Gökçeada ile 2015 senesinde tanıştım. Bozcada'nın kalabalığından bunalıp haydi başka bir ada keşfedelim dediğimiz bir dönemdi. Tanıştık tanışmasına da kendisinin tam bir müdavimi olduk. Her sene 2 ya da 3 kez gittiğimiz, kafa dinleyip, keyifli bir tatil yaptığımız vazgeçilmez bir destinasyona dönüştü bizim için.
Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'da bir zamanlar Yunanlar yaşamış. Eski ismi İmroz olan adanın bir çok köyünde hala eski Yunan isimlerinin kullanıldığını göreceksiniz. Adanın ayrıca CittaSlow yani sakin şehir anlamına gelen bir de unvanı var.
Ulaşım
İstanbul'dan Gökçeada'ya kendi aracınız ile ulaşım feribot geçişi dahil yaklaşık beş buçuk saat sürüyor. Bizim gibi sabah ilk feribota yetişecek şekilde aracınızla yola çıkıp Kapatepe'ye ulaşabilirsiniz. Gökçeada'ya otobüs ile gitmek başka bir seçenek olabilir. Bu durumda ada içi ulaşımda dolmuşları kullanabilir ya da motosiklet kiralayabilirsiniz.
Konaklama
Gökçeada konaklama açısından çokça seçeneği bir arada barındırıyor. Butik otel, çadır kampı, karavan kampı ve pansiyonlar en çok tercih edilenler. Biz ilk gittiğimizden bu yana çadır kampını tercih ediyoruz. Özel işletmelerde kendi çadırınızı götürerek ya da onlardan kiralayarak konaklama yapabilirsiniz. Aydıncık plajındaki işletmeleri tercih edebilirsiniz. Ya da bizim gibi Eşelek plajındaki karavanların arasına çadırınızı kurabilirsiniz. Burayı daha çok yurt dışından karavanları ile gelen kite surf tutkunları kullanıyor. Ücretsiz olduğu için wc, duş, kafe gibi yerler mevcut değil.
Yeme İçme
Ada tam bir yeme içme cenneti. Üzümlerinden elde edilen şaraplar, her yerde karşılaşacağınız meşhur ada keçilerinin sütünden yapılan peynirler ve dondurmalar, bademli kurabiye ve Ege denizinden çıkan birbirinden enfes deniz ürünleri tadabileceğiniz lezzetlerin başında geliyor.
O halde 2015 yılından bu yana müdavimi olduğum Gökçeada'nın benim için favori 5 mekanını açıklıyorum;
İmroz Poseidon Restoran, adaya gittiysem mutlaka bir gün güneşi burada batırırım. Muhteşem gün batımı manzarasına sahip. Rezervasyonsuz gitmeyin, özellikle hafta sonları ve bayramlarda. Bir de önlerden deniz gören masa ayarlamalarını isteyin ve gün batımından en az 30dk kadar önce gidin ki o muhteşem görüntüye şahit olun. Yemekler lezzetli, manzara şahane o yüzden diğer yerlerden fiyatları belki bir tık yüksek olsa da şans vermeye kesinlikle değer.
Anemos Otel, konaklama için de tercih edebilirsiniz fakat ben buranın kahvaltısını çok beğeniyorum. Otel kahvaltısı gibi düşünmeyin adaya ait yöresel reçeller, zeytinler, peynirler, taze demleme filtre kahve ve daha fazlasını iyi bir şefin elinden açık büfe olarak sunuyorlar.
Barba Yorgo'nun Tavernası, adada şöyle felekten bir gece çalalım diyorsanız işte tam aradığınız adres. Tahta masaların uzun uzun dizildiği, ampüllerle aydınlatılmış bir bahçede, canlı müzik eşliğinde Yunan ezgileri ile keyifli bir akşam geçirebilirsiniz. Rezervasyon yaptırmayı unutmayın.
Biyer Kafe Dükkan, merkezde küçük bir kafe burası. Kendi yaptıkları yemekleri ve tatlıları ikram ediyorlar. Benim için elmalı kurabiye ve kabak çiçeği dolması enfes lezzetleri arasında.
Mustafa'nın Kayfesi, tarihi bir çınar ağacı altına yerleştirilmiş tahta masalar ile gelen misafirlerini ağırlıyor. Kahvaltı etmek ya da bir yorgunluk kahvesi içmek için uğrayabilirsiniz.
Gökçeada denemeye değer bir çok mekan var ve gün geçtikçe de yenilerini açıyorlar. Cugura Organik, Soykan'ın Çiftliği, Son Vapur, Mina Cafe, StenAda gittiğim ve sizlere de tavsiye edebileceğim diğer güzel mekanlar arasında.
Gökçeada'da Neler Yapılır ? Gezilecek Yerler Nereler ?
Gökçeada Köyleri
Adada eski tarihi dokusunu korumuş Yunan köyleri bulunuyor. Bunlar Eski Bademli, Kaleköy, Tepeköy, Zeytinliköy ve Dereköy.
Eski Bademli, eski ismi ile Glikli restore edilmiş evlerin kafelere dönüştüğü oldukça sevimli bir köy burası. Ayrıca oldukça muazzam bir manzaraya sahip.
Kaleköy, adanın göz bebeklerinden biri. Eski adı Kastro olan köy tepenin üzerine kurulmuş. Adanın en güzel gün batımı izlenen noktası burası. Asırlar öncesi yapılmış bir kalenin kalıntılarını görebilirsiniz. Köyden aşağıya indiğinizde ise Kaleköy limanı sizi karşılayacak.
Tepeköy, Aya Dimitri tepesi üzerine kurulmuş ve eski adı Agridia olarak anılan köye dönen Rumların açtığı işletmeler ile canlanmış.
Zeytinliköy, kuşkusuz adaya gelen her gezginin uğradığı bir nokta. Eski adı Ayatodori olan Rum köyü zeytin ağaçları ile çevrili yüksek bir noktaya konumlanmış. Açılan kafeler ve butik hediyelik dükkanları ile oldukça canlı bir köy burası.
Dereköy, aslında adanın hayalet köyü olarak biliniyor. Sebebi ise bir zamanlar Türkiye'nin en büyük köyü iken mübadele zamanında köy tamamen boşalmış. 1800'lü yıllarda inşa edilen Hagia Marina Kilisesi ve Koimesis Tis Theotokos Kilisesi etkileyici yapılar arasında.
Gökçeada Plajları
Aydıncık (Kefalos) Plajı, uzunca bir plajı olan, bol bol rüzgar alan, incecik kumu olan adanın keyifli plajlarından biri. Sabah erken saatlerde deniz çarşaf gibi oluyor saat ilerledikçe rüzgar etkisi artıyor ve sörf severlerin boy gösterdiği bir plaja dönüyor. Windsurf sevenlerin özellikle geldiği plajda sörf eğitim merkezi de bulunuyor. Ücretli olarak şezlong ve şemsiye kiralayabiliyorsunuz, dilerseniz de keyfinizce sahilden ücretsiz olarak denize girebilirsiniz.
Eşelek Plajı, diğer plajlara göre oldukça rüzgarlı ve denizde yüzmek neredeyse imkansız. Bu plaj yabancı kitesurf severler tarafından tercih ediliyor. Farklı ülkelerden karavanlarıyla gelen spor tutkunları sezon boyunca buradalar.
Laz Koyu, sabah erken saatlerde çarşaf gibi tertemiz bir denizi oluyor. Özellikle hafta sonu için geldiyseniz saatler 12'ye yaklaştıkça kalabalık giderek artıyor. Erken saatlerde gelip ardından başka bir plaja geçmek daha mantıklı. Özel bir işletme mevcut dilerseniz şemsiye, şezlong kiralayabilir ya da ilerleyip plajın farklı bir noktasını ücretsiz olarak kullanabilirsiniz.
Uğurlu Plajı, adanın en batı noktası olan Gizli Liman'ı da içine alan bir plaj burası, oldukça uzun. Denize girmek için Uğurlu Köyü'ne yakın noktaları tercih etmeyin. Gizli Liman'a doğru ilerlediğinizde özel işletmeler ve aralardaki halk plajlarını göreceksiniz. Buralar daha sakin oluyor. Halk plajını kullanıyorsanız ücret karşılığında özel işletmelere ait wc ve duş kullanımı da yapabiliyorsunuz. Özetle, benim en çok keyif aldığım ve uzun uzun vakit geçirdiğim plaj.
Gizli Liman, küçük bir koy burası. Uğurlu Plajı'nın sonundaki yokuştan çıkıp aracınızı park edin ve patika yollardan aşağıya doğru 5dk'lık bir iniş ile Gizli Liman'a ulaşın. Kumsalı taşlık, deniz ise oldukça berrak ve kayalarla dolu. Su altı dalışı yapanların sıkça tercih ettikleri bir nokta.
Yıldız Koyu, her gidişimizde inanılmaz kalabalık olan ve artık gitmekten vazgeçtiğimiz koy burası. Köylere yakın olduğu için çok fazla kişi tarafından tercih ediliyor, fakat küçük bir koy olması sebebiyle çok sıkışık oluyor.
Gökçeada'da tarihi köyler ve plajlar dışında başka neler yapılabilir ?
Tuz Gölü, Aydıncık Plajı'na yakın bir konumda yer alıyor. Farklı bir deneyim yaşayalım, vücudumuzu çamurla bulayalım şifadır derseniz bir uğrayın.
Marmaros Şelalesi, Dereköy yolu üzerinden ayrılıp yaklaşık 10-15dk'lık bir araba yolculuğunun ardından aracınızı bırakıp yaklaşık 1 saatlik yürüyüş mesafesi ile ulaşılan bir şelale. Yaz aylarında şelalenin suyu kuruduğu için pek gidilmiyor ama bahar aylarında trekking severler sıkça bu rotayı yürüyüş için tercih ediyorlar.
İmroza Sabun Atölyesi, doğal ürünler kullanarak yaptıkları sabun, kolonya,çamaşır deterjan gibi gibi daha birçok ürünü sattıkları muhteşem bir dükkana sahipler. Kendinize, sevdiklernize adaya dair bir hediye almak isterseniz burası güzel bir seçenek olacaktır. Konum olarak Kaleköy'de.
Gökçeada'nın doğası, yaşanmışlıkları ve sakinliği ile beni her gittiğimde etkilemeyi başarıyor. Tadı damağınızda kalacak lezzet duraklarında enfes yiyecekler tadıp, sakin ve huzurlu bir ada tatili yapmak istiyorsanız kesinlikle rotanızı Gökçeada'ya çevirmelisiniz.
instagram.com/gezginstar/