diye bağırmaya başlamasın mı... Genç kadın, ‘Burası yaya geçidi, öncelik bizim’ diyerek haklılığını dillendiriyordu ki, sürücü bu kez de tehditkâr bir edayla ‘Asabımı bozma, hadi bas git’ diye höykürdü. Hem suçlu hem güçlü... Artık herkes ‘hem suçlu hem güçlü’...
***
Yurt dışına gittiğimde en kıskandığım uygulamalardan biri, yaya geçitlerinin kullanımındaki özendir. Araç trafiği ne denli yoğun olursa olsun, siz ayağınızı yaya geçidine attığınız anda öncelik sizin oluyor ya, ben buna bayılıyorum. Gerçekten medeniyet göstergesi.
2019 yılında değişen bir kanun “kavşaklarda, trafik lambası olmayan yaya geçitlerinde, ayrıca trafik polisinin veya görevlinin olmadığı yerlerde araçların yaya geçidi olan bölgelerde yavaşlamasını ve yayayı gördüğü zaman da durması” gerektiğini söylüyor. Hatta aynı yıl 81 ilde eşzamanlı olarak ‘Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın’ sloganı eşliğinde eylem bile yapılmıştı. Fakat bu işlerin değişmesi bizde hayli zaman alıyor. Bakalım, bu konuda medeniyet meşalesi yanabilecek mi...
***
Varan 2:
Marina Caddesi’nde trafik tıkanmış. Sebep belirsiz. Milim ilerleme yok. Hepimiz, arabaların içinde sükûnetimizi korumaya çalışarak bekliyoruz. Hava pırıl pırıl. Ortalık sessiz. Gelen geçen yayalara bakarak zaman geçirmeye çalışıyorum. Arkadan biri, belli aralıklarla korna çalmaya başladı. Bir süre sonra, sanki eli kornayla bütünleşti ve sonunda işi uzun havaya bağlayıverdi. Kornaya basıyor da basıyor...
Etraftaki yayalardan biri kulaklarını kapayarak “Ay niye korna çalıyorsunuz, bu ne saygısızlık” diyerek çıkıştı. Sürücü, yarı beline kadar camdan sarktı ve el kol hareketleriyle “Sana mı sorucam lan” diye höykürüverdi.
Gerçek şu ki, saygısızlık barometresi gün geçtikçe daha da yükseliyor.
En kıymetli miras
Daha 30 dakika öncesine kadar yerinde olan keyfim ivme kaybetmiş bir vaziyette gittim Deniz Mefruşat’a. Koltukları kaplatıcam. Bu tür ne işim olursa olsun hep aynı adresteyim. Mağaza sorumlusu Ferdi Bey, işine çok hâkim ve işini severek yapan ender insanlardan. Bir diğer ve benim için çok önemli özelliği ise, işi hemencecik halledivermesi.
Her gittiğimde beni güler yüzü ve yüksek enerjisiyle buyur eden Ferdi Bey, bu kez beni “Aman Gül Hanım, bu ne hal? Ne oldu size?” diyerek karşıladı. Artık suratım ne haldeyse...
“Millette saygı kalmadı” vurgusu altında bir çırpıda anlattım olanları. Ferdi Bey, bir yandan kumaş kartelalarını gösterirken diğer yandan da başladı anlatmaya.
***
“Şimdi belki eskiden olmayan birçok şey var, ama eskide olan mutluluk yok, sevgi yok, hele saygı hiç kalmadı.
Değer yargıları değişti, imkânlar ve imkânsızlıklar değişti. Biz sevgi gördük, saygı gördük, değer bildik, değer gösterdik. Ne görürse onu devam ettiriyor insan.
Mesela saygıyı bilmek, saygı göstermek bize büyüklerimizden kalan en kıymetli miras. Sevgi ve saygı bilincinin evlatlara bırakılabilecek en kıymetli miras olduğuna inanıyorum ve ben bu kıymeti, kendi çocuklarıma da miras olarak bırakma çabası içindeyim.
Umarım, benden sonraki nesiller de sevgi ve saygı bilincinin evlatlara bırakılabilecek en değerli miras olduğu farkındalığıyla hareket eder.”
***
Doğru söze ne denir? Sen çok yaşa Ferdi Bey.