Yaklaşık 4-5 senedir başarı hikayelerini yazıyorum ve konuklarımın öykülerinde fark ettiğim şey yapılmayanı yaptıkları oldu.
Yine bir başarı öyküsüyle karşınızdayım lakin bu kez yaptım oldu başarılarından değil. Bu kendiyle tanışan , onu onurlandıran ve bunu çok zarifçe yapan bir kadının hikayesi. Kendiyle kalmanın huzurundan kalabalıklarda daha da mutlu olan bir bireyin başarı hikayesi bu. Demiştim ya, "bla bla bla doktorasını yaptım"dan uzak, önce kendini kendiyle barıştıran bir başarı hikayesi…
-Öykü Yıldırım Lüleci kimdir?
Öykü Yıldırım Lüleci 32 yaşında evli çocuklu bir psikolog. Etraftakilerin ‘ah yavrum sana neden bir kardeş yapmadılar’ diye üzüldüğü, tek çocuğum. Tek çocuk olmaya dair en ufak bir şikayetim de yok. Tek çocuk olmamın başarı öyküme katkısı çok büyük. Doğma büyüme İzmitliyim diyeceğim ama büyümeme ciddi ölçüde katkısı olan bam başka bir şehir daha var; üniversite yıllarımın geçtiği Sofya.
-Başarı Hikayenizi sizin o sihirli anlatımızla dinleyelim mi?
İş hayatında yaptığı çalışmalarla kendinden söz ettirmeye başlayan Hüseyin Sayın’ın İletişim Şah Mat kitabından sonra ikinci kitabı Hayat Senin Kuralları Sen Koy raflardaki yerini aldı. Açık söylemek gerekirse bir süredir beklediğim kitaplardan bir tanesiydi. Çıktığı gün hemen kitapevine gittim ve alıp okumaya başladım.
Benim de savunduğum bir çok konuyu içeren, hayatıma geçirdiğim, hayat duruşumuza çok şahane bir dokunuşu olacak bu kitabı bir çırpıda okudum. Ancak okurken derinlerde duran bir çok kendi hikayemin kurallarına belki de duvarlarına tosladım. Çok ta güzel oldu. Çünkü kişi kendi hayatının seyrini alışılagelmiş seyre emanet ederse sonrasında keşkelerle veya aman neyse ya zaten kim mutlu ki havuzunda boğuluveriyor.
‘Hayat Senin, Kuralları Sen Koy’ toplumsal ve kültürel kalıplardan sıyrılarak, kişinin kendi gerçeklerine göre özgün bir hayat inşa edebilmesi amacıyla kaleme alınmış. Okuyucusunu “Kurallarını sizin koyamadığımız bir hayat size ait olmanın çok ötesindedir” anlayışıyla
Sektörünün önde gelen isimlerinden Fatoş Hüseyinca ile sektörü ve kendisinin tecrübesini konuştuk. Kendisi müthiş sıcak bir hanımefendi olmasının dışında demir gibi bir yönetici...
Hadi, Fatoş Hüseyinca'ya ve insan kaynakları sektöründeki gelişmelere bir göz atalım...
Fatoş Hüseyinca Kimdir?
Fatoş Hüseyinca, lisans eğitimini Ege Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde Bilgisayar Programcılığı eğitimi aldı. Daha sonra ise Dokuz Eylül Üniversitesi Kariyer Koçluğu programını tamamladı.
Bugüne kadar Amerika, İngiltere, Mısır gibi 10’dan fazla ülkede insan kaynakları, sürdürülebilirlik ve organizasyonların yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirdi ve operasyonel liderliklerde bulundu. İş hayatında 30 yılı geride bırakan Hüseyinca, iş hayatına Amerikan Hava Kuvvetleri’nde göreve başladı. ABD’ Hava Kuvvetleri’nden sonra ise Philip Morris’de İnsan Kaynakları birimine geçiş yaptı. Philip Morris’de
Bugün sizlerle geçtiğimiz günlerde keşfettiğim bir kitabı ve yeni bir yazarı paylaşmak istiyorum. Pazarlama ve İletişim alanında elde ettiği tecrübeleriyle alanında önemli bir yetkinliğe sahip Hüseyin Sayın’ın ilk kitabı İletişim Şah Mat raflardaki yerini almış. Kitap çıkalı çok uzun zaman olmamasına karşı hedef kitlesinden de oldukça ilgi görmüş durumda.
Kitabın yazım tekniği, anlatım tarzı ve konulara yaklaşım açısı hem keyifli hem de öğretici ve geliştirici bir akışa sahip.
Sadece pazarlama ve iletişim profesyonelleri için değil herkes için yazılan İletişim Şah Mat, bilgiyi sunuş tarzı, hap içerikleri ve uygulamaya yönelik örnekleriyle de ön plana çıkıyor. Kitap toplamda 36 bölümden oluşmakta. İletişim Şah Mat’ın en büyük avantajlarından bir tanesi de konuları parçalanmış ve kendilerine özgü bölümlerde ele alması. Bu yönüyle okumayı da kolaylaştıran İletişim Şah Mat içeriği ile günümüzü yakalamak isteyenlerinde seveceği bir akışa sahip.
Neden Bu Kitabı Okumalısınız?
Kitap
Bu soruyu gerek firmada görev yapan gerekse kendi işini yapan her dünya vatandaşı kuruyor şu aralar. İşimiz ve iş yapış şeklimiz dünyanın içinde bulunduğu muğlak durum gereği bambaşka bir hal aldı. Şartlar tamamen bizden bağımsız belirsizlik içinde rotasız bir şekilde devam ediyor. Planlar günlük, aksiyonlar plansız seyrediyor. Aslında daha öncesinde bildiğimiz ancak şirket ve sektör bazında seyreden Vuca dünyasının tam ortasına düştük. Vuca ne demek peki?
Soğuk Savaş’ın bitmesi ve tehditlerin ortaya çıkması neticesinde yeni güvenlik ortamını tanımlamak için ABD ordusu tarafından ortaya atılan VUCA kavramı, bulunduğumuz dönemin şartlarını anlamak için giderek daha fazla kullanılmaya başlandı. Değişken (volatile), belirsiz (uncertain), karmaşık (complex) ve muğlak (ambigious) olarak açıklanan VUCA kavramı, 2000’li yıllarda ortaya iyice belirginleşen gelişmeler iş dünyasında da sıkça konuşulur oldu. Değişkenlik, değişimin hızının ve boyutlarının gittikçe artmasına; belirsizlik öngörülemezliğin en belirleyici kural olmasına, karmaşıklık
Evet zor günler geçiriyoruz. Evet zamanı geri döndürüp keşke aramızdan ayrılmasalardı diyebileceğimiz anlar çok oluyor. Evet çok can yandı ve arkalarından da yanmaya devam ediyor. Ama ana haber bültenlerini seyredip ahlanan ve sadece gün içerisinde kendine yaşamayı bile layık görmeyen bir zihniyete ihtiyacımız da hiç yok kusura bakmayın. Bizim çalışan ve aklı zehir gibi düşünen vatandaşlara ihtiyacımız var. Bizim zor zamanlardan ders alan ülkesine hangi işi yapıyorsa daha iyi yapmayı kıble edinmiş vatandaşlara ihtiyacı var. Lütfen kurban psikolojisinde olan ve var olan duruma sadece “ayyy dayanamıyorum” diyen kitle bir soğuk duş alın! Çünkü biz Atatürk’ün torunlarıyız! Durum ne olursa olsun yaşamaya utanıyorum diyemeyiz. Biz ancak geri kalanlar daha güzel yaşasın diye daha çok çalışmayı biliriz. Hadi güzel yürekli insan yavrusu bir de böyle bak...
Saç baş dağılsın nedir yani biz her türlü güzeliz de. De ki senin tek derdinin güzellik olmadığını
BİLİM VİRÜSÜ Bulaşıdır!!! Lütfen Bulaştırın!!!
Şule Kocabıyık kim mi?
Borusan Holding Kurumsal İletişim Direktörü
Anne
Gazeteci
İletişimci
ICF Liderlik&İletişim Koçu
ÇOCUK TEMELLİ OKUL dediğimde çok anlaşılır değil ama hikayenin tamamı çok umut verici ve heyecanlı…
Yeni Bir Eğitim Sistemi…
Güzel Yürekli Kalbi Kendinden Güzel Adam
EVRENSEL KAMİL bu başarı hikayesinin kahramanı o…
O çok normal değil yani sıradan değil. Mesela Balat’ta oturma hayali varmış şu an Balat’ta oturuyor. Şimdinin gençleri yüksek yüksek binalarda oturup lüksü yaşamayı tercih ederken o yaşanmışlıktan besleniyor. Balat’taki yani ÇUKUR’daki ara sokak esnafla eş dost olmuş. Balat’taki her insanın hikayesi var diyor Emre bu beni çok etkiliyor diyor. Çok insanlı hayatı çok lüks hayata tercih eder yargısı oluşturdu bende mesela. Çok rahat hissediyorsunuz onun yanında kendinizi çünkü sizi dinleyen bakışları var. Çocuklarda bunu keşfettiği için onunla aynı yolda yürüyor galiba. Ben devlet memuruyum hiçbir şeyi değiştiremem deyip köşesine çekilen milyonlarca insanlardan değil o. Çok kez hayır cevabı almıştır eminim ama o vezgeçmemiş... Bence çok normal insanlar yaratıcı insanlar olamıyorlar zaten. Benim hayallerim arasında yer alan bir gün Türkiye’de eğitim sistemini değiştirenler arasında yer alacağımdı. Bu güzel yürekli kalbi kendinden güzel adam umutlarımı tekrar yeşertti.
Hadi