İlçelerde yaşayanlar bilir; bazı belediyeler, kamu ilan ve duyurularını hoparlörlerden anons eder.
Futbol maçları, vefat haberleri, belediyenin düzenlediği aktivitelere davet, yağmur ve rüzgar uyarlıları gibi anonsları gün içinde duyabilirsiniz.
Bodrum’da yaşıyorsanız, kış aylarında sıkça “Bölgemize yağacak şiddetli yağmurun sebep olabileceği olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması halkımıza önemle duyurulur” anonsu yapılır.
Bu anons aslında, “Sel geliyor, dereler taşacak, sular mazgallardan fıskiye gibi fışkıracak, evinizi, işyerinizi, caddeleri, sokakları su basacak, arabalarınız, motorlarınız sürüklenecek aman haberiniz olsun” anonsudur.
Sel baskınları Bodrum’un ve Bodrum’da yaşayanların korkulu rüyası haline geldi.
Geçen hafta etkili olan sağanak yağış, vatandaşlara bir kez daha kabus yaşattı.
Belediye yine anons yaptı, daha önceden başlattığı mazgal ve dere temizlik çalışmalarını hızlandırdı ama maalesef yeterli olmadı, olamadı.
Özellikle şehir merkezi ile Yalıkavak, Turgutreis ve Bitez mahalleri göle döndü.
Yokuşbaşı ve Kumbahçe bölgelerinde de evleri su bastı.
Torba’da büyük bir otel yabancı misafirlerini, sel baskını nedeniyle, başka otellere taşıdı.
Aman Allah’ım bu turistlerin akıllarından neler geçmiştir düşünmek bile istemiyorum.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, son derece duyarlı bir açıklama yaptı, evi su altında kalan vatandaşları otellerde misafir edeceklerini duyurdu.
Şimdi size sormak istiyorum; mağdur vatandaşları otellerde ağırlamak, evlerine temizlik görevlileri göndermek, ki ayrıca bu hareketini de alkışlıyorum.
Geçici bir çözüm değil mi?
Peki, bundan sonra böyle bir felaket yaşamamaları için gerekli tüm önlemlerin alınacağı sözünü verebilir mi?
Peki ya biz?
Çevreye daha duyarlı olacağımızın, poşetleri, kutuları, plastik su şişelerini yani, elimize geçen bütün çöpleri, yerlere, dere yataklarına, atmayacağımızın sözünü verebilir miyiz?
Nam-ı diğer Barlar Sokağı’ndaki, gün içinde defalarca arşınladığım mahallemdeki esnaf arkadaşlar, ya siz!
İçtiğiniz sigaralarının izmaritlerini ve boşalan sigara paketlerini dürüp büküp mazgallara atmayacağınızın sözünü verebilir misiniz?
Bunlar mazgalları tıkıyor!
Tıkanan mazgallardan su gidemeyince sizin ve komşunuzun dükkanını ve ayrıca benim de evimi su basıyor.
Ve zaten sigara da içmeyin, sağlığa zararlı!
Gelişmiş ülkelerde, yeni konut ve yerleşim alanları imara açılmadan, mutlaka ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) Raporu istenmekte.
Gün geçtikçe artan çevre bilinci, ne acıdır ki bizde hala yok denecek kadar az.
Kentsel ekosistemi ve ekolojik dokuyu korumayı bırakın, iyileştirmekle sorumlu olduğumuz eylem ve işleri bile tamamen tesadüflere bıraktık.
Bana göre Bodrum da bu bilinçten yoksun gelişen hızlı kentleşmenin kurbanlarından.
Dere yatakları doldurularak, herhangi bir denetim gücü olmadan ve plansız rasgele yapılan bina ve yollar, yağışların aşırı yüzeysel akışa geçmesine neden oluyor.
Yani bu karanlık tablo duvarımıza yeni asılmamış ve görünen o ki, bu tabloyu duvarımızdan ne zaman indirebileceğimiz de belli değil.
İşin özü:
Bu altyapı sorunu, yakın geçmişteki belediye yönetimlerinden kaynaklanmıyor ama mevcut duruma tuz, karabiber ektiklerini söylersek de sanırım haksızlık etmiş olmayız.
Daha önce de belirttiğim gibi, sorunun temeli yıllar öncesine dayanan çarpık yapılaşma.
Dolayısıyla şimdi görevde olan belediyenin de, en azından bundan sonra,doğru karar vererek kontrollü işler yapması.
Biz vatandaşlara düşen görev ise, sorumluluklarımızı unutmamak.