Polisin gaz sıktığı noktadan uzaklaşırken, gözleri gazdan değil, gördüğü kandan kırmızıya dönmüş kadın ağlayarak haykırıyor:
“Hep mi öleceğiz, bizi her biçimde öldürüyorlar, hep mi?”
Ankara Garı önündeki büyük patlamadan birkaç dakika sonra kanla dolu alan.
Yerde sırtına bilyeler saplanmış bir adam, sarıldığı cenazeyi bırakmadan ağlıyor.
Bir başkası, tek tek, aklını yitirmiş gibi yerde yatan bedenlerin yüzlerini arıyor.
Bir başkası, “Çocuğumun üzerinde kimlik yoktu, bulamazlar onu” diye bağırıyor gelene geçene.
Kandan yürünemeyen, büyük cadde.
* * *
Ankara’daki, “barış mitingi” için haftalar öncesinden yapılan duyurulara verilen yanıtlar, katılımın çok yüksek olacağını zaten gösteriyordu.
Toplanma yeri Ankara Garı önü, toplanma saati 10.00 olarak açıklanan mitinge toplam katılımın 100 bini aşacağı söyleniyordu.
Ankara’daki büyük bütün mitinglerin toplanma yeridir Ankara Garı.
Sıhhiye Meydanı’nda yapılacak mitingler için önce farklı kentlerden gelenler alana girer, sonra başkentten katılanlar.
Bu nedenle de dünkü katliamda en büyük kayıp, farklı kentlerden gelen gruplardan oldu.
Otobüslerden caddenin ilerisinde inen gruplar, düzenli biçimde garın önüne geldi.
Alana yerleşme yeni başlamıştı ki ağırlıklı olarak İstanbul’dan gelen HDP’lilerin yer aldığı grubun konumlandığı Ankara Garı’nın hemen sol-ön tarafından, taksi durağının karşısındaki alandan patlama sesi yükseldi. Kaçışmalar, şok dalgası daha geçmeden bu kez gar binasının sağ-ön tarafından, süs havuzunun bulunduğu bölgede ikinci patlama.
Yüzleri kan içinde birkaç kişi kaldırımda oturmuş öylece bakıyor.
Boğazına bombaya yerleştirilmiş bilyenin saplandığı kadın, “Nefes alamıyorum” diye bağırıyor.
Yerlerde kalmış yakınlarına sarılıyor aldığı yarayı bile bilmeyenler.
Ne olduğunu anlamadan polisin gazı ve tazyikli suyu geliyor.
Gerekçe, polise saldırı olması.
Bir şoku bile yönetemeyen, saldırıya uğramış insanlara gaz sıkan anlayışın yanlışlığını araya bağıra-çağıra girenler anlatmaya çalışıyor.
Gaz sıkılması, alanın dibindeki ambulansların gelişini geciktiriyor.
Götürülenlerden bir bölümünün yaşayamayacağı daha sedyeye konulurken anlaşılıyor.
Dizine, sırtına, koluna bilyeler girmiş, kanlar içindeki insanlar ambulansları meşgul etmemek için yavaşça yürüyerek hastaneye gitmeye çalışıyor.
Yerdekilere kalp masajı yapanlar, polisin gaz sıkmasını engellemeye çalışanlar, yerdeki yaralıları kaldırmaya çalışanlar.
Herkes ama herkes ağlıyor.
* * *
Görgü tanıklarının anlatımları, Suruç saldırısının daha büyük bir örneğinin Ankara’da yaşandığını gösteriyor. İki patlamanın meydana geldiği caddede herhangi bir göçük, bombanın yerleştirilebileceği herhangi bir alan yok.
Uzmanlar, ilk bakışta bunun çifte canlı bomba saldırısı olduğu sonucuna varıyor.
Ancak sonradan gelen birkaç uzman, ikinci patlamaya yönelik kuşkularını aktarıyor.
O tartışmalar daha yeni başlamışken, olay yeri uzmanları alana girmemişken, çevik kuvvet güvenlik önlemi gerekçesiyle bir anda alana giriyor.
Girilen alanın, “suç mahalli” olduğunu anlatmaya çalışıyor avukatlar.
Miting için gelen TTB ve TİHV’nin adli tıp uzmanları, alandan çıkılmasını istiyor.
Saldırıdan kurtulan gençler, adli tıp uzmanlarının rehberliğinde, arkadaşlarından geriye kalan parçaları topluyor, kaybolmasın diye kâğıtların üzerine koyup, kendilerince numaralandırıyor.
Ankara, Uğur Mumcu suikastından bu yana alışık benzer görüntülere.
Çevik kuvvet, tepkiler sertleşince cenazelerin hâlâ yattığı meydandan geriye çekiliyor.
* * *
Gelen bomba imha uzmanları, alanı sonra taramaya başlıyor.
Gardan belki yeni çıkmış birinden geriye kalan çanta, seyyar çay arabası hepsinin içine tek tek bakılıyor.
MOBESE kameralarının görüntü çektiği neredeyse kesin.
Burası Ankara’da en yoğun MOBESE kamerasının olduğu noktalardan.
O görüntüler incelemeye alınıyor.
* * *
Ankara mitinglerinde bu tip bir saldırı ilk kez yaşanıyor.
İddialar doğruysa, çifte canlı bomba saldırısı da daha önce yaşamadığımız bir saldırı biçimi.
Durmadan artan ölü sayısı, Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısının yaşandığını gösteriyor.
Gayet planlı, alandaki güvenlik zaafları araştırılarak saldırıların gerçekleştirildiğini görmek için büyük bir uzmanlığa da gerek yok.
Saldırıları düzenleyen kimse, Ankara polisinin uzun yıllardır toplanma merkezinde değil, mitingin yapılacağı alana kortejler girerken arama yapıldığını biliyor.
Gar önünde toplanıldığında herhangi bir ekstra güvenlik önleminin alınmadığını da.
Hastanelerden acı haberler gelirken, alan boşalıyor.
Dünü yaşayanlar ve sosyal medyadan derin analizler, peşin hükümler, kalpsiz gülücükler paylaşmayanlar için artık ne seçim ne iktidar ne baraj ne de başka şeylerin hiçbir önemi yok.
Ankara Garı’nın önünde, ağlamaya çok alışmış bir ülkenin kana bulanmış umutları yatıyor.