Yıllar sonra yurtdışına gidiyor olmanın heyecanı kaplamıştı içimi. İstanbul Dış Hatlar Terminali’nin büyük bir kısmı kullanım dışı olmasına rağmen mevcut hareketlilik hem hoşuma gitti hem de biraz ürküttü. Tamam herkes maskeli ama kronik çekingenlik bünyeye yerleşmiş. Bu çekingenlikten şikayetçi olduğum söylenemez. Ne de olsa korunma kalkanının en önemli katmanlarından biri! Gözlerim her şeyi sanki ilk defa görüyormuşçasına fıldır fıldır. Ağzım, burnum maskeyle örtülü ama kendimi koronasız eski günlerdeki gibi hissettim. Tek derdim “Uçağın içinde onca saat güvende olacak mıyım?” sorusunun altında nefessiz kalmaktı.
Biniş anonsu yapıldığında kalbim pır pır etmeye başladı. Heyecan ve çekince beynimin içinde kol kola vermiş halay çekiyorlar. Notalar birbirine karışmış; hangi telden çaldığı belirsiz! Pilot “Heatrow Havaalanı için alçalmaya başlıyoruz” anonsunu yapar yapmaz endişe ve korku notalarını baskılayan “heyecan senfonisi” kulaklarımın pasını silmeye yetti.
Pasaport kontrolüne doğru yürürken gerekli bütün evraklarımı hazırladım. Aşı karnem, 72 saat önce yaptırmış olduğum PCR test sonucum; hepsi hazır. Gerçi bu bilgilerin hepsi siz daha uçağa binmeden önce bütün mercilere ulaşıyor ama olsun temkinli olmakta fayda var. Pasaport işlemleri bugüne kadar hiç olmadığı kadar hızlıca bitiverdi. Vee işte yıllar sonra yine Londra’dayım.
***
Ortalık, her Noel öncesi gibi, Işıl ışıl. Çocukken yılbaşı yaklaştığında salon camını minik Noel babalardan oluşan ve belirli aralıklarla yanıp sönen lambalarla süslerdik. Oldum olası severim bu ışıkları. Zaten bu parıltıyı görüp göreceğimiz yerler evler olurdu. Çocukluğumun geçtiği Ankara’da o dönemde bu süsleme olayına özen gösteren yegâne yer Vakko mağazasıydı. Öylesine güzel vitrin süslerlerdi ki bakmaya doyamazdım. İstanbul’a taşındıktan sonra, İstiklal Caddesi ve Nişantaşı’ndaki süslemeler de beni samanyolunda yolculuğa çıkarır gibiydi adeta.
***
Bu yıl Bodrum’un da her yanı ışıl ışıl. Bir faaliyet bir faaliyet. Kış turizmini canlandırmak ve özellikle çarşı esnafına destek olmak amacıyla düzenlenen parti programı oldukça zengin. Yerel sanatçılar, DJ’ler, dansçılar… Yılbaşı günü Belediye Meydanı’nda Sertab Erener konseri var.
Türkiye’nin en iyi yeni yıl partisini hazırladıklarını söyleyen Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Bu yılki yeni yıl partimizden itibaren Bodrum olarak biz, her yeni yıl kutlamamızda tüm dünyaya Happy New Year değil, ‘Happy Love Year’ diyeceğiz ve bu güzel kutlama eşliğinde tüm dünyayı, bir sonraki yeni yıl partimize davet edeceğiz” diyor. Bu hareketlilik herkese iyi geldi gelmesine ama umarım Omicron’un ekmeğine yağ sürmez.
Hyde Park
Özlediğim her şeyi yapmaya çalıştım Londra’da. Uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımla yemeklere gittim. Sevdiğim semtleri, galerileri doya doya gezdim. Bana göre müthiş bir Feng Şui’ye sahip olan Hyde Park’ta yürüdüm. Bu park gerçekten çok tuhaf bir enerjiye sahip. Beyin şarjınız düşük bile olsa batarya aniden doluveriyor. Bu park adeta bir köpek cenneti. Çeşit çeşit, boy boy… Yürüyüş yapanların %90’ının yanında köpeği var. Çok zengin olanın da köpeği var, orta hallinin de, evsiz barksız olanın da. Yaşlısı, genci anlayacağınız hemen hemen herkesin yanında dört ayaklı bir dostu var. Köpek beslemek ya da hayvan sevgisi ne sosyal statünün sembolü ve ne de ötekileştirme maksatlı bir malzeme. Evet Londra sokaklarında başıboş gezen köpek yok; çünkü bir heves uğruna köpek sahiplenip hevesi geçince hayvanı sokağa bırakan yok.
Hayvanların yemek bulamadığı, ölmüş yavruların diğer köpekler tarafından yenildiği veya hayvanların soğuktan donarak öldüğü barınaklar da yok Londra’da. Belli standartlar var ve bütün barınaklar bu standartlara uygun olarak yapılıyor.
Şimdi hadi bakalım başıboş köpeklerin hepsi barınaklara deniyor ya işte Türkiye’de bulunan o barınakların çoğu toplama kampı görünümünde. Mevcut koşullarda barınaklar resmen köpeklerin ölüme terk edildiği yerler ve bu herkes tarafından biliniyor. Genel olarak barınaklar konusunda standartların çok altında, yetersiz bir ülkeyiz maalesef!
Olmaz olmaz deme hiç
Bütün bu gezme tozma işlerini yaparken kendimce oldukça dikkatli oldum. Restoran dışında hemen hemen her yerde maskeli olmaya ve sosyal mesafeyi olabildiğince korumaya özen gösterdim. Kazasız belasız memlekete döndüm.
Delta’sıydı, Omicron’uydu bana musallat olmadan bu işi de hallettim diye şükrederken, memlekete dönüşümü takiben 3. günün akşamı ateşim çıkmaya başladı. Öyle zırt pırt ateşi çıkan bir bünyem olmadığı için endişe göstergem kırmızı alarm verdi. Ertesi sabah hiç vakit kaybetmeden test yaptırmaya gittim. Öğleden sonra Sağlık Bakanlığı’ndan arayıp “nurtopu gibi bir koronam olduğu” bilgisini verdiler. 2 Sinovac sorası 2 de Biontech aşım olduğu için çok hafif bir grip gibi atlattım çok şükür. 8. gün yaptırdığım test sonucum negatif olunca evde bayram havası esti. Hangi varyant olduğuna dair bir bilgi veremediler ama sanırım benim payıma düşen varyant omicrondu. Karantina sürem 31 Aralık günü sona eriyor. Aldığım en güzel ve en anlamlı yılbaşı hediyesi olacak bu.
Sağlıklı, huzurlu, ötekileşmeden, ötekileştirilmeden yaşayacağınız nice yıllar dilerim. Yeni yılınız kutlu olsun.