Göz altı torbaları genelde genetik nedenlerle ortaya çıkan bir durumdur. Göz çevremiz yağ yastıkçıkları ile çevrilidir. Bazı durumlarda bu yağlar öne doğru yerleşir. Ve torbalanma oluşturur. Bu durum göz altlarında istenmeyen torba durumlarına neden olur. Daha yaşlı ve üzgün görünüme neden olan bu durum bazen cilt fazlalığı ile birlikte olmaktadır. Bu şikayet ile başvuran hastamızda öncelikle durumu değerlendiririz. Cilt fazlalığı ve hastamızın yaşı, tedavi planında oldukça etkilidir. Genç hastalarımızda cilt ile bir sorun olmadığında internal yöntem ile dışarıdan kesi olmadan dikişsiz tedavi uygulanmaktayız. Bu tedavi ile hastalarımız dikişsiz bir şekilde göz altı torbalarından kurtulmaktadırlar.
Daha ileri yaştaki hastalarımızda external tedavi yöntemi ile torbalardan kurtarırken cilt germe yüz germe tedavilerini de kombine olarak yapabilmekteyiz. Kişiye göre estetik tasarım sayesinde kapak askı kasını da sağlamlaştırarak ileriye yönelik gözü koruma müdahaleleri de yapabilmekteyiz.
Göz altı torba tedavileri çok özel tedavilerdir.
Göz Nezlesi
Gözlerimizin hastalıkların yorgunluğun sağlığın en yoğun olarak dışarıya yansıtıldığı bir alan olduğunu hep söylemekteyiz.
Yine vücuttaki bir rahatsızlık durumunda gözlerde de belirtiler olmaktadır.
Göz nezlesi olarak değerlendirilen durumda gözlerde sulanma, ışığa hassasiyet, burunda akma ile birlikte görülebilmektedir.
Genelde vücutta alerjik durumlar varlığında olan bu durum öncelik olarak sadece gözde olabildiği gibi tüm vücutta alerjik semptomlar olarak başlayabilir. Gözde sulanma, kızarıklık, kaşıntı ile başlayıp sonrasında çapaklanma eklenebilir.
Bazı durumlarda vücutta kırgınlık ile başlayıp gözlerde sulanma ve ağrı sonradan eklenebilmektedir. Gribal veya mevsimsel olarak gözlenebilmektedir.
Göz nezlesi genelde her iki gözde meydana gelmektedir. Alerjik , virüs, bakteri sebeple olabilmektedir. Virüs ve bakteriyel olduğunda bulaşabilme özelliği gösterir.
Her türlü göz nezlesi durumunda bir göz hekimince muayene olunması gerekir. Tedavi uygulanmadığında hastalık süresi uzamaktadır, ve bulaş riski artmaktadır.
Şaşılık (Strabismus)
Şaşılık; gözlerin bakış pozisyonunun bir doğrultuda olmayıp, her iki görsel ekseninin farklı yönlere doğru kaymış olması ve tek bir noktada çakışamıyor olması halidir.
Sık olarak görülür, yaklaşık çocukların %4'ünü etkiler ancak erişkinlerde de gelişebilir.
Hayatın ilk 6 ayı içinde ortaya çıkan şaşılıklara ’’infantil şaşılıklar’’denilir.
Yeni doğanda çoğu zaman gözler paralel değildir,gözlerde içe ve dışa kaymalar gözlenir.Bu nedenle bu dönemde kaymanın tespit edilmesi zordur.
Göz Yaşı Kanal Tıkanıklığı
Gözde sulanma ve enfeksiyonların sık sebebi olan gözyaşı kanal tıkanıklığı bebeklerde görülebildiği gibi ileri yaşlarda da sıkça rastlanır. Görme üzerine direkt etkisi olmasa bile sürekli olarak sulanma ve çapaklanma nedeniyle görmenin risk altında olmasına neden olur. Ve eğer akut enfeksiyon atakları sıkça gözleniyorsa göz çevresinde abse oluşumu gibi önemli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır.
Göz yaşı kanalı göz iç kısmında başlayarak burun içine doğru açılır. Bu kanal punktum dediğimiz göz iç kısmından tıkanabildiği gibi, daha alt kanal yollarından daralabilir veya tıkanabilir. Ve bu durumlarda kanalın yeniden açılması ve drenajın sağlanması önemlidir. Çünkü kanal tıkanıklığı sürekli bir sulanma ve özellikle kış aylarında daha sık rastlanan burun ile göz arasında oluşan iltihaplı şişliklere neden olmaktadır. Sürekli sulanma neticesinde kronik olarak gözü silme işlemleri kronik travmalarla göz kapaklarında başka problemlere neden olabilir.
Hastalar hastalığın erken evrelerinde rüzgarlı havaya çıktıklarında gözlerinde sulanma olduğunu söylerler. Ancak daha ileri evrelerde hiçbir uyarı etki olmadan otururken konuşurken gözden su akması şikayetleri
Göz Altı Morlukları
Gözlerimiz yüzümüzdeki en önemli bölgelerden birisidir. Yüzümüzün merkezi alanıdır. Göz kapakları ve bu bölgenin çevresinin iyileştirilmesi genel anlamda yüzün çok daha iyi görünmesini sağlar. Bu nedenle göz kapakları ve çevresinin durumu görünüşümüz üzerinde çok kritik bir yer tutar. Göz altı morlukları, hastalarımız tarafından özellikle rahatsız olunan ve çözüm aranan bir durumdur.
Hastalarımızın en çok şikayet ettiği durum, çevresinden hasta mısın yorgun musun ilaç mı kullanıyorsun sözleri ile kendilerini kötü hissetmeleridir. Bu bölgedeki morluğu kapatmak için sıkça kapatıcılar kullandıklarını adeta kapatıcıya bağımlı olduklarını söylemektedirler. Göz çevresi cildi oldukça hassas bir alandır. Vücudun en ince cilt tabakalarından biridir. Yaş ilerledikçe göz kapakları çilt dokusu giderek incelmeye başlar. Özellikle göz altı cilt dokusu incelerek kırışıklık belirtileri göstermeye , alttaki damar refleleri görünür olmaya başlar. Yaş , yerçekimi, genetik faktörler , sigara kullanımı, kronik kapatıcı benzeri makyaj ürünleri kullanımı, göz çevresi cilt tabakasının iyi temizlenmemesi, uykusuzluk, sistemik hastalıklar , sinüzit , atopik bünye, allerjik hastalıklar
Göz Ovuşturmak Zararlı mıdır? Nasıl Vazgeçmek Lazım?
Gözlerimiz görme duyumuzu sağlayan en önemli organlarımızdan birisidir. Gözümüzün ön yüzeyindeki saydam tabaka olan kornea tabakası aşırı baskı ve travmaya neden olan göz oğuşturması sebebiyle incelip, sivrilebilir. Kornea tabakasının aşırı sivrileşmesi ile karakterize hastalığın adı keratokonustur.
Keratokonus genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. 20- 40 yaş arası ilerler ve 40 yaşından sonra stabil hal almaktadır. Hastalığın erken dönemlerinde farkedildiğinde çeşitli tedaviler ile hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilmekte ve durdurulabilmektedir.
Allerjik hastalıklar sebebiyle gözün oğuşturulması, gözün saydam tabakası olan kornea tabakasının incelip sivrilmesi ile karakterize olan keratokonus hastalığının ortaya çıkışına zemin hazırlayabilmektedir ve ilerlemesini hızlandırmaktadır. Keratokonus hastalığının tam bir nedeni yoktur. Ailesel yani genetik özelliklidir.
Hastalığın erken evrelerinde görmede bir sorun yoktur, hastalık ilerledikçe miyop ve astigmat kusurları ortaya çıkmaya başlar. İlk dönemlerde oluşan görme sorunu gözlük ile düzeltilebilirken, hastalık ilerledikçe gözlükle düzeltilemeyen görme sorunları ortaya
Hyaluronik asit, insan vücudunda ve daha birçok canlıda doğal olarak bulunan bir polisakkarittir. Vücudun ürettiği hyaluronik asidin % 50'si üst deride bulunur. Yan etkilerinin çok az olması, homojen dağılabilirliği ve vücuttan tamamen atılabilir olduğu için günümüzde en çok tercih edilen dolgu maddesidir.
Gözaltında kullanılan hyaluronik asit ise problemleri gidermek veya azaltmak için sadece bu bölgeye özgü olarak geliştirilmiş, içeriği itibari ile normal dolgulardan birçok konuda farklılık gösteren bir dolgu çeşididir. Çapraz bağlı ve yarı çapraz bağlı içeriğinin yanı sıra, 8 amino asit, 3 antioksidan, çinko, bakır ve B6 vitamini ile ciltte yeniden yapılandırmayı sağlayan ve uygulanan bölgeye anestezi sağlayarak hasta konforu ile birlikte uygulamayı da kolaylaştıran bir dolgudur.
Yan etkileri var mıdır?
Her enjeksiyon da olduğu gibi morarma ve şişme nadiren de olsa oluşabilir. Bu yan etkiler 3-5 gün içinde kaybolur. Kanül ile uygulama yapıldığında morarma riski neredeyse hiç yoktur.
Kalıcılık süresi nedir? Ne kadar sıklıkla tekrarlanmalıdır?
Gözaltı dolgusunun etkisi 1 - 1,5 sene sürebilmektedir. Bu süreler kişinin cinsiyetine, yaşına, yaşam koşullarına ve genetik faktörlere göre
İfademizi belirleyen gözlerimiz aslında bizim sağlığımız hakkında da bilgiler verir. Gözlerimizin güzel gözükmesi ve daha sağlıklı görünümde olması bazı anatomik nedenlere bağlıdır.
Gözkapaklarının iç ve dış kısımlarınn duruşu burada büyük paya sahiptir. Göz kapağı dış köşesi iç köşesine göre daha yukarıda ve belli bir açı ile sonlanır.
Ancak bazı genetik durumlarda gözkapakları dış kısmı daha aşağıdadır. İç köşe ile aynı hizada olabildiği gibi bazen de daha aşağıdadır. Ayrıca gözkapaklarının dış köşesi belli bir açıda ve keskindir. Bu köşe anotomik nedenlerle veya yaş ile gevşediğinde yuvarlak bir görüntü alır ve bu durum gözkapağında gevşeklğin habercisidir.
Bu durumlarda kişi daha üzgün, yorgun bir ifade kazanır. Ve bu durum her yaşda sorunlara neden olabilir. Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz ‘’bademgöz estetiği’’ bu durumlarda başvurulan tedavi şeklidir. Lokal anestezi altında küçük bir kesiden gerçekleştirilen ameliyat yaklaşık yarım saat sürer. Burada yapılması gereken dokuların gevşekliğine göre ameliyat planı çıkarılmalı ve dokular yeni belirlenen periost alanına asılmalıdır. Sadece göz kapağının dış bölgesinden yaklaşık 1cm lik bir alanı uğuşturarak yapılan bu cerrahi