İsmini Sakız’dan gelen tüccarlardan aldığı söylenen Sakız tipi evler; içinde duvar olmayıp evlerin bölümlerinin dolaplarla ayrıldığı, üst kısmı yatak odası, kiminin altı ahır ya da ardiye olarak kullanıldığı Musandıralı evler.
Kule evler, Levanten evler...
Bunlar Bodrum mimarisinin simgesi haline gelmiş, bölgenin iklim koşulları gözetilerek özen ve bezenle yapılmış binalar.
Yaz sıcağından daha az etkilenmek için beyaza boyanan dış cepheler, akrepleri uzak tutmak için çivit mavisine boyanan söve taşları, kapılar, pencereler ve hemen hemen hepsinin bir yerinde begonvillerden fiyonklar.
Her şey uyum içinde.
Bir zamanlar iki katlı beyaz badanalı evleri ve bakir koylarıyla nam salmış Bodrum’da şimdilerde apartman tipi evlerin yapımına başlandı.
Bakir koylar vaadi ise, tarihteki yerini güzel bir anı olarak bırakma yönünde sağlam adımlarla ilerliyor.
Tekneyle koy koy gezerken, hemen hemen her defasında size, ’Bu inşaatta ne zaman başlamış’ dedirten koca koca beton yığınları var.
‘İlçenin mağdur kaderi’
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, geçenlerde bir konuşmasında, “İstanbul’u Bodrum’a getirmeye çalışmayın” diye bir cümle kullandı.
Bodrum’un mağdur kaderini tek cümleye sığdırıvermiş.
Evet son yıllarda en büyüğünden, en betonundan, imara en aykırısından ve hatta en kaçağından yapılan binaları da görünce, “Ya Bodrum’da İstanbul gibi olursa” endişesi ilçede yaşayanları ve hatta sadece tatile gelenleri dahi, stres paydasında buluşturan ortak bir konu haline geldi.
Bodrum’un otelinden tutun da, sitesine ve hatta iskelesine varıncaya kadar ki inşaat sorunlarıyla imtihanı kimyamızı bozdu desem yeridir.
Bodrum’un kültürüne, doğasına, gerçek ihtiyacına ve insanına saygı duyulmaksızın yapılan ya da yapılması planlanan her tür uygulama, Bodrum’un vaadlerinin bir bir yok olmasına sebep olacak.
Bırakalım da Bodrum’da yaşayanlar Bodrum’u Bodrum gibi yaşamaya devam etsin.
Bodrum’a tatile gelmek isteyenler de, Bodrum’a Bodrum olduğu için gelsin.
Devlet-vatandaş el ele vermeli
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Bodrum’da kaçak yapıları incelemesinin ardından, imara aykırı ve kaçak oldukları tespit edilen otel ve konut gibi yapıların yıkımı devam ediyor.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras da, bu sorunu bir an önce çözebilmek için oldukça kararlı davranıyor.
Acaba bu tip tespitler çok daha önce yapılamıyor mu, hani inşaat bittiğin de veya bitmeye yakın değil de, başlandığında.
Ancak öte yandan Torba ve Yalıçiflik’in turizm alanı ilan edilmesi, kafa karıştırıcı bir karar.
İnsanın aklına, “Acaba Güvercinlik’ten Torba’ya kadar olan oteller bölgesine yenileri mi eklenecek” gibi cin bir endişe düşüyor.
Bu bölge için verilecek kararları devlet ve vatandaş bir araya gelerek, el ele ve görüş birliği içinde geliştirse ve sonrasında kanunlaştırılsa ve iki takım da sahadan galip ayrılsa fena mı olur...
Ders iyi çalışılmamış!
Geçen hafta size Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Bodrum Limanı’nda başlattığı altyapı projesinden söz etmiştim.
Ve sonunda!!! merak uyandıran demir kazıklar, 15 Kasım sabahı itibariyle, projeyi açıklayıcı görsellerle kaplandı.
Ama o da ne?
Görsellerden birinin (zaten topu topu iki görsel var) Bodrum Limanı’yla uzaktan yakından ilgisi bile yok.
Belki Bodrum’u bilmeyen bunun farkına varmaz ama projeyi merak içinde bekleyen Bodrum halkını bu kadar hafife almak hiç hoş değil.
Sanki, “Elimizde proje görselimiz yok, buyrun şimdilik bununla idare ediverin” der gibi bir şey.
Kimbilir belki de öyledir!
Açıkçası ben ancak iki hafta geçtikten sonra konan görsellerde, proje bittiğinde nasıl olacak ise işte aynı o halini görmeyi bekliyordum.
Zaten günümüzde de bu işler çok basit, süper programlar var.
Teknoloji sağolsun..
Umarım en kısa sürede bu yanlışlığı düzeltirler.
Biz de proje bitim tarihi olarak taahhüt edilen 7 Nisan 2020’ye kadar yanlış bilgiyle iç içe yaşamak zorunda kalmayız.